kapat

14.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


"Düğmeye kim bastı" fıkraları...

Türkiye'nin tepesindeki, "seçilmişler'le atanmışlar" arasında bitip tükenmeyen bir bilek güreşi var; gerçek egemenliğin kimde olduğu üstüne...

Ankara'daki bilek güreşi süre dursun; gerçek egemenliğin kimde olduğu açık seçik ortaya çıkmadığı için; Türkiye'nin rezalet bir fiyaskoyla 20. Yüzyıl'ı da ıskalamış olmasının baş sorumlusu, bir türlü tam olarak saptanamıyor.

Yukarı çıkmak için binilen asansör; "şöyle yükseliyoruz, böyle yükseliyoruz" nutuklarıyla, öylesine aşağı doğru kayıp dibe vurmuş ki; şimdi herkes biribirine soruyor:

- Düğmeye kim bastı?

Ve polemikler devam edip gidiyor:

- Kim bastı ulan bu düğmeye?

- Amerika'daki amcam bastı..

- Yok ulan, Bütçe'den Adalet Bakanlığına sadece binde 7'lik bir pay ayıran bastı..

- 370 bin resmi lojman yapanlar bastı...

- Babam bastı...

- Dedem bastı...

Ve Ankara'da devam ediyor bilek güreşine:

- Bu ülkenin gerçek egemeni kim; sen mi, ben mi?

Rumeli folklorunda "Deli Dılaca" diye, mizahi-absürd masallar kahramanı, kafadan çatlak genç bir kız vardır.

Bir gün görücüler gelir Deli Dılaca'yı istemek için çatlak kızın evine. Kapıyı Deli Dılaca açar.

- Kızım annen evde mi?

- Evde değil. Yan komşuya kavgaya gitti... Şimdi dövüşüyorlar saç saça, baş başa...

- Neden dövüşüyorlar ki öyle?

- Yan komşu kuyularının içine yestehlediğimi söylüyor. Annem de, "içine yestehlemedi, kıyısına yestehledi; sonra ayağıyla itti içine" diyor. O yüzden dövüşüyorlar...

Doktor kendisine gelen hastayı muayene ettikten sonra: - Önce, demiş, sigarayı bırakın.

- Ben sigara içmem ki doktor...

- Öyleyse içkiyi bırakın.

- Ben içki de içmem...

- Kahveyi bırakın.

- Ağzıma koymam kahveyi de...

Doktor:

- Hım, demiş, şayet vazgeçebileceğiniz bir şey yoksa, ben sizi kurtaramam...

Sanırız Avrupa Birliği ile global sermaye de aynı şeyi söylüyor Ankara'ya:

- Vazgeçebileceğiniz bir şey yoksa, boşuna çalmayın kapımızı...

Bektaşiye sormuşlar: - Düğmeye kim bastı? Bektaşi babası:

- Biliyorum ama söylemem, demiş. Bulan bulsun düğmeye kimin bastığını...

- Peki eliyle mi bastı, ayağıyla mı bastı?

Baba erenler, sakalını sıvazlayarak gülümsemiş:

- Bana sorarsanız, demiş; atak davranıp Çevik Bir Paşa'ya benzeyeyim derken yan bastı...

Ankara'daki üst düzey kurumlarda, cümle kapısı girişinin tam karşısına; Nasreddin Hoca'nın şu ünlü fıkrasını, "Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi" örneği, yazıp asmak yerinde olacak bizce...

Nasreddin Hoca, karpuz çalmak için girdiği bir bostanda yakalanmış.

Bostan bekçisi:

- Niye girdin bostana, demiş.

- Ben girmedim, fırtına attı..

- Ya elindeki bu karpuz ne?

- Tekrar uçmamak için tutunayım derken, elimde kaldı.

- Peki yanındaki çuvala kim doldurdu bu karpuzları?

Hoca:

- Ben de, demiş, şimdi onu düşünüyordum; çuvaldakilere nasıl bir cevap bulacağım diye...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır