kapat

14.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Kendime ait bir oda istiyom babo
Psikologlar ve Reha Muhtar ne derse desin tartışmadan çıkan sonuç şu: Dayak iyidir, hakketmeyen yemez

Perşembe gecesi Reha Muhtar'ın yönettiği bir tartışma programı vardı. Konu dayak ve çocuktu. Bu feci konu bile komediye dönüştü ya, diyecek hiçbir şey bulamıyorum. Programda uzun süre dayağın ne kadar kötü bir şey olduğu, psikolojik etkileri falan tartışıldı. Dayak yiyenler, dayak atanlar... Psikologlar, sosyologlar... Cümle kurmayı başaran alkışlandı, Muhtar herkesi azarladı derken birden Urfa'ya, Reşo Ağa'nın evine bağlanıldı. Reşo Ağa dört karılı, 20 çocuklu bir adam. Ağa, orada neden bulunduğunu katiyen anlamamıştı. Televizyoncular toplaşın demiş, o da bütün sülaleyi toplamış, 60 70 kişi, oturmuşlar kameranın karşısına, bekliyorlar. Konu ne, hiç mühim değil. Reşo Ağa, eline mikrofon verilir verilmez dert yanmaya başlıyor. Sanki 20 çocuğu kendi yapmamış gibi vır vır vır, iş yokmuş, geçim zormuş, toprak yokmuş, devlet yardım etsinmiş... Reha Muhtar İstanbul'daki stüdyoda zıp zıp zıplıyor, "konu o değil, dayak" diyor, adamın hiiç umrunda değil. Kurulu bebek gibi "dövletimize zeval gelmesin, bize iş versin". Sonunda Reşo Ağa mevzuyu kapıyor ve dayak olayına giriyor. "Ben dövmem" diyor. A öyle mi şak şak şak.. "Hiç vurmamişem" Aman ne güzel şak şak şak. "Bir fiske dahi..." Fevkalade şak şak şak. "Benim yerime anaları döver". Şak şak şaa... Nee? Aa olmadı şimdi...

Herkes gülmekten kırılıyor. Sonunda stüdyodan biri toparlanıyor ve "ne ayıp" diyebiliyor. Hadi bakalım sen misin onu diyen. Reşo sülalesi tek tek mikrofonu alıp dayak yemekten ne kadar mutlu olduklarını uzun uzun anlatmaya başlıyor. Dayak olmasaymış hatalarını nasıl anlarlarmış, hatalarını anlamazlarsa nasıl adam olurlarmış... Dayak yeri geldiği zaman yendiğinde lezzetine doyum olmazmış... Reha Muhtar, tabii çok memnun, İstanbul'dakilerle Urfa'dakileri karşı karşıya getirmeye çalışıyor. "Hadi bakalım İstanbullu Ebru, Urfa'daki kardeşine anlat bakalım dayağın ne kadar kötü bir şey olduğunu!" İstanbul'dakiler de tabii seçmece zeki oldukları için biri mesela şunu soruyor: "Kendi annenden değil de babanın öbür karılarından, yani üvey annelerinden dayak yediğin zaman kendini daha kötü hissetmiyor musun?"

Urfa'dakilerin bilinç ve zeka düzeyleri İstanbul'dakilerden kesinlikle daha yüksekti. Reşo Ağa "Dövdük emme hepsi vatana millete faydalı evlatlar oldular" deyip Ermeni kızı nasıl Müslüman yaptıklarından söz ediyor. Reşo Ağa'nın kızı ise soruyor. "Dayak iyi değil ama nasıl korkutacaan?"

Şimdi gelen çözüm önerilerine bakın. Psikolog hanım şöyle diyor: "Çocuğunuzu cezalandırın ama dayakla değil. Mesela çocuğu ceza olarak KENDİ odasına gönderebilirsiniz!"

Pardon?... Ne odası? Hangi KENDİ odası? "İstediği bir şeyi almayarak da ceza verebilirsiniz!" Buyır?...

Neyi almayacaaz? Biri bir şey mi istiyor ki? Urfa'dakilerin fikrini alamadık çünkü tam o sırada asabi bir arkadaş "ben gidiyorum ya" deyip dellendi. Mikrofon tabii hemen ona verildi. "Bu memleket dayakla yürüyor. Babandan yiyiyorsun, hocadan yiyiyorsun, çavuştan yiyorsun, polisten yiyiyorsun, Siz ne diyorsunuz" diye çıkıştı.

Ve buna ne cevap verildi biliyor musunuz? "Düzgün yürürsen kimseden dayak yemezsin beyfendi!" Bravo yani. Bu kadar kalın fanuslar nerede satılıyor acaba?

Programdan çıkan tek sonuç dayak iyidir, hak etmeyen yemez. Çok eğlendik çoook.

Mutlu Tönbekici

mtonbeki@usa.net


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır