kapat

Pazar Eki
31.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Dünya'yı duyun artık sos!
Gezegenin bir ayağı çukurda, ama hükümetlerin umrunda mı? Tabii ki, yine kendi çıkarlarını düşünüyorlar. Ama teşhis kondu bir kez: Küresel ısınma. Ve eğer çare bulunmazsa, sonumuz hiç hayra alamet gözükmüyor

Bu yılın 13-24 Kasım tarihlerinde, Hollanda'nın Hague kentinde Birleşmiş Milletler bir çevre konferansı düzenledi. 11 gün boyunca, tam 180 farklı hükümet, gittikçe bozulan ve bozulduğunun sel, fırtına, yangın, kuraklık ve erozyon biçiminde, bas bas bağırarak sinyalini veren Dünyamızın sorunlarına çare üretmeye çalıştı. Ama konferanstan belirli bir karar çıkmadığı gibi, küresel ısınma sorunu öylece ortada; hükümet temsilcileri de suratlarına pasta yedikleriyle, çevreci görüneceğiz derken kaza geçirdikleriyle kaldı...

AYVAYI YEDİK
Oysa Dünya'nın teşhisi çoktan kondu: Küresel ısınma. Tedavide geç bile kalındı. Virüs ne mi? Çook; karbondioksit, metan gazı, nitrojen monoksit, kloroflorokarbonlar... Endüstriyel gelişme neticesinde atmosfere yayılan bu zararlı gazlar, Dünya'nın iklimini değiştiriyor. Tabii bu arada artan trafik de cabası...

Görünen o ki, üçüncü milenyumda durumumuz pek parlak değil. Dünya Meteoroloji Organizasyonu'nun verdiği bilgilere göre; Dünya'nın ısısı yirminci yüzyılda neredeyse tam bir derece artmış bulunuyor. 2100 yılına gelindiğinde ise, ısının 1.5 ile 6 derece arasında oynaması bekleniyor! Böyle bir şey bin yıllardır görülmedi Dünya'da.

Ama bu kesinlikle yeni bir şey değil. Dünyacık yıllardır kıvranıyor: El Nino'nun iklimi mahvedici etkilerinin, kendini doğal felaketler şeklinde göstermesinin üzerinden az buz zaman geçmedi. Bilimadamları yıllardır uyarıyor: Deniz seviyesi yükseliyor diye, eko-sistem çöktü diye, o diye bu diye... Ne dinleyen var, ne çözüm bulan. Yıllardır bir "Kutuplar'da aysbergler eriyormuş biliyor musun" geyiğidir gidiyor. Belki de artık anlaşılması gereken, tüm bunların 'geyikten' ibaret olmadığı...

180 ülkenin güttüğü kısırdöngü
1997'de Kyoto protokolünü imzalayan 180 ülkenin hükümeti, henüz Dünya'nın kurtarılması için ortaya somut bir strateji koyamadı. (Birkaç hafta önce sayfalarımızda konuya, 'Dünyayı Kurtaramayan Adamlar' başlığıyla yer vermiştik zaten...) Oysa bu anlaşmanın temelleri ta 1992'de Rio'da atılmıştı. Sorun şu: Ülkeler, gelişmiş, az gelişmiş ve gelişmekte olan ve saire diye ayrıldıklarından, biri "Tamam, ben sanayileşmeyi yavaşlatmayı kabul ediyorum" dese, öteki "Yok yaa!" diyor. Ayrıca 1990'ların başından bu yana ülkelerden bazıları 'daha çok geliştiğinden' mütevellit, sanayileşmeye dur demek istemiyor. Çok gelişmiş ülkeler de "İyi o zaman, ben o 'kötü' gazları kendi ülkemde açığa çıkartmayayım, gelip seninkini kullanayım" diyebiliyor. Hele Dünya'ya 'en çok zararı dokunan' ülke olan ABD, bu azaltma işine, hiç yanaşmıyor.


Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır