Sosyetiğin ya da artistin içi kokuyor, memeler pörsümüş dökülüyor, kollar kol olmaktan, bacaklar bacak olmaktan çıkmış... Organlar vücuda isyan halinde... Ne yapmalı?
Nasıl saklamalı kokmuşluğu...
Nasıl örtmeli pörsümüşlüğü....
Terzi, elin kırılsın...
Makasın bükülsün...
İğnen çatlasın...
Dikersin, allı pullu, cilalı, pahalı giyisileri ve saklarsın o güzel giyisiler altında içi kokan, memeleri pörsüyen, bacakları bacak, kolları kol olmaktan çıkan sosyetik bedenleri...
Aynen sosyetik terziler gibi...
Temizel, bir çeşit terzi mi?
Hakkını yemeyelim. Temizleyici, açıklayıcı, bilgilendirici, cerahat patlatıcı oldu. Namuslu adam, dürüst adam, yasaları çiğnetmeyen adam olarak halkın gönlüne taht kurdu.
Fakat...
Bu duygularımız öksüz kaldı...
Şu örneğe bakın: Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Zekeriya Temizel, büyük sermayenin en kudretli, en çok konuşan, bazen yüzü güneş kavruğu, eli nasırlı bir köylüye sarılıp "Üreteceenn.... Üreteceenn... Üreteceenn....." diye verimlilik dersi veren, bazen kaymak tenli, sütun bacaklı, yürek yakan gözlü bir mankene sarılarak "Seveceenn....Seveceenn... Seveceen...." diye muhabbet kursu veren Sakıp Sabancı'ya "dil cezası" kestiriverdi.
Sus Sabancı...
Konuşma Sabancı...
Bataklığı hatırlatma Sabancı...
Zekeriya Temizel, savcılığa bir sayfalık bir dilekçe verdi: "Sabancı 'İyi bir dürbünle bakacaksın... Ufukta batık durumda olan 3-6 banka değil 20 tane daha görürsün... Sen şimdi dördünü beşini eledin... Öbürlerine ne olacak? Çaresini bulmak lazım...' diye ileri geri konuşuyor. Hemen harekete geçilsin, gereği yapılsın..."
Savcı harekete geçti... Bankalar hakkında isim vererek ya da vermeyerek konuşamazsın, yazamazsın.
Savcı Sabancı'yı suçlu buldu.
Dil cezası kesildi.
Dil cezası tahsil edildi.
Sabancı susturuldu....
Zekeriya Temizel...
Sosyetik terzi gibi...
Kokuşmuşluğu örtüverdi..
Temizel, temizleyici mi?
Örtü serici mi?
Anladık, Temizel, kanunda ne varsa onu uygulamaya çalışıyor. Fakat biz şimdi bu gizleyici kafayla hazırlanmış kanunlara sığınarak "polis devleti olmaya" gidiyoruz. Sabancı gibi büyük sermayenin en büyüklerinden, kudretli, kuvvetli, arkası güçlü birini bile susturuyor.
Sabancı işadamı...
Cin... Fırsatçı...
Durumdan kâr, kazanç, imaj çıkarıcı, rakibi sıkıştırıcı...
Çünkü o bir işadamı...
Tamam da Sabancı ne istiyor?
Açıklık istiyor...
Hangi bankalar çürük, halk bilsin, ona göre parasını değerlendirsin. Adam gibi çalışan banka ile adam gibi çalışmayan banka belli olsun. Bankalar verimli çalışma yarışına girsinler. Devlet bankalarının 20 milyar dolara ulaşan görev zararlarının anatomisi halka açıklansın. Nereye gitti bu 20 milyar dolar bilelim.
Bunu istemek suç mu?
Zekeriya Temizel'in sığındığı kanuna göre, bunu istemek suç.
Sus Sabancı...
Paran kadar konuş...
Senden büyük Zekeriya var...
Temizel, Fon'daki 8 bankaya talip olan 16 özel sektör kuruluşundan 4'ü için de "Sizler bu bankaları alabilecek, verimli çalıştırabilecek, ekonomiye kazandırabilecek firmalar değilsiniz" diye karar verebilir.
Fakat kim bu 4 firma?
Defoları, özürleri nedir?
Zekeriya Temizel, bu bilgileri kendinde tutar. Halka açıklamaz. Halk da Zekeriya Bey'in yetersiz, çapsız, verimsiz, beceriksiz bulduğu bu firmalardan habersiz olduğu için gider varsa onların bankasına parasını yatırır. Varsa onların borsada işlem gören şirketlerinin hisse senedine parasını kaptırır.
Halk zarar eder...
Ekonomi batağa gider...
Olsun...
Sus Sabancı...
Paran kadar konuş...
Senden büyük Zekeriya var.
Temizel, temizleyici mi?
Örtü serici mi?
İyi anlayalım.
