kapat

14.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
2001'de yolculuk nereye bakalım?
Arthur C. Clarke'ın "2001: Uzay Yolculuğu" insanoğlunun makinelere yenik düşeceğini öngörmüştü.

Independent gazetesinde yayımlanan BBC'den Chris Gunness'ın üstadla yaptığı yeni röportajda, Clarke 'durumumuzu' 2001'de bir kez daha değerlendiriyor

Sir Arthur C. Clarke, hem yazar hem kaşif hem de en tanınmış futurolog sizsiniz. Henüz 28 yaşında, haberleşme uydusu konseptini ortaya attınız. Bugüne kadar uzay ve Dünyamızın geleceği hakkında yazıp durdunuz. En iyisi size sormak: Yeni milenyum tam olarak ne zaman başladı?

Bunca insanın böyle basit bir konuyu anlamakta güçlük çekmesini de ben anlamıyorum. Takvimimizde 0 diye bir yıl yoktu ki! Tabii ki 2000 yılın geçmesi için 2001 yılını beklememiz gerek...

Teknolojik gelişmeler sizi hayal kırıklığına mı uğrattı, etkiledi mi?

İkisi de. "2001: Uzay Yoculuğu"nu yazdığımda Ay'da bir üs ve Jüpiter'e yolculuk tasarladığımızda Apollo programından haberimiz vardı. O zaman, 1960'ların sonlarında yani, 1980'de Mars'a insan götürmek konusunda NASA'nın ciddi planları vardı. Ama n'oldu: Vietnam, Watergate... Her şey yarım yüzyıl ertelendi.

İnsanoğlu kontrolünü kaybediyor mu sizce? Makineler olmaları gerekenden daha mı güçlü?

E-mail'lerle günümün yarısını geçirdiğimden ve bu yüzden kitap okumaya, müzik dinlemeye fırsat bulamadığımdan, evet, ben böyle düşünüyorum.

Sahte zekalar, robotlar tehlike mi arz ediyor?

Evet, kesinlikle. Bilgisayarların zekası arttıkça, duyguları ve kişilikleri de oluyor.

Ne yapmalıyız?

Silikon çocuklarımızla aramızda arkadaşça ilişkiler kurmalıyız. İnsanla makineler arasında bir savaş çıkarsa şayet, bunu kimin başlatacağını tahmin edebiliyorum...

"Arkadaşça ilişkiler kurmalıyız" derken tam olarak neyi kastediyorsunuz?

Onları insan yerine koymalı, insanlara nasıl davranıyorsak, onlara da öyle davranmalıyız.

Yani şimdi de yakında bilgisayarların insanlaşacağını mı söylüyorsunuz?

Bence öyle. En geç 2020, en erken 2010 derim.

İnsanoğlunun üstünlüğünü tehdit eder hale de gelirler mi?

Hayır, eğer kontrolü elimizde tutarsak öyle bir şey olmaz. Ama bence olabilecek en tehlikeli şey, askeri amaçlar için bir ülkenin bu yola başvurması olur.

İletişim alanında akıl almaz bir devrim yaşadık. Bunun sonu nereye kadar?

Toplumu tarihte daha önce benzeri yaşanmamış bir şekilde değiştiriyor bu devrim. Global ailelerin, arkadaşların devamını daha çok göreceğiz. Hangi ülkeden hangi milletten olduklarını bilmeyeceğiz bile. Çok fazla iletişim kurmak üzereyiz! Daha seçici olmalıyız.

Sizce bilgisayarlardan sonra ne gelecek?

Benim 'braincap' adını verdiğim bir alet sayesinde bence telepati mümkün olacak; zihinden zihine iletişim. Kafana takıyorsun, bir sürü elektrodu var. Benzeri zaten şu an tıpta kullanılmakta. Beyinde olan bitenleri izliyorlar. Bu ilk başta basit düşüncelerimizi iletmeyi sağlayabilir; arabayı yönlendirmek gibi, sonra da ucu telepatiye varır.

Kulağa ürkünç geliyor. Kafamda bir kep var diye insanlar ne düşündüğümü bilecek mi yani?.. Bu sizi işkillendirmiyor mu?

Evet tabii ki. Bunu önlemek için de yüzlerce çeşit filtre üretilecek...

Sizce hükümetler bunlardan giymemizi şart koşabilir mi? Big Brother gibi mesela?

İngiliz hükümetinin bilgisayarların mahremiyetini engelleyen bazı düzenlemeler peşinde olduğunu biliyorum.

Buna karşı mısınız?

Herkes karşı olmalı. Bu çabaya karşı çıkan kuruluşlar var, Amnesty International mesela.

Yeni teknolojiyle sizce insanlığımızı yitiriyor muyuz?

Bu gerçek bir tehlike. Doğal hayattan uzaklaştıkça, insanlığımızı kaybetmemiz kaçınılmaz. Öte yandan, en basit televizyon sayesinde, hiçbir nesle kısmet olmayan mesafeleri aşıyoruz. Asla gidemeyeceğimiz yerleri görüyoruz, insanlarla tanışıyoruz. Teknoloji o kadar da kötü bir şey değil...

Uzay yolculuğu konusunda ne durumdayız?

Uzay yolculuğu bizi çoktan güneş sistemimiz dahilinde gezdirdi. Gelecek yüzyılda bir zaman, Mars'ta ve Ay'da üslerimiz olacak. İş gittikçe güzelleşiyor; baksanıza oralarda okyanuslar, hayat belirtileri ortaya çıkıyor!

Uzayda koloni kurmanın amacı nedir?

Keşfetmeseydik, çoktan yok olurduk. Dünya'nın tarihini asteroidler, meteorlar defalarca değiştirdi ve yine değiştirebilirler. Bu yüzden başımıza gelebilecekleri hesaplamalı, uzayda bizi neyin beklediğini araştırmalı ve gardımızı almalıyız.

Sizce 'oralarda' yaşam var mı?

Ben bazen burada yaşam olduğundan şüphe ediyorum! Bu koskoca evrende bizim tek canlılar olmamız imkansız gözüküyor. Eğer öyleyse, bu inanılmaz bir sorumluluk.

Peki, uzayda başka uygarlıklar varsa, bizden daha mı gelişmişlerdir, ilkel midirler?

Evrende, milyarlarca yıldızın, gezegenin içinde, bizden daha gelişmişine de rastlayabiliriz, ilkeline de. Tanrısal bir medeniyet de bulabiliriz, yaratıklar da...

Yıldızlar savaşını da görecek miyiz?

Bu bilim kurgunun en önemli temasıdır. Ama maalesef önümüzde ışık hızı gibi bir engel var. Bir yıldızdan diğerine ulaşmak daima yıllar alacak ve galaksiler arası milyonlarca yıl sürecek. O yüzden imkansız gözüküyor.

Bir başka popüler tema da zamanda yolculuk. Gerçek mi?

Bence hayır. Nerede bütün zaman yolcuları, eğer zamanda yolculuk mümkünse?

İnsanlığın geleceği üzerine çok düşünüyorsunuz. Sonumuz ne olacak? Bir karara vardınız mı?

Sonsuz sayıda olasılık var. En akla yakın olanı, bizim kendi sonumuzu hazırlayacağımız; kazara veya bir virüsle, ya da savaşarak... Bir de yeni bir şey keşfettik: Gamma ışını patlamaları. Günde bir kez uzayda bir yerlerde milyonlarca Güneş enerjisi veren bir patlama oluyor ve gamma ışınları yayılıyor. Bu dalgalar, milyonlarca ışık yılı etraftaki herşeyi çöle çevirebilir. Eğer bizim Samanyolu'nda böyle bir şey olursa, yandık demektir!

Ölümsüz olmayı ister miydiniz?

Emin değilim. 83 yaşındayım. Oram buram ağrıyor ve artık tek başıma yürüyemiyorum. Ama eğer vücudumun tüm fonksiyonlarını geri alma şansı verilseydi, doğrusu ölümsüzlüğe bir itirazım olmazdı!

Sizce bir Tanrı var mı?

Bilmiyorum.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır