kapat

11.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Gün ışığı

Geçen gün Ateş Hattı'na konuk olan Kıbrıslı Şeyhi dinlerken, tarikatlar dahil bütün kapalı kutuların açılmasının Ğsadece ilkesel olarak değil, faydacı bir bakış açısıyla bakıldığında da- ne kadar hayırlı olacağını bir kez daha gördüm.

Akli dengesi konusunda ciddi şüpheler duyduğumuz bu beyin bir kaç defa daha televizyona çıktığını; milyonların önünde tartışmak zorunda kaldığını düşünün. Etrafında mürit mi kalır? Hadi diyelim, etrafında kendisi gibi bir avuç adam kaldı. Bu bir avuç zavallıdan Türkiye'ye bir zarar mı gelir?

Yakın geçmiş, televizyon ekranlarının nice güçlü siyasetçinin, anlı şanlı profesörün imajlarını yerle bir edişinin örnekleriyle dolu. Keşke tarikat ve cemaat liderleri de aynı elemeye tabi olabilseydi şimdiye kadar. Camilerde, tekkelerde, dergahlarda verdikleri vaazları televizyonda tartışma ortamında tekrarlasalardı. Acaba kaçta kaçının takkesi düşüp cahilliği ve kofluğu görünür; kaçı bu sınavı yüzünün akıyla verip bilgi çağının televizyon seyircisinin gözünde saygın bir yer edinebilirdi?

***

Aynı televizyon programına, elinde tarikatlar hakkında yazdığı kitabıyla katılan bir sayın araştırmacının söze giriş tarzı da oldukça şansızdı doğrusu. Şeyhine inanıp oğlunu kurban eden bir baba öyküsü...

Doğrusu bu örnek hiçbir şeyi ispatlamıyor. Çünkü biz bu ülkede kimi parti liderleri için oğlunu kurban etmeye kalkan çılgın babalar da gördük. Ama bu sebeple bu partilerin yasaklanmasını gündeme getirmedik.

Eğer vurgu yapılmak istenen şey, bu örgütlerin despotik yapısı ve iç ilişkilerinde demokratik olmayışı ise ve buradan hareketle, "Kendisi demokratik olmayan bu örgütlere neden demokrasi tanıyalım?" deniliyorsa, yine tehlikeli bir akıl yürütme. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, iç yapısı itibariyle demokratik olmayan bütün örgütleri yasaklayacak olsak, oy verecek parti, üye olacak dernek ya da meslek kuruluşu bulmakta epey zorluk çekeriz.

***

Tarikatları şeyhler yaratmıyor. Müridlerin varlığı şeyhleri ve tarikatları yaratıyor. Zaten o yüzden de, yeni müridler var olduğu için tarikatlar resmen yasaklansa da fiilen yokedilemiyor.

Ve onların bu gizli kapaklı varlığı, başta politika olmak üzere birçok kurumu ve faaliyeti zehirliyor.

Eğer tarikatlar bugünkü gibi içlerine girilemeyen, dışardan görülemeyen kapalı birer kutu olmasalardı; hem kamuoyu, hem kendi tabanları, hem de yasalarda çok daha kolay denetlenebilir, faaliyet alanı çizilmiş, belli bir tüzüğü-programı olan yapılar haline gelirlerdi.

O zaman, onlar da bugünkü gibi kapalı kapılar ardında politik pazarlık yapmak yerine, açık politika yaparlardı. Bütün diğer kitle örgütleri gibi, partilerle şeffaf bir ilişki içinde olur, kendi taleplerinin temsili temelinde meşru bir ilişki kurar, tabanlarını da o yönde etkilemeye çalışırlardı. Yürüttükleri politik faaliyet yasaların çizdiği sınırları aştığı zaman, resmen suç işlemiş olur ve yargılanırlardı.

Yine eğer tarikatlar, yasal olarak serbest bırakılsaydı, ekonomik faaliyetleri de bugünkü gibi esrarengiz ve tehdit edici olmaz, çok daha rahat denetlenebilirdi.

Ama birçok konuda olduğu gibi, bu konuda da korkular galebe çalıyor ve bundan Kıbrıslı şeyh gibiler hariç herkes zarar görüyor.

Tarikatlar böyle gözle görülmez, elle tutulmaz ruhlar gibi tepemizde dolaşıp durdukça, hem hakettiklerinden daha büyük bir ilgi görüyor, hem de denetlenemez, hesap sorulamaz, tartışılamaz varlıklarıyla açık toplumun kara deliklerini oluşturuyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır