kapat

03.02.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Superkupon
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


"Ne zaman" soruları...

Sabah okuru Evren Tosyalı, aşağıya bazı sorular çıkarmış...

Bir çırpıda okuyalım bu soruları...

"Ne zaman, günlük politikalardan ve parti içi siyasetten vazgeçeceksiniz?

Ne zaman, vatandaşı bürokrasiden kurtaracaksınız?

Ne zaman, düşünceyi özgür bırakacaksınız?

Ne zaman, sandalye kavgasını bitirip, saltanatı kaldıracaksınız?

Ne zaman, gereksiz aflar çıkarmaktan vazgeçeceksiniz?

Ne zaman, enflasyon programı diye, vatandaşın ekmeğine göz dikmeyeceksiniz?

Ne zaman, özelleştirme yapıp, hantal devlet anlayışından kurtacaksınız?

Ne zaman, özelleştirme yaparken kendi çıkarlarınızı ikinci plana bırakacaksınız?

Ne zaman, gelir dağılımı adaletsizliğine son vereceksiniz?

Ne zaman, silahlanma yerine eğitime kaynak yaratacaksınız?

Ne zaman, terörü destekleyen ülkelere yaptırım uygulayacaksınız?

Ne zaman, doğudaki insanı düşünüp çözüm üreteceksiniz?

Ne zaman, yolsuzlukla mücadelede kendimizden başlayacaksınız?

Ne zaman, seçim sistemini değiştireceksiniz?

Ne zaman, bilim adamlarına gereken imkanları sağlayacaksınız?

Ne zaman, dini kullanarak politika yapmaktan vazgeçeceksiniz?

Ne zaman, Meclis'te kavga etmekten vazgeçeceksiniz?

Ne zaman, çıkar için bazı kişilere imtiyaz sağlamaktan vazgeçeceksiniz?

Ne zaman, yüzde 10 ile mal satan esnaftan yüzde 17 vergi almaktan vazgeçeceksiniz?

Ne zaman, elektriğe, suya, doğalgaza, köprüye zam yapmayacaksınız?

Ne zaman, insanlara değer vererek, betonların altında ölmelerine izin vermeyeceksiniz?

Ne zaman, sağlık sistemini düzelteceksiniz?

Ne zaman, tren yollarına gereken değeri vereceksiniz?

Ne zaman, adalet sistemini düzelteceksiniz? Ne zaman?"

Her okuyucunun kafasında gezinen bu soruların muhatapları kimler acaba?..

Ve ne zaman duyacaklar bu soruları?..

Hem suçlu hem güçlü
Gün geçmiyor ki, alışveriş esnasında yaşanan haksızlıklar ve saygısızlıklarla ilgili şikayet almayalım.

İnanın insanların birbirlerine bu kadar saygısız olmaları beni bile şaşırtıyor:

Bakın, Ankaralı okurumuz Leyla Güler'in başına gelene:

"18 Ocak günü saat 13.00 sularında, Kızılay Soysal pasajı 26 numaradaki Kupa ayakkabı mağazasına gittik. Hem arkadaşımın tamirdeki çizmesini alacaktık ben de ihtiyacım olan lacivert bir ayakkabıyı alacaktım.

Ben ayakkabı bakarken, arkadaşım, çizmesiyle ilgili olarak bir yetkili ile görüşüyordu.

Yetkili bey, arkadaşıma sürekli olarak, 'bu çizmeyi siz yağmurda giyimişsiniz' diye çıkışıyordu. 'Bilerek suyun içine girmişsiniz' diyordu. Elindeki çekecek ile çizmenin topuğuna vurarak, 'bakın, topuğunda çamur var' diyordu.

Dayanamadım. 'Beyfendi, benim bildiğim çizme yağmurda giyilir' diyecek oldum.

Yetkili bey, arkadaşıma dönerek, 'söyleyin avukatlığınızı yapmasın' diyecek oldu.

Avukatlık yapmıyorum. Gerçeği söylüyorum, dedim. Kızdı. Elindeki siyah botu üzerime fırlattı. Derhal bu dükkandan çıkın yoksa attırırım, dedi.

İnanılmaz agresiflik üzerine arkadaşım bembeyaz oldu. Ben de mağazadan atılmamak için sessizce çıktım. Böyle esnaflık olur mu?"

Bana soracak olursanız böyle esnaflık olmaz. İnşallah bir gün medeniyet Kupa mağazasına da uğrar...

Hani ihracat yapacaktık?

Tarım ürünleri ihracatı yapan Deniz AŞ'nin sahibi Necdet Ceyhun Deniz'i dinleyince ihracatın ve bürokrasinin ne olduğunu çok daha iyi anlıyoruz:

"Ülkenin kalkınması için ihracatın arttırılmasına inanmış bir ihracatçıyım.

22 Aralık'ta, Yurtiçi Kargo servisi ile Ankara'ya bir yazı gönderdim. Dahilde işleme ile ithal edilen eşyanın hangi ülkelere ihracatının yapılacağı ile ilgili mevzuatı soran bir yazıydı bu...

Yazımız, 10 gün sonra evrak'tan ilgili birime intikal ettirildi.

Ama yazı, 18 günden beri, daire içinde, 534 nolu Dahilde işleme bölümü ile 525 nolu ihracat bölümü arasında dolaşıp duruyor. En az 20 kez telefon etmeme rağmen, yazı bir türlü imzadan çıkmadı, çıkmıyor. Eşya ihracata hazır halde ama Ankara'dan cevap alamadığımız için elimiz kolumuz bağlı duruyoruz.

Işık hızının güncelleşmeye başladığı bu devirde, Ankara'dan gelecek cevap 20 günde hala ulaşamıyorsa, Allah bu vatanı sevenlerin ve bu vatan için çalışanların yardımcısı olsun!"

Oto servisleri üzerine
Viraj demir lastiği

İstanbullu Ömer Yiğiter, otomobilininin servisinden şikayetçi:

"Geçen yıl aldığım Opel Astra'nın ön tarafından ses gelince, Opel Aks Oto servisine başvurmuş... Viraj demir lastikleri değişecek demişler. 15 gün geçmiş, ne parçayı bulmuşlar, ne bir haber vermişler. Ömer Bey, topu topu birkaç milyonluk işi başka bir tamircide yaptırdım, diyor sonra da soruyor:

"Bu arabaların orijinal parçaları Aksaray'da neredeyse bakkal dükkanlarında satılıyor. Ama bizim servis, müşterisini umursamıyor bile... Milyarlık otomobilleri satarken iyi de, servis hizmeti verirken, neden böyle davranıyorlar. Bu soruna köşenizde yer verirseniz, çok memnun olacağım. Şimdiden teşekkür ederim" Ömer Bey böyle söylüyor.

Peki ben, 2 milyon liralık lastik parçasını bulamayıp, müşterisini adam yerine koymayan servise ne söyleyim?

Enerji ısrafına devam

Söndürün şu lambayı

İstanbul Bebek'ten arayan Kemal Yavuz beyin derdi de, apartmanın önünde iki yıldır yanan lamba...

"Allah rızası için bir ilgili gelip şu lambayı söndürsün" diye yalvarıyor. "Enerjimiz bu kadar kıt iken durmadan yanan bu lamba yüzünden bütün mahalle sinir sahibi olduk" diyor.

O lamba, Bebek, Çamlıbahçe, Vezirköşkü çıkmazı, Mine apartmanı önünde yanmaya devam ediyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır