kapat

10.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yurttaşlığını şarkıları da belgeliyor
Nâzım Hikmet'in "Kuvâyı Milliye Destanı" 1943'te Ahmet Emin Yalman tarafından "Vatan" gazetesinde kısmen yayımlanmak istenecek, fakat olumsuz polemikler üzerine Nâzım, "Destan"ı yayımlamaktan vazgeçecektir.

1952-1957 arasını "tutuklu" geçiren Ruhi Su, bu yıllarda "Destan"ı bestelemeye çalışacak ve 1960'tan sonra da "Kadınlarımız"ı plak olarak yayınlayacaktır.

"Karlı Kayın Ormanında" şiirini 1956'da, Moskova yakınlarında bir köyde "günden güne memleketinden, halkından uzakta yaşamak" duygusuyla yazacak ve 12 Mart Türkiyesi'nin İsveç'e attığı Zülfü Livaneli aynı duygularla bu şiiri besteleyecektir.

1957'de, ülkesine eli dokunacak kadar yaklaştığı bir gün yazdığı "Mavi Liman" şiiri de siyasal nedenlerle ülkesinden sekiz yıl uzakta yaşayan Cem Karaca tarafından notalara dökülecektir.

Şimdi de 30'lu yılların koridorlarında bir yolculuğa çıkalım.

"Mümtaz Osman" takma adıyla bir senaryo yazmıştır. Senaryo filme alınmasa da Mes'ud Cemil, film için yazdığı iki şiirini besteleyecektir. "Kanatları Gümüş Yavru Bir Kuş" ile "Martılar Ah Eder" başlıklı bu iki beste ise 1933'te Necip Yakup Tanju orkestrası eşliğinde M.Nureddin Selçuk'un sesiyle "Sahibinin Sesi" etiketiyle kaydedilecektir.

Bunlara "Japon Balıkçısı", "Tahir'le Zühre Meselesi" ve "Seni Düşünmek" şiirlerinin öykülerini de eklemeli...

İşte bütün bu öykülerin somut belgesi "Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı" tarafından yayımlanan "Nâzım Hikmet Şarkıları" başlıklı video CD kitapta yer almakta... 2002, büyük şairin 100. doğum yılı ve bugünlerde yurttaşlığı tartışılıyor. Bence bu tartışmaların gereği de yok, anlamı da...

1938'de tutuklanmasından 1963'te ölümüne kadar adı Türkçe'de yasaktı ama, Doğan Hızlan'ın da deyişiyle "bir protesto, bir isyan, bir mutluluk, bir kabulleniş" adına Türkçe'nin bir büyük şairi olarak her zaman yaşıyordu, bugün de yaşamakta... Bu yüzden Nâzım'ın Türkiye yurttaşlığına değil, bizim onun yurttaşlığına ihtiyacımız var.

Ayrıca yurttaşlığının o kadar çok ve somut belgesi bulunuyor ki, işte Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde annesi Celile Hanım ile sergilenen resimleri ve kimi özel eşyaları... İşte, adına kurulan vakfın yayımladığı "Nâzım Hikmet Şarkıları"...

Bunca zulme karşı renk ve ses olarak kimliğini koruyan resimlerini görün, şiirlerinden bestelenen şarkılarını dinleyin...

Yurttaşlığının asıl belgesi bu resimleri ile şarkıları çünkü...

Ve elbette şiirleri...

Mutluluk
İki mutluluk vardır: Biri bir kadına sabırsız bir halde ümitle giderken ve diğeri bir kadından ve ihtirastan kurtulmuş olarak geri dönerkendir.

A.S. Puşkin (Gizli Günlük)

HAFTANIN KİTABI: BARINAKTAN ÖTE
Kemal Aran, şöyle tanımlıyor "kır yapıları"nı: "Kır insanının doğa olaylarını yıllarca gözleyerek elde ettiği deneyimiyle aklı arasındaki eşsiz etkileşimin ürünüdür. Malzemesi taş, toprak ve ağaç olan kır yapıları ve yerleşmelerin kurulduğu yerler, havası temiz, suyu bol, taşı kullanışlı ve toprağı verimli, özenle seçilmiş doğa parçalarıdır."

Kemal Aran'ın alt başlığı "Anadolu Kır Yerleşmeleri" olan "Barınaktan Öte" çalışması, "Tepe Mimarlık Kültürü Merkezi" yayını olarak çıktı. Aran yer ve iklim, form ve tasarım, yapı kalıp dili, malzemeler ve hünerler açısından Anadolu kır yapılarını irdelerken çalışmasının sınırını şöyle çiziyor:

"Menderes nehrinin güneyinde kalan ve Köyceğiz gölüne kadar uzanan Güneybatı Anadolu, Ihlara vadisi başlangıcındaki Orta Anadolu, Of, Ardeşen yerleşmeleri arasında Rize dağlarına uzanan derin ve uzun vadileri kapsayan Doğu Karadeniz ve Malatya'nın batısı ile güneyinde kalan Doğu Anadolu bölgelerinden seçilen yapılar ve yerleşmeler."

Gerçekten de coğrafya, kültür ve kır yapıları ile yerleşmeleri açısından birçok Anadolu'nun bulunduğunu sergileyen bir çalışma...

Bir o kadarını daha yazarım!

Güzel bir raslantı, son günlerde üç ayrı yayınevinden çıkan iki ayrı kitapta Aziz Nesin ile ilgili anekdotlar yer alıyor. Bunları aktarmak istiyorum: Orhan Tokatlı, Atilla Bartınoğlu ve Güngör Yerdeş, gazetecilere yakınlığı ile de bilinen, bir dönemin Devlet Bakanı Nihat Su'yu Ankara'da bir gazinoya davet ederler. Aziz Nesin de o sıralar Ankara'da hem tiyatro tahsili görmekte, hem de "Akşam" gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Bu olayın ardından şöyle yazacaktır: "Cıvık Basın, Su'lu Bakan." (Orhan Tokatlı: Kaybolan Yıllar, Doğan Kitap)

Bir kitap fuarında Aziz Nesin kitaplarını imzalamakta, başında da bir adam ne yazdığını izlemekte. Durumu fark eden Nesin, adamı yanına çağırıp şöyle diyecektir:

"Görüyorum ki beni izliyorsunuz. Peki ama, bana ne yapacaksınız? Diyelim ki kitaplarımı toplamaya kalktınız. Siz onları toplayıncaya kadar, ben bir o kadarını daha yazarım!" (Hüseyin Yurttaş: Kış Masalları, Bilgi Yayınevi)

ŞAİR DİYOR Kİ
Aydın Afacan

kırık tutanak

zamanı yıkıntılarda dolaşan ıslık

daha unutmadığım ve denizi

bir ırmaktan dinlediğim bir zaman

hayal bir tanrıça öptümdü,

acı tuz, yanık...

YAN YANA YEDİ KIRMIZI
(Can Yayınları)

HAFTANIN KARE ASI
Denizden Gelen Ölü: Stuart Woods (Bilge Kültür Sanat)

Arabeskler ve Tılsımlar: Erdmute Heller (İmge Kitabevi)

Rekabet Stratejisi: Michael E.Porter (Sistem Yayıncılık)

Gizli Günlük: A.S Puşkin (Papirüs Yayınları)

Refik Durbaş

rdurbas@mynet.com.tr


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır