kapat

14.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Locanda
TBMM geçtiğimiz Perşembe tarihi günlerinden birini yaşadı. Ziyaretçi sayısı belki rekora ulaşamadı. Ama koridorlar, yemekhaneler ve bahçe ziyaretçilerle doldu taştı.

Bundan önceki günlük rekor 13 bin 236 "ziyaretçi" imiş. Aslında TBMM, kırılamayacak başka rekorlara da imza atıyor.

İhtisas Komisyonları'nın sabah saat 10.00'da başlayan toplantıları da dikkate alınırsa, dünyada üç vardiya yasama çalışması yapan bir başka parlamento yok.

TBMM'de yasama faaliyeti sabah başlıyor. Öğle ortasında 13.00'te Genel Kurul'a geçiliyor. Gece yarısına kadar çalışmalar devam ediyor. Ama bu rekorlar göze fazla çarpmıyor.

Oysa sayın milletvekillerimiz dünyanın tüm parlamenterlerini sollayan başka rekorlar da kırıyor.

Her gün binlerce "ziyaretçi" ağırlıyor.

Daha doğrusu kendilerine "ziyaretçi süsü" veren "işsiz" yurttaşlarımızla görüşüyor, onların isteklerini, taleplerini bazen de feryatlarını dinliyor.

" Ziyaretçi" - "siyasetçi" ilişkisi nasıl olmalıdır?

Bu sorunun yanıtını bugünkü siyasetçiler bulamıyorlar. Bu yüzden ziyaretçi akını karşısında gerileyip çareyi ziyaretçi kalabalığıyla birlikte Meclis Aşhanesi'ne sığınmakta buluyorlar.

(Bu aşhane sözüyle Meclis Lokantası'na zinhar dil uzatmak istemeyiz. Ama TBMM lokantasının kazandığı yeni nitelik budur. Siz yemeklerin en az 3 metre enindeki dev kazanlarda ve yalnızca konserve ya da dondurulmuş gıdanın pişirildiği, on-on beş, bazen yirmi beş kişinin birleştirilmiş masalarda yemek yediği ortalıktaki ekmek sepetinden mıncıklanmamış ekmek arama mücadelesi verildiği bir yere hâlâ "lokanta" diyorsanız, sözcüğün asıl sahibi olan İtalyanlar'a ayıp ediyorsunuz demektir.)

Belki ki milletvekillerimiz bir çare geliştirdiler. Yemek ikramı maskesi altında iş isteyen yurttaşlarımızın ağzını, çaresizlikten aş ve aşure ikramı ile kapatmaya yöneldiler.

***

TBMM gündeminde yüzlerce yanıtlanmayı bekleyen yazılı ve sözlü soru önergesi var.

Ama bunlar arasında şu iki soru yok!

- Türkiye Parlamentosu iş arama kurumu olmaktan nasıl çıkarılır?

- Milletvekillerimiz dünyanın en kitlesel çay ve çorba ile pastırmalı kuru fasulye ve cevizli samsa tatlısı ikramı yapan politikacıları olmaktan nasıl kurtarılır?

"Beter olsunlar" diyenler bir yana, gündemde sorular yok. Daha elim ve vahimi, bu konular üzerinde çözüm üreten ve öneren pek yok.

Oysa bu sorun 1960'larda uç vermeye başlamış. O günlerde bir köşe yazarı bu konu üzerine yazmış.

"Asıl mesleğim gazetecilik" diyen ve halen TBMM üyesi olan bir sayın siyasetçimiz 36 yıl önceki yazısında şöyle diyor:

- Türkiye'de siyaset adamlığı bir ölçüde fahri iş bulma memurluğu haline gelmiştir. Bazı siyaset adamları, sırf işsizlere iş bulmada gösterdikleri gayret ve başarı ile siyaset alanındaki mevkilerini sağlamlaştırmaya çalışırlar.

Bazılara da ister istemez bu yola sürüklenirler.

Bunda siyaset adamlarının da, yöneticilerin de, halkın da kusuru vardır.

Siyaset adamlarının kusuru vardır:

Çünkü ya yüzleri tutmadığı için ya da güçlerini arttırabileceklerini düşündükleri için, birer iş bulma memuru gibi davranmaya razı olurlar.

Asıl ödevleri iş ve işçi bulmayı tam bir tarafsızlık ve adalet içinde çalışan, tavsiye ve iltimasın işlemeyeceği bir düzene bağlamak olduğu halde, ya bunu yapamazlar, ya da kendi nüfuz ve itibarlarını azaltacağını düşündükleri için o yolda çaba göstermezler. (Tarih 23 Ağustos 1965)

Halkın ve yöneticilerin kusurlarını ve bu sayın siyasetçinin kim olduğunu merak eden sevgili okurlar, lütfen Çarşamba'yı beklemek zorundalar.

Yerimiz Meclis Aşevi kadar geniş değil.

AHMET TAN


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır