kapat

04.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Gece bekçisi Bakan!

Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, yeni açılacak özelleştirme ihaleleri ile ilgili olarak, tarihimizde binlerce örneği bulunabilecek cafcaflılıkta bir beyanat patlatıyor:

"Devletin malını hırsızlara yedirmem!"

Bu lafın yüksek ajitayon değerini bir yana bırakırsanız eğer, mantıken tutulacak bir tek noktası olmadığını görürsünüz.

Bir kere:

Siyasi kimliği ile görev tevdi edilmiş bir bakan, hırsızları yakalayan gece bekçisi değildir.

Hırsızları yakalama işi, adaletin işidir.

Hırsızlık için bürokrat rapor hazırlar, savcı müzekkere çıkartır, polis yakalar, hakim de içeri tıkar.

Bakana ne oluyor?

Size bakanın işini de söyleyim:

Yapabiliyorsa, hırsız kovalayacağına, şu demiryollarını islah ettirsin bakalım.

Binelim trene, kar kış demeden, insanlar gibi, ülkemizin istediğimiz yerine gidelim, gelelim...

Avrupalılar gibi insanca seyahat edelim.

Bakanın işi bu değil mi?

Ama demiryolları trilyonlarca lira zarar ederken, bizim bakan hırsız kovalıyor.

İkincisi de şu:

Ajitasyonu bırakalım.

Türkiye'deki ihale sistemi, zaten avantacı, üçkağıtçı, hırsız, soyguncu körükleyen bir sistem!

Özelleştirme ihalelerini kast etmiyorum, genelde ihale sistemi, budur.

O halde, sayın bakan, kimi kime şikayet ediyor, neden gece bekçiliğine soyunuyor?

Bırakılım bu işleri, artık Türkiye ajitasyonu yemiyor.

İndirim
Mağazalar indirimleri yüzde 50'ye vardırmış... Bindirdiklerine saysınlar!..

Tümor
Tümörler artık boğulacakmış... Nuriş'e verelim, mermi manyağı yapsın!

Yatırım
Mafya Bulgaristan'da sigara fabrikası açmış... Mafya da tekelden sıkıldı.

Ne sevinci?
Yılbaşında milletçe sevindik, eğlendik, mutlu olduk.

Kimi şehirde kutladı yılbaşını, kimi dağlara attı kendini, oralarda dönsöz oynattı.

Büyük çoğunluk da evinde, çaldı söyledi...

Peki biz niye sevindik?

Diyorlar ki, yeni bir yılın gelişine sevindik. Mutluluk yaşadık ve mutluluklar diledik ki, 2001 yılı öyle geçsin...

Bütün dünya için öyle belki ama bizim için öyle değil...

Bence biz, uğursuz ve hayırsız 2000 yılının çekip gittiğine sevindik.

Yeni yılın geldiğine değil!

Caiz midir?

İşimiz gücümüz tartışmak!

Bakın şimdi de neyi tartışıyoruz? Yeni yıl eğlencesi düzenlemek, yılbaşını kutlamak caiz midir, değil midir?

Din uleması kesilmiş bir sürü ahkamcı, caiz değildir, diyor.

Yahu neye göre caiz değildir, neye göre caizdir.

Ne caizdir, ne değildir, artık bir karar verin de, millet de rahatlasın birader!

Milenyuma girdik hala "ne caizdir" anlayamadık!

Vallahi, biz neyin caiz olup olmadığına karar verinceye kadar, elinoğlu Mars'a gidecek, buralarda yapayalnız kalacağız...

Bende davacıyım
Adalet Bakanımız Hikmet Sami Türk, uygar insan, iyi bir hukukçu...

Adaletle ilgili kökleşmiş sorunları, yasal reformlarla çözmek için çalışıyor ama buna ne Ankara'nın refleksleri ne de Maliye'nin cep delik cepken delik vaziyetleri elverişli...

Bir de, ikide bir patlayan krizleri eklerseniz, şöyle salim kafayla oturup, adalet mekanizmasını yenilemeye zerre kadar fırsat yok.

Fakat tablo ortada:

5 milyon dava dosyası hakimlerin önünde bekliyor.

Bir hukuk davasının duruşması için hakime, en fazla 90 saniye vakit var. Ama bu süre, tarafların adını soyadı yazdırmaya bile yetmez.

En basit tahliye davası 2 yıl sürüyor.

En hızlı biten davalar, boşanma davaları, o da hakimlerin evlenirken bana mı sordunuz, demesiyle bitiyor.

Alacak verecek davaları ise tam arapsaçı! Adalet işlemeyince vatandaş ne yapıyor?

Ya kahrolup devlete küsüyor, ya gidip hasmının yakasına yapışıyor.

Bu milletin, adaletsizlik yüzünden çektiği sıkıntıyı teraziye koyup tartmak mümkün olsaydı, dünyadan daha ağır gelirdi, inanın.

O halde?..

Sonuç yine Türk sonucu:

Adalet cayır cayır yanar, biz de orman ateşi gibi seyrediyoruz...

Adaletle birlikte yandığımızın farkında olmaksızın...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır