kapat

03.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia

CAN DÜNDAR(cdundar@sabah.com.tr )


Fillerle kahvaltı

Bu sabah bahçemde bir fil sürüsüyle uyandım.

Henüz dişi çıkmamış olan bızdık en önde, derisi yaşlı bir ağaç gövdesini andıran ihtiyar en arkada olmak üzere, tam 6 fil, sessizce, sakin ve kocaman adımlarla su içmeye geldiler.

Ağızlarından yabancı bir uzuv gibi sarkan hortumlarını gölete daldırıp gürültülü şapırtılarla hararet giderdiler. İhtiyar, ufaklıklara nasıl duş alınacağını gösterdi; sonra ortanca fil suya atlayıp neşeyle serinlemeye çalıştı.

Sabah banyosu bitince bütün aile yeniden bir araya toplandı; ufaklık en öne geçti: tek sıra olup büyükbabanın işaretine kadar kımıldamadan durdular; o yürüyünce yine kuyruklarını keyifle sallayarak ve hantal adımlarıyla çimler üzerinde derin izler bırakarak ormana doğru yürüyüşe geçtiler.

Ürkek antiloplar su içmek için onların gitmesini bekliyordu; ancak yaklaşık 500 üyeli bir buffalo sürüsü tozu dumana katarak gölete doğru koşturunca vazgeçip döndüler.

***

Burası, Afrika'nın orta yerinde, Kenya-Tanzanya sınırında bir harikalar diyarı...

Kara kıta, kiremite çalan bir toprak, yemyeşil bir orman okyanusu ve onları taçlandıran masmavi bir gökten oluşan üç katmanlı bir mucizevi dekor içine serpiştirilmiş binlerce canlıyla, yaşadığımız yerküreyi nasıl bir zenginlikle paylaştığımızı anımsatıyor bize...

Kainat, gözkamaştırıcı bir gövde gösterisi yapıyor.

Hayvanların salınıp, insanların jipten kafeslere tıkıldığı kocaman bir hayvanat bahçesi Kenya...

Minibüsümüz, kanatlarından ebruli ışıklar saçarak uçuşan kuşlar ve rengarenk beneklerle bezenmiş kelebeklerle kolkola girip hoplaya zıplaya dar patikalardan geçerken kalın çizgili elbiseleriyle hapishane kaçkınlarını andıran şirin zebralar, ince uzun bacakları üzerinde yaylanarak zıplayan ceylanlar, başı bulutlarda sevimli zürafalar, kocaman boynuzlu tembel gergedanlar geçiyor yolun iki yanından...

Canlanmış bir masal kitabının içine düştüğünüzü sanıyorsunuz.

Afrika, her köşebaşında bir sürpriz yapıp, her adımda başka bir sırrını ele vererek büyülüyor sizi; yeni tanıştığınız alımlı, esrarengiz bir dilber gibi...

Ama bu, yanıltıcı bir barış havası...

İlk şaşkınlığı attıktan ve gözünüzdeki efsun dağıldıktan sonra, huzurlu görünen bir ilişkinin arka bahçesine girer gibi, o sükunetin içinde saklı vahşeti solumaya başlıyorsunuz.

Bir ağacın gölgesinde tembellik eden üç aslan, bir zürafanın kendilerine yaklaştığını görünce hareketleniyor. Dişi aslan sinsi adımlarla ona doğru seğirtiyor. Safari araçları telsizleriyle yaklaşan kapışmayı birbirlerine haber veriyorlar. Az sonra duyan gelmeye başlıyor.

Aslan tetikte, zürafacık olup bitenden habersiz...

Ellerinde kameralarıyla minibüslerin üzerindeki salkım saçak turistler aslanın avını parçalayışını görüntüleyebilmek için sabırsız bekleşiyorlar.

Bu merak, zamanla yerini yabanileşen bir kan görme arzusuna terk ediyor.

Aslanın avını dişlerken izleme tutkusu içten içe kemiriyor seyircileri...

Zürafanın zarafeti filan unutuluyor, acıma hisleri askıya alınıyor.

İnsanoğlunun ehlileşmemiş yanı ortaya seriliveriyor.

***

Kısa bir bekleyişin sonunda dişi aslan, uzaklaşan zürafaya canını bağışlayarak kan görmeyi bekleyen seyircileri hayal kırıklığına uğratıyor.

Onlara bir "havyanlık dersi" veriyor adeta...

Anlıyorsunuz ki, diğer tüm türlerle birlikte kendi soyundan olanlara da kıyacak kadar vahşileşebilen tek bir canlı yaşıyor yerkürede...

Onu biz hayvanların en gelişmişi ve en uygarı sayıyor, içindeki yabaniliği güzel kıyafetler ve nazik jestlerle gizlemeye çalışıyoruz.

Kara kıta, ziyaretçilerini merakla peşinden koşturup ıssız ormanlar içine çekiyor ve en umulmadık köşede tuzağa düşürüp onları kendileriyle tanıştırıyor.

Ve insanoğlu kilometreler tepip görmeye geldiği yırtıcı hayvanların en vahşisini, kendi derinliklerinde saklı buluyor.

Belki de Afrika'yı asıl "dayanılmaz" kılan sır, burada gizli...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır