kapat

13.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2001
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Zengin olmak anlamsız
Ulus 29'un sahibi Metin Fadıllıoğlu, Boğaz manzarasına bakarken yamacındaki gecekonduları görüp düşüncelere kapılıyor

Metin Fadıllıoğlu, Türkiye'nin en tanınmış işletme sahiplerinden biri. Sahibi olduğu Ulus 29'da buluşuyoruz. Konumuz Beyoğlu'nda yeni açacakları mekan ya da konseptleri değil... Fadıllıoğlu 1994 yerel seçimlerinden, yani Refahlı belediyelerin zaferinden bu yana dinle ilgileniyor. Akla ilk gelen "Dine mi döndü" sorusu oluyor ama hayır, o tür bir ilgi değil onunkisi. Arkadaşı Tınaz Titiz'in "Bir sabah uyanıp bambaşka biri olabilirim" sözünü çok seven Metin Fadıllıoğlu, belki de bu yüzden bir gün yatağından kalktığında uzun zamandan beri kafasına takılan konularda inceleme yapma ve öğrenme isteği duymuş...

SEÇKİN SINIF AZINLIĞI
Şeriat ve din bağlamında çok sayıda kitap okumuş, din adamlarının kitaplarını incelemiş, tüm bunlardan tatmin olmayıp Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ne gitmiş. Orada tanıştığı Prof. Hüseyin Atay'ın Kuran çevirisinden çok etkilenmiş. Hatta 1998 yılında sahibi olduğu Yurt Bilimsel Araştırmaları ve Yayıncılık'tan, Prof. Hüseyin Atay'ın bir Kuran çevirisi, ardından da yine Prof. Hüseyin Atay'ın "Kuran'dan Önermeleri" adlı iki kitap yayınlandı.

Kuran'ın çevirisinin 30 yılda bir gözden geçirilmesi görüşüne katılan Fadıllıoğlu, "Ulus 29 gibi bir yer işletirken, siz neden bu konulara merak sardınız?" diye sorunca anlatmaya başlıyor. Ona göre "seçkin" denilen bir sınıfta olmanın, geniş tabanı medeniyetten uzakta olan bir toplumda anlamı yok. Bu yüzden de Ulus 29'da otururken Boğaz'daki gecekonduları görmek çok düşündürücü. Tabii düşününce de zengin olmanın bir anlamı yok!..

DÜŞÜNME VE ARAŞTIRMA
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın, Yaşar Nuri Öztürk'ün ve birçok ismin Kuran çevirisi varken, neden Prof. Hüseyin Atay'ın çevirisi?

Bu soruya, 'inceledim, araştırdım' diye yanıt verebilirim. Nisa Suresi'nde kadına dayak konusundaki farklılığı da araştırırken fark ettim. Bir çeviride kadına dayaktan söz ediliyordu, diğerinde cinsel ilişkiden. Çünkü o zamanki dil farklı. Darp diye çevrilen bölüm, o zamanki dönemde cinsel ilişki kurmak anlamında kullanılıyormuş.

*Doğru bilgilenmek için yeni çeviriler yapılıp, okullarda Kuran eğitimi verilmeli mi?

Türkiye'de bir Anayasa var, İnkılap Kanunları var.

BATI TANRIYI ÖLDÜRDÜ
Kuran okutulmamalı mı demek istiyorsunuz?

İsteyen alır okur inceler. Batı toplumu adamı böyle yetiştiriyor. Bir konuyu merak ediyorsa araştırıyor ve bu özgürlüğü var. Düşünme ve araştırma. Biz asıl bunu yapmalıyız.

Batı deyince aklımıza medeniyet geliyor. Ama Müslüman toplumlara baktığımızda bunun tam tersi. Orada bir gelenek de var.

Öyle. Herkesin medeniyet hakkında uzak bir bakışı olmalı. Tarihe bir bakın, Aristo var, onun fikriyle gelmiş bir Ortaçağ var. Ortaçağ'da İslam var, sonra Ortaçağ'da Ön Rönesans var. Aydınlanma var ve sonrası; bugün var. Önyargıları yani gelenekleri de gözden geçirmemiz, geçerliliklerinin olup olmadığını incelememiz lazım. Ben bunu yapıyorum.

Şu anki medeniyetin temeli İslam medeniyetinde var mıydı?

Bugünkü medeniyetin esasları aslında İslam medeniyetinde var. Batı düşüncesinin normları İslam medeniyetinde vardır. Aristo'dan sonraki ilk medeniyeti İslam kurdu ama sonra geriledi. Çünkü Batı ünlü düşünür Nietzsche ile Tanrı'yı öldürdü. Çünkü Tanrı ile medeniyet gitmiyordu, onlar pazar günleri kiliseye gitmekle dini sınırladılar.

Türkiye'ye baktığımızda sizin de bu konularla ilgilenmenize yol açan seçimler

dönemine gelelim. Ne oldu da böyle oldu? Sorunun temeli ekonomik mi? Bir kısmın "dini imanı para" diğerleri de kaderci mi?

Ekonomik durumu alt seviyelerde olanların dine daha yakın oldukları söylenir. Hayatından memnun olmayan bir insan birçok çareye başvurabilir. İçinde bulunduğu şartlarla yaşamak zorunda olabilir.

Ben de bu konuda böyle düşünüyorum ama herkes yapabileceği işin en iyisini yapmalı. Oysa Türkiye'de esas böyle bir sorun var.

Elif Ergu


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır