kapat

11.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Orijinal ülkücü 'Çakar'
Son model meclis salonunun kırmızı koltuklarını beğenmeyen, Meclis'i işkencehaneye benzeten MHP milletvekili

Meclis'in MHP'li İdare Amiri Ahmet Çakar, Meclis'te yaşanan trajik olayın; DYP'li Şıhanlıoğlu'nun ölümünün arkasından "Kırmızı koltuklar tahrik edici" sözleriyle gündeme oturdu. Geçtiğimiz hafta da bir TV tartışma programında toz pembe bir Türkiye panoraması çizdi ve 'sakinliği' sayesinde diğer 'ateşli' MHP'lileri canlı yayında polemiğe sevk etti.

Çakar'ı kadın gazeteciler için söylediği "Gazetecilerin külotlarını görmek zorunda mıyız?" sözleriyle tanımıştık. Bu onun ilk incisiydi. Kızgınlıkla söylediği bu sözleri artık tekrarlamıyor. Müdahaleci olduğunu kabul ediyor, "hoşgörü lazım" diyor. Ama "gavur düşmanıyım" demekten de kendini alamıyor.

Her vekil gibi Çakar'ın da kapısı derdine derman arayanlarla doluydu. Bu yüzden 'biraz' bekledim. İyi de oldu, halkla nasıl sohbet ettiğini, bulduğu çözümleri dinledim. O ise 'yoğunluğunu' şöyle yorumladı: "Bir zamanlar canımızı devlet için ortaya koyduk, bir şey beklemedik. Şimdi vekil olduk, herkes iş bekliyor..."

DEVLET DEVLETTİR!
Meclis'teki acı olaydan sonra suçu neden kırmızı koltuklarda buldunuz?

Gözlemim kavgayla ilgili değildi. Genel kurul salonunu beğenmiyorum.

*Ama yeni salon için çok para harcandı...

Methedebilirler ama benim görüşüm de önemli. İhaleyi yapandan ziyade yaşayana sormalı. Renk dizaynı son derece uyumsuz. Psikolojimizi olumsuz etkiliyor.

Uzmanlarla görüşüp mü bu kanıya vardınız?

Önce kendi görüşüm. Ben bir laboratuvarım. Ben oturuyorum. Önce bana, sonra uzmanlara. Milletvekilleri hatibi dinlerken ona bakıyorlar. Arkadaki fon beyaz mermer, insanı çok yoruyor.

Milletvekilleri bu yüzden mi kuliste oturmayı tercih ediyor?

Emeğiyle para kazanan biri, "Bunlar oturdukları yerden kazanıyor" diyebilir. Kanun yapıyoruz. Beyin enerjisiyle çalışıyoruz. Kurulda yarım saat sonra herkes kulise geçiyor. Milletvekilinin başı düşüyor. Yorulunca kürsünün yanındaki çiçeklere bakıyorum. Gözümü dinlendiriyorum. Geniş, cicili bicili salon bir işkencehane gibi.

İşkencehane dediniz. Meclis'te bir miletvekili kavgada öldü.

Üzücü oldu. Bunları kavga üzerine demedim. Böyle söyler miyim? Böyle çarpık görüş olur mu? Bu bizi yıpratma anlayışına dayanıyor. Sabırla karşılıyoruz.

Dr. Stress'in programında da sabırlı mıydınız?

Türkiye'yi kapkara göstermek yanlış. Meclis çalışmıyor deniyor. Vatandaş kendini temsil eder. Herkes aklına geldiği gibi Meclisi eleştirirse vatandaşlık hukuku zedelenir.

Bunları söylüyorsunuz. Orada da toz pembe bir Türkiye anlattınız. Ekonomi ortada, Emniyet Müdürü öldürüldü, cezaevlerindeki olaylar...

Cezaevinde Türkiye düşmanlığı yapan, Türkiye'nin anayasal rejimine, varlığına düşman olan bir terörist grubunu savunuyorlar. Programa katılan konukların tavrını şöyle değerlendiriyorum: Onları savunmadılar ama, Türkiye'de yaşanan olayları anlattılar gibi.

Toz pembe tabloda samimi değildiniz o zaman...

Hayır. Onların konuşmalarını sükunetle karşıladım.

Sizinle aynı ideolojiden kişiler sizi yetersiz buldukları için mi programa geldi? Bu sizi zor duruma sokmadı mı?

Onlar MHP'yi savunuyor da ben savunmuyormuşum gibi oldu. Öyle bir ortamda insanların sabırlı, hoşgörülü olması gerek. Açıklanan görüşler genel kabullerimize uygun olmayabilir.

Genel kabulleriniz nedir?

Türkiye'nin olmazsa olmazları. Devlet kavramına aygıt, hizmetkar diyenler de var; mukaddes, örgüt de...

Size göre nedir devlet?

Devlet devlettir! Kanuna riayet gerek. Kabulümüz bu. Hukukun üstünlüğü hayatımızın olmazsa olmazı olmalı. Kanunu beğenmiyorsak millet iradesiyle değiştiririz. Türkiye'de demokrasi var!

Demokrasinin eksikleri yok mu?

Var, ama birdenbire olmaz. En büyük eksiklik kurum ve kuruluşlardaki irtibat eksikliği.

Tek sorun bu mu?

Demokrasi katılımcılığı, çok yönlülüğü, fikir ve iradenin hürriyet içerisinde ortaya konmasını anlatmıyor mu? Toplumun önünde engeller var.

Engeller nasıl aşılır?

Fikir birliği ve uygulama gerek. Kurumlar bir araya gelirse demokrasi var dersiniz, ama nimetlerinden yararlanamazsınız. Ortak bir nokta bulunur ve üzerinde çalışılır.

Uzlaşmadan bahsediyorsunuz. Her kesimle ve düşünce ile mi?

Konuşur, bir nokta bulur, birlik yapar, engeli aşarsınız. Engeli aşmak güçle mümkündür.

SAHTE SOYKIRIM!
Demokratikleşmeyi, insan haklarını AB için istiyor gibiyiz...

Türkiye aleyhine, PKK gibi, ona paralel örgütleri destekleyenler var. Varlığına kasteden örgütlere karşı Türkiye mücadele veriyor. Anlaşılır gibi değil; teşvik edip, Türkiye'ye karşı suç işletiyorlar, sonra bu kişileri insan hakları adına savunuyorlar.

Düğmeye hep dış güçler mi basar?

Bizi rahat bırakmayıp örgüt kurduruyorlar. Yunan generalleri PKK'yı eğitti. ASALA'nın destekçisi de Ermenistan.

Çözüm için güç gerek dediniz. Gücümüz var mı? Dostumuz Azerbaycan da, Ermenistan'a yaklaşıyor...

Yok öyle bir şey! Menfaat ilişkisi var. Ülkeler arasında duygusallık olmaz. PKK bitti, Ermeniler başladı. Bizi arkadan vuranlara karşı suçlu oluyoruz. Ermenistan'ın anayasası ve bağımsızlık bildirgesinde Doğu Anadolu Batı Ermenistan olarak geçiyor. Büyük Almanya hayalinde Türkiye yok edilir. Fransa Türkiye'yi sömürge görüyor.

Bunlar tarihte kalmadı mı?

Fransa'nın Ermeni sahte soykırım tasarısını kabul etmesi buna örnek. Avrupa Ortaçağ taasubundan kurtulmuş değil. Avrupa, insan hakları, demokrasi diliyle konuşuyor ama bunu tatbik etmiyor. Bu dünyada ne edersen onu bulursun.

GAZETECİ KILIK KIYAFET YÖNETMELİĞİ
Fiilen külot görmedim

"Kadın gazetecilerin külotlarını görmek zorunda mıyız?" dediniz mi?

Kıyafetle ilgili hassasiyetlerim var. İstemediğimiz şeyler oldu.

n Böyle bir şey gördüğünüz için mi söylediniz?

Olayın fiili boyutunda yoktum.

Nasıl yani?

Kavgaya muhatap olan insan artık arkadaşımız oldu. Kıyafetle ilgili tebliğ biraz sert söylenmiş ama herkes yönetmeliğine uymalı. Olay yaşandıktan sonra oraya gittim. Sordular ve söyledim. Bakın, rüküş giyinenler var. Dışarda giydiğine karışmam.

Partinizin kadın vekillerinin kıyafetlerini beğenmiyormuşsunuz. Onlara Tansu Hanım'ı örnek göstermişsiniz... Çok mu güzel kıyafetleri?

Tansu Hanım'ın tarzını beğeniyorum.

KADINLARIN İŞİ ZOR
Kadın siyasetçilerin artmasını destekliyor musunuz?

Desteklerim. Neden 20 oluyor da 30-40 kadın milletvekili olmuyor?

Siyasete giren kadınların da mücadelelerine destek vermek lazım. Alkışlamak lazım kadın kardeşlerimizi. Meşakkatli bir iş siyaset.

Medeni Kanun'un değişikliği söz konusu. Destekliyor musunuz?

Milenyuma girmişiz, kanun değişmeli. Medeni Kanunumuz Türk toplumunu rahatlatmalı. Dünyadaki değişime kendi kriterlerimizden ayrılmadan uymalıyız.

Eşiniz çalışıyor mu?

Ev hanımı.

Çalışmasını ister miydiniz?

Benim kudretim yettiği müddetçe hanımımı çalıştırmam.

Kadınların çalışmasına karşı mısınız?

Eşinin durumu iyiyse bir kadın çalışmak istemez. Evde de üretim yapıp, ilim yapabilir. İsterse çalışır da. Topluma verimli olabiliyorsa olsun.

Bir kız, üç erkek çocuğunuz var. Kızınız evde mi oturmalı, yoksa meslek sahibi mi olmalı?

Kızımın doktor olmasını isterim. Çok değer verdiğim bir meslek.

Dr. Stress'te 6.30'da tacize uğrayan bir kadın için "Pavyondan çıkıyor sanmışlardır" dediniz. Kadınlar o saatte sokakta olamaz mı?

Yanlış anladım. Toplumda arzu etmediğimiz kişiler var. Biz de ahlaksız insan yok mu? Var! Orada hata yaptım. Öyle bir müdahaleci anlayış göstermişim. O ruh halim beni oraya götürdü. O böyle yapmış dedim. Türkiye bizi izliyor, orada öyle söylenmez. Geçmişimizde millet adına mücadele verdik, şimdi neden onlarla çatışalım? Bu yapmacıklık değil; aksine orijinal ülkücü böyledir.

GAVUR DÜŞMANI
Babaannem Ermeni zulmünü anlatırdı

Aksaray doğumlusunuz. Oradan nasıl ayrıldınız?

Aksaray'dan 7 yaşında ayrıldım. Hep İstanbul'da okudum. Babam esnaf, annem ev hanımıydı. Hukuk fakültesinde okudum.

Nasıl milliyetçi oldunuz?

İçimde vardı, hissederdim.

Nasıl oluyor bu? Aileniz etkiledi mi?

Oldu. Beni cemiyet olaylarına iten ailemden aldıklarımdır. Babaannem (Sabriye) Erzurum muhaciriydi. Ona Kara Basır derlerdi. Ermeni ve Rus zulümlerini anlatırdı. Etkilenirdim.

Sizde bir tepki yarattı mı? Mesela Ermeni arkadaşınız oldu mu?

Duygusal bir tepki ortaya çıktı. Katledilenler için ağladım ama onları katledenler için içimde kin ve nefret oluştu.

Öfkenizi dışa vurdunuz mu?

Zaman içinde araştırmaya yöneldim. 5-6 yaşındaydım, nasıl bilgilenirim diye düşünüyordum. Babaannem ve yakınları Ruslardan, Ermenilerden kaçarak canlarını ve namuslarını kurtarmışlar. Bunları çok küçük yaştan beri biliyordum. Gavur kavramı, düşmanlığı hep içimde vardı. Ama mahallemizde Ermeniler de vardı. Onlar da çocuktu.

Şiddet yaşar mıydınız?

Bilemiyorum. Aşağı mahalle ve yukarı mahalle kavgaları vardı. O kadar. Bugün Güneydoğu'da PKK'nın yapmak istediklerini geçmişte onlar yapıyordu. Bu olaylar altı vilayette oldu. Bir buçuk milyon Müslüman, 870 bin Ermeni ölmüş. Katliamı kim yapmış?

Elif Ergu


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır