kapat

13.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Osmanlı tokadı palavra mı?
Feminizmi Osmanlı'da önce erkekler sorun edindi, eşlerini döven erkekler ise mahkeme tarafından cezalandırılıyordu

Tarih yazarı İlber Ortaylı'nın "15.-16. yüzyıllardan bugüne dek hukuk ve toplumsal çerçevesi içinde Osmanlı ailesinin gelişimini ele alan" çalışması, "Osmanlı Toplumunda Aile" başlığıyla Pan Yayıncılık tarafından yayımlandı.

Ortaylı, "Osmanlı Ailesinin Toplumsal Çerçevesi"nden "19. Yüzyıl Aile Yapısından Dönüşüm"e; evlenme, ölüm, miras, çocuk, sağlık ve beslenme olmak üzere birçok konuya değinen bu önemli çalışmasında ilginç açıklamalarda da bulunuyor.

Günümüzle çok yakın ilintileri dolayısıyla bu konulardan biri "feminizm", öteki ise "dayak"...

Ortaylı, "Türkiye'de ve İslam dünyasında feminizm 'âlem-i nisvan' başlığı altında tartışmaya açılmıştır" diyor, ardından da iş ve çalışma hayatının kadınları sermayedar, yönetici ve büyük sayılarda işçi olacağı bir gelişme ile sosyal ve ekonomik bir yapılanma gösteremediğinin altını çiziyor.

DAYAĞA GÜVENCE
Feminizm ve kadın haklarının 19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başlarında Türk-İslam âleminde kadınlardan önce erkeklerin mücadele alanı olduğunu belirten Ortaylı, şöyle devam ediyor:

"Halide Edip gibi kadın mütefekkirler toplumun yönetici seçkinleri tarafından teşvik ve himaye görmüştür. Dahası bu dünyada kadın hakları ve bilhassa kadın ve genç kızların, kız çocuklarının eğitimi ve 'aydınlanması' üzerindeki yazılar şaşılacak kadar bir paralellik ve benzerlik halindedir. Bu mütefekkirlerin İslamcı muhafazakâr veya Batıcı liberal olmaları bir şeyi değiştirmiyor. Hissettikleri elem, kurmak istedikleri dünyada kadının yeri, onların hali hazırdaki yer değildir. Kazanlı Yusuf Akçura ile Hind'de Seyyid Ahmed Han aynı şeyleri adeta manifesto gibi yazıyorlar. Muhafazakâr düşünür Ahmed Cevdet Paşa ile Abdullah Cevdet'in, romancı Halid Ziya ile Reşat Nuri'nin çizdikleri muzdarib kadın tipinin elemini Meşrutiyetçi ve Cumhuriyetçi reformlar dindirmek amacındadır."

Ortaylı'ya göre ailede kadın-erkek ilişkilerinde en önemli bunalımlardan biri de dayaktır. O yıllarda kadınların kocaları tarafından dövülmesini mahkemeler hoş karşılamıyor, eğer dövme eylemi süreklilik kazanmışsa iş "boşanma"ya kadar gidiyor ve kocadan kefil gösterip "tekerrür etmeyeceğine" dair güvence bile alınabiliyor.

Mesela 1604'te karısını eve kapatıp aç bırakan bir adamı Bursa mahkemesi cezalandırıyor. Yine 10 Ramazan 1261/1844 tarihinde bir aynı mahkeme, karısını haksız yere döven bir adama ceza uygulayabiliyor.

PADİŞAH MESLEKLERİ
Daha sonra sözü kadınların giyim-kuşamına getiren Ortaylı şöyle diyor:

"Osmanlı toplumunda her din için belirli kıyafet yasağı vardı. Bu bütün geleneksel toplumlarda vardı. Kıyafet yasağı bu toplumlarda sırf kadını bağlayan bir baskı değildi. Fakat Tanzimat sonrası toplumda kadın kıyafeti, reformcuların muhafazakârlara en fazla taviz verdiği konuydu. Kadın yaşmak ve feracesindeki şeffaflık veya çarşaf eteğinden hafif kısalma, heyet-i vükeladan nazırların birbirine düşmesine sebep olabiliyordu. Harp içinde İttihatçılar ortalığı teskin etmek için sertçe uygulanan bir çarşaf nizamnamesi çıkardılar."

Yine İlber Ortaylı'nın araştırmasına göre oğul ve kızlarının gezileri, babaları padişahın iznine bağlıdır. "Bu, evlilik ve boşanma için de böyledir. Herhangi bir mesleği icra etmeleri de izne tâbidir. Siyaset, seçmek ve seçilmek yasaktır."

Ortaylı, bu arada kimi Osmanlı padişahının mesleğini de işaret ediyor.

Mesela "Muhibbi" mahlasıyla şiirler yazan Kanuni Sultan Süleyman kuyumcudur. IV. Murat, yazısı çirkin olmasına rağmen hattat ve bestekâr. II. Murat bestekâr, Sultan Abdülaziz de bestekâr ve "bilhassa" ressamdır. II. Abdülhamid, çok iyi bir marangozdur.

Görüldüğü gibi aslında Ortaylı'nın "Osmanlı Toplumunda Aile" kitabında "aile"ce öğreneceğimiz çok şey var. Ama ikisi günümüz için çok önemli: Birincisi, o meşhur "Osmanlı tokadı"nın kadınlara asla işlemediği...

İkincisi kadın haklarının, öncelikle benim gibi erkekler tarafından savunulması...

Refik Durbaş


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır