kapat

13.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yapışık hayatlar
Bu bir fotomontaj değil, yapışık ikizlerin büyümüş hali

İki hafta önce Kahramanmaraş'ta doğan Sema ve Ayşe'ye Amerika'dan bir örnek: Yapışık ikizler Abigail ve Brittany 10 yıldır aynı bedende birlikte yaşıyor

Perşembe günkü Sabah'ta Kahramanmaraş'ta doğan yapışık ikizlerin fotoğrafları vardı. 2000 yılının son günlerinde dünyaya gelen bu iki kıza Sema ve Ayşe adı verilmiş.

İkizlerin iki kalbi, iki akciğeri var. Buna karşın karaciğerleri, sindirim sistemleri, idrar yolları ortak. Tek kalçaları, tek çift kol ve bacakları var.

Doğar doğmaz Adana'da bir hastanede yoğun bakıma alınmışlar.

Doktorlar ikizlerin sağlığının iyi olduğunu, ağızdan beslendiklerini açıklamışlar, ayırma ameliyatı için bir yıl beklemek gerektiğini söylemişler. Babaları, Maraş'ın Kırmakaya köyünden Yunus Tanrıkulu, geçimini amelelik yaparak sürdürüyormuş. Kızlarını görmek için Adana'ya gitmeye yol parası bulamadığından Fak-Fuk fondan yol parası talebinde bulunmuş. Ne zor bir durum...!

Cepte beş kuruş yokken, yapışık ikizleri bir yıl hastanede bakım altında tutmak ve bir yıl sonra da ciddi bir ameliyatı göğüslemek zorunda Tanrıkulu ailesi...

Sonrası da meçhul üstelik...

Ameliyat başarılı olacak mı? İkizlerin ikisi de yaşatılabilecek mi?

Yaşatılabilirse tek kollu ve tek bacaklı mı olacaklar?

Daha yüzlerce iç karartıcı soru...

Haberi okurken bir başka soru aklımı kurcaladı.

Acaba ayrılmak zorundalar mı? Beraber yaşayamazlar mı?

ÖLÜMCÜL SEÇENEK
Sorunun yanıtını, geçenlerde Hello dergisinde bulmuştum.

Dergi, Amerika'da yaşayan yapışık ikizleri tanıtıyor ve anneleriyle yapılmış bir söyleşiyi yayınlıyordu.

Abigail ve Brittany'nin öyküsü Sema ile Ayşe'ninkine öyle benziyor ki...

Onlar da aynı bedeni paylaşıyorlar, Kanları tek dolaşım sisteminde akıyor. Tek karaciğerleri var. Bel altındaki bütün organları da ortak...

Ama her biri ayrı bir kafaya ve omurgaya sahip, ayrı kalpleri ve mideleri var. Düşünceleri, tat alma duyuları, ihtiyaçları hepimizinki gibi...

NASIL YAŞADILAR?
Doğduklarında anne babaları, -tıpkı Tanrıkulu ailesi gibi- onları sadece birkaç dakika görebilmiş. Anne Patty Hensel o birkaç dakikayı şöyle anlatıyor:

"Çok güzellerdi, uzun kara saçları vardı. Ağlıyorlardı. İkisine de birer öpücük kondurdum. Sonra çocuk hastanesine gönderildiler. İkisini de bir daha göremeyeceğimi düşündüm".

İkizleri ayırma operasyonu kapıyı çalınca şu soruyu sormuşlar kendi kendilerine:

"Birinin ya da ikisinin de ölümüne yol açabilecek bir ameliyat yerine ikisini birden sevebilmek daha iyi değil mi?"

Ve ayırmamaya karar vermişler.

İkizleri ancak altı ay sonra yeniden görebilmişler. Beslemiş, yıkatmış, uyutmuşlar ve her şeyin düzeleceğine inanmışlar. O günden sonra da nereye giderlerse yapışık ikizlerini de birlikte götürmüşler.

Anne Hensel, "Onlara hiçbir zaman özürlü muamelesi yapmadık. Onlar da kendilerini hiç öyle görmediler" diyor.

İyi de, yaşam nasıl olacaktı?

İki kız, tek bedeni nasıl paylaşacaklardı?

Bırakın küstüklerinde ne olacağını, nasıl evlenip çocuk yapacaklarını, yürüyebilecekler miydi, oturup kalkabilecekler miydi, tuvalete nasıl gideceklerdi?

Bunu doktorları bile bilmiyordu.

Ama 18. ayın sonunda ikizler iki kol ve iki bacakla yara bere içinde yürümeyi başardılar.

Her bir kız, bir kola ve bir bacağa hükmediyor ve denge, tamamen ikisi arasındaki koordinasyon sayesinde sağlanabiliyordu.

Kızlar şimdi 10 yaşındalar. İlkokul 5. sınıfa gidiyorlar. Bu yıl voleybola başlamışlar. Herkes kendi ödevlerini kendilerinin yapıp yapmadığını soruyormuş. Ne deseler yalan!

Benzer düşünüyor, aynı sözcüklerde heceleme hatası yapıyor ve birbirlerinin cümlelerini tamamlıyorlarmış. Dışarı çıkınca başkalarıyla da fazla sorun yaşamadıklarını söylüyor anneleri... Küçük bir kasabada, tanıdık bir camia içinde yaşıyorlar. O yüzden gözünü dikip uzun uzun bakanlara ya da parmağıyla yanındakine gösterenlere rastlanmıyormuş pek... Sorulara da aldırmıyorlarmış. Ama fotoğraf çekmek isteyenlere kızıyorlar. Böyle bir şeyin objesi olmak istemiyorlar. Aile, kızlarını bu tepkilere karşı hazırlamış:

"İnsanlar 'yapışık ikiz' diye bir şey bilmiyor ve onlara bunu öğretmek zorundasınız" demişler. O yüzden Abby ve Brittany, başta arkadaşları olmak üzere herkese kendilerinin "birlikte doğmuş iki ayrı insan" olduğunu anlatabilmek için büyük enerji sarfediyorlarmış. Hiç kendi durumlarından dolayı eziklik hissetmemişler. Bazen, özellikle de giyecek bir şeyler almaya çıktıklarında, "Niye biz diğerlerinden farklı doğduk" diye soruyorlarmış. Ailenin cevabı, "Ne kadar şanslıyız ki ikiniz de sağlıklısınız" oluyormuş. Olaya iyi yanından bakıyorlar:

Çocukları yiyor, koşuyor, yüzüyor, bisiklete biniyor, spor yapıyor. Bunu yapamayan çocuklar olduğunu söylüyor ailesi onları yüreklendirmek için...

SORUNLAR
Sorunlar da yok değil tabii:

Hensel'ler nice uykusuz gece geçirmişler.

Mesela ikizlerden birinin çok hasta, diğerinin gayet iyi olduğu geceler... En zoru buymuş. Biri yemek için çok iştahlıyken diğeri yemeğin kokusuna bile dayanamıyormuş bazen... İki bacak, hızla gelişen iki vücudu taşımakta yetersiz kalacağından dizlerinin ve bileklerinin geleceği konusunda da endişeler var.

Ama bu fiziksel sorunları aşmanın yollarını da keşfetmişler zamanla... 10 yılda sadece üç kez hastaneye gitmişler. Birine verdikleri ilaç ikisine de iyi geliyormuş. Birinin midesine dokunan ilacı diğeri alıyormuş.

Aynı evi paylaşan iki insanın bile zaman zaman ne kadar sıkıldığı düşünülürse aynı bedende iki insanın sorunları daha iyi anlaşılır.

Yalnız kalma şansları yok. Anne babalarıyla başbaşa konuşmak ya da bir arkadaşlarıyla telefonda özel bir sorun görüşme şansları da yok.

Ancak biri uyuduğunda, diğeri nadiren başkalarıyla dertleşebiliyormuş.

Abby kardeşinden daha çok okuyor. Bu da sorun yaratmıyor, çünkü zamanla Brittany de kendisine kitap okunmasından hoşlanır olmuş.

SEVGİ İLE MÜMKÜN
Hemşire olan anneleri, "Onları bilmeyen, tek kişi olduklarını sanabilir. Ama ben asla onları tek biri gibi görmedim. Bazı benzerlikleri olsa da onlar farklı çocuklar" diyor.

"Yaşamdan beklentisi"ni soranlara ise şöyle cevap veriyor:

"Kimin ne kadar yaşayacağını kimse bilemez. Acil serviste çalışan biri olarak ölümün her an karşımıza çıkabileceğini biliyorum. O yüzden onlara verebileceğim en iyi şeyin mutlu ve normal bir hayat olduğunu düşünüyorum".

Azim ve sevgi...

Bu ikisi oldukça üstesinden gelinemeyecek sorun yok galiba...

Necati Cumalı'ya saygıyla
Geride...

Şehir uykusunda kaldı

Otelde boş kalan yatağımın

Sıcaklığı ellerimde duruyor;

Ben uzaklaşırken

Geride sabah oluyor.

candundar@superonline.com


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır