kapat

11.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Gece yarısı zamparalıkları
Gece yarısı köprüden karşıya geçmekteyim. Gişeye doğru ilerliyorum. Yan gişenin kuyruğunda bir Land Rover.

İçinde de bir adam. Bana bakıyor ve bu arada eliyle bir takım sayılar yapıyor. Üç, bir, dört... Bu adam ne yapıyor diye bakınca eline cep telefonunu aldı. Telefon numarasını veriyormuş!

Derken aramızda bir kovalamaca başladı ve Land Rover beni Erenköy çıkışına kadar takip etti. Çıkışa gireceğimi anlayınca hop benim önüme geçti ve benden önce girdi. Girer girmez de yolun tam ortasında durdu. Ne soldan ne sağdan geçmeme imkan yok. Arkada sürüyle araba. O hiç bunlara aldırmadan arabasından inip benim yanıma geldi. Yarı ağlamaklı bir suratla, korna sesleri eşliğinde "Çok kötü durumdayız lütfen ileride bir dakika durabilir misiniz?" dedi ve arabasına geri döndü.

Ortada bir hinlik olduğunun farkındayım. Aile kızları "yok yaa!" deyip yollarına devam ederler. Gelin görün ki ben merak böceği tarafından sokulmuş bir sersem olduğum için dediği gibi az ileride onun arabasının arkasında durdum. Çünkü ne uyduracak, şiddetle merak ediyorum. Ama tabii o kadar da salak değilim. Kapıları kilitledim. Yanıma geldi ve "Merhaba, ben Bülent. O kadar güzel gülüyordunuz ki tanışmak istedim" dedi. Evet gece yarısı zamparalığıydı söz konusu olan ve bana çatmıştı. "Bu mu kötü durum, ayıp ediyorsunuz ama, trafiği durdurmalar falan" deyince de "Ayıbı ettik bir kere, bir ayıp daha yapıp telefon numaranızı isteyeceğim" dedi.

Bu Kaktüs'teki adamların ahı, hiç kuşkum yok. Sen misin libidonuz nerenize kaçtı diye soran. Al sana iltifat, al sana klip tadında flört... Sanki deodorant reklamı. "Hiç tanımadığınız bir erkek size çiçek verirse nedeni zimpals!" Apışıp kalırsın işte böyle...

Aslında şikayet etmek nankörlüğün daniskası. Sen değil misin kızım filmlerdeki bu sahnelerde iç çekip duran? Adam tam uçağa binecekken kadını görür, uçmaktan, hem de kendi düğününe gitmekten vazgeçer, öteki kadının peşine düşer, bir sürü alavere dalavere yapar, kadın önce kızar, sonra olmadık bir şey olur, birbirlerine muhtaç olurlar, sonra aşık olurlar vs... Bizimkisi uçak kaçırmadı ama trafiği durdurdu. Az şey mi? Nedir mesele o zaman?

Mesele maksatta. Nedir filmlerde olan? Adam havaalanında, terminalde, kafede karşılaştığı kadının peşinden bir aşk yaşamak için koşar. Halbuki benim Land Rover'lımın maksadı ne? Oturup hayat görüşlerini benimle paylaşmak değil tabii... Ah ah... Biz anasının gözü Türk kızları bu durumları yemiyoruz maalesef.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır