kapat

14.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Dumankaya
Toptan satış, topu attı
Anadolu'ya mal gönderen toptancı hanlarının üst katları boşaldı. Dükkanı kapamayanlar ise kolilerin bantlarını açmaya, tek tek satış yapmaya başladılar

Esnaf, fiyattaki rekabeti vadelere de yaydı. İmalatçıya peşin ödeyen toptancı, mal verdiği yerden parayı 9 aydan önce alamaz oldu

Mali kriz ve talepteki daralma, Anadolu'dan İstanbul'a gelen mal taleplerini de bıçak gibi kesti. Anadolu tüketimi erteleyince, İstanbul'daki toptancı sipariş alamaz oldu. Mahmutpaşa, Sultanhamam, Tahtakale gibi Türkiye'nin mal deposu semtlerde, dükkanların önüne yanaşan kamyonların sayısı azalınca, toptana gidecek koliler yavaş yavaş açılmaya, perakende satış yapılmaya başlandı. Bir zamanlar, toptancılıktan asla taviz vermeyen, "Satışımız toptandır" yazılarını vitrinlerine yapıştıran esnaf, şimdi "yeter ki iş olsun, nakit para gelsin, gün kurtulsun" derdine düşerek 1 metre kurdela, üç tane toka satar oldu.

Mısır Çarşısı'nda badem ve ceviz unutuldu
Mısır Çarşısı'nda dolaşırken esnafa en iyi kimin iş yaptığını soruyoruz. Herkes eski esnaf Malatya Pazarı'nı gösteriyor. Biz de 60 yıllık esnaf Malatya Pazarı'nın sahibi Çetin Palancı'nın dükkanına gidiyoruz. Palancı, 15-20 yıl önce Ramazan ve yılbaşlarında dükkanın önünde, her biri 50-100 metrelik 4-5 kuyruk oluştuğunu söylüyor. "Şimdi bırakın kuyruğu, bir kişi 1 kilo kuruyemiş aldığında seviniyoruz" diyen Palancı, badem, ceviz, fındık, kayısı gibi pahalı yemişlerin alıcı bulmadığını söylüyor. Son 10 yılın en kötü sezonunu yaşadıklarından yakınan Palancı, "Günde 10 çuval kabuklu fıstık satardık, şimdi yarım çuval ancak satılıyor" diyor. Ramazan ve yılbaşının bile kötü geçtiğini anlatan Palancı, insanların sadece pirinç, ekmek, nohut gibi temel ihtiyaç maddelerine para ayırabildiğini, lüks gördüğü her türlü harcamadan kaçtığını söylüyor.

YETER Kİ İŞ OLSUN
Çocukluğu Tahtakale'de geçen 30 yaşındaki Mehmet Odabaşı'nın babası elektronik eşya satıyormuş. Ancak elektronikte işler kötüleşince Odabaşı, kendi işini kurarken bijuteri !dükkanı açmayı tercih etmiş. Odabaşı, "Ben öğrenciyken buraya iki saatte bir damperli kamyon yanaşırdı, şimdi kamyonet geliyor. Bu han caddeden daha kalabalık olurdu ama şimdi görüyorsunuz. Esnaf artık vadede rekabet ediyor. Vadeler 9 aya kadar çıktı. Biz imalatçıya peşin veriyoruz, müşteriye vadeli satıyoruz. Eskiden dükkanlardan ayda 100 koli mal çıkardı, şimdi 40'a düştü. Akşamları mal yüklerken polis kapıya gelip 'kapatın artık' derdi, şimdi tek tek mal satar olduk" diyor.

HANLAR BOMBOŞ
Tahtakale'nin en canlı hanı, elektronikçilerin toplandığı ve Anadolu'ya mal gönderdiği Marpuççular Han'ın üst katları boşalmış. Girişteki elektronikçilerin bazıları da başka işlere yönelmiş.

Handaki bir başka elektronikçi Münir Burçgün de, 30 yıldır handa. "Eskiden toptancıydık, artık toptan bitti. İthalatçı, elindeki stoklar erisin diye üç-beş parça da olsa kendisi doğrudan perakendeciye gidiyor. Anadolu esnafı da ithalatçıya alıştı. Biz de toptancıyken perakendeci olduk" diyor. Burçgün de "Eskiden günde 2-3 kamyon mal çıkardı, şimdi at arabası bile dolmuyor" diyerek durgunluğu tanımlıyor. Elektronikçi Ahmet Kılınç da mühendisliği bırakıp bu işe girdiğine bin pişman. Kılınç, "Bir zamanlar ticarette iyi iş var dedik, mesleği bıraktık. Şimdi dönemeyiz de, bu sefer meslek bizi bıraktı" diyerek pişmanlığını dile getiriyor.

HAMALLAR ZORUNLU İZİNDE
Hanın hamallarından İbrahim Kaplan, 47 yaşında. Kapıda malların yığılıp hamalların yük taşımaktan yorulduğu günleri anlatıyor ve ekliyor:

"Ben 5 dakika oturamazdım, geceleri kalıp mal taşırdık. Büyük ithalatçılar İSTOÇ'a gitti. Günde 50 sırt yapardık, yani 50 kez mal yükleyip boşaltırdık. Şimdi günde 6-7'yi geçmiyor. Bir sırt 1.5 milyon lira, geçin geçinebilirsen."

USTA AZ ÇORBA ÇEK
Mısır Çarşısı'nın ünlü Çarşı Lokantası'ndayız. Turistlerin de ilgi gösterdiği, tencere yemekleri satan lokantanın kasasında 80'lik bir delikanlı oturuyor. Avni Özyer, yıllarını bu işe vermiş. Esnaf da ziyaretçiler de karnını orada doyuruyor. Doyuruyor da kimsenin ağzının tadı eskisi gibi değil. Bir zamanlar tezgahta 33 çeşit yemek varken, şimdi inmiş 18'e. Avni Özyer, "Bu yıla kadar müşterinin az çorba isteyip, içtikten sonra da masadan kalktığı hiç olmamıştı" diyor ve şöyle anlatıyor:

"Biliyorum ki o delikanlı önüne yarım karavana versen bitirir. Ben 1946'dan beri buradayım. İnsanlar yemek, pilav, tatlı yer, öyle giderdi. Ama şimdi nerede? Biz de fiyatı yüksek olan bazı çeşitleri kaldırdık. En çok fasulye, pilav satılıyor, onlara yükleniyoruz. Müşteri olsa süratle servis yaparız, teşkilatımız tamam ama gelen yok."

YOKUŞ BOŞALDI
İstanbul'da büyük bir kesimin gelinlikten çeyize, paltodan ayakkabıya kadar bütün alışverişini yaptığı Mahmutpaşa yokuşu da bugünlerde en sakin dönemini yaşıyor. Bayramda bile tenha kalan Mahmutpaşa'da yüzlerce han var. Bu hanlardan büyük kısmı Anadolu'ya mal gönderiyor. Yokuşun iki tarafında sıralanan dükkanlar ise genellikle perakende çalışıyor. Mahmutpaşa'da 20 yıldır palto ve kaban satan Hasan Özer, günde en fazla 5 satış yapabildiğini söylüyor. Kışın bir türlü gelmemesinin de işleri olumsuz etkilediğini vurgulayan Özer, "Kimse üşümeden gelip palto almıyor. Fiyatlar da düşük. 15-20 milyona kaban, 50 milyona palto var. Eskiden 100-150 satış yaptığımız zamanlar olurdu" diyor.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır