Gezdik... Gördük

Bayram ve yılbaşı tatilinde Anadolu'yu.... Akdeniz'i dolaştık... Gördüklerimizi, dinlediklerimizi yazdık... Ve "ilk tepkileri" hemen aldık.

Mersin-Antalya arası "o kadar güzel ki..."

Anlatılamaz.

Ama bu güzergahın Silifke-Gazipaşa arası "öylesine bozuk.... Öylesine virajlı ki..."

O da anlatılamaz.

İşte "bunları... Cennet Anamur'u" yazınca...

İçel Milletvekili (MHP) "Anamurlu Hidayet Kılınç" aradı:

*Bahsettiğiniz yol yapılacak... Bayındırlık Bakanı söz verdi.

*Mersin-Antalya arasındaki viraj sayısı "sekizde yedi oranında" azalacak.

* Dört uzun tünel açılacak... 18 de viyadük olacak... Bu yıl kazmayı vuracağız.

***

Dileriz "bu yıl kazma vurulur."

Vurulacak kazma "o coğrafyanın kaderini değiştirecektir."

Bu arada "bir mesajı da" aktaralım.

Anamur'dan, Ziraat Yüksek Mühendisi Bünyamin Kozak diyor ki:

- Üç arkadaş bir internet sitesi kurduk... Anamur'u tanıtıyoruz.

Adresleri http://www.anamur.gen.tr."

Anamur'u görüp, gezemeyenlere öneririz...

Hiç olmazsa "siteden izlesinler."

***

"Tatil yazılarında" köyden, köylüden de bahsetmiştik.

"Kırsal kesimin kan kaybettiğini" vurgulamıştık.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp'ten bir mektup aldık.

"Kırsal sancıyı" o da kabul ediyor.

Ve diyor ki:

- Çiftçinin, köylünün durumu ne zaman iyi oldu ki, bugün iyi olsun? Çiftçimiz bugün, 1994 yılında aldığı tarımsal kredinin borcunu bile ödeyemiyor. Çünkü son yıllarda hep geriye gitmiş. Ben, çiftçimizin bu borcunu nasıl taksitlendirebilirim, onun çalışmasını yapıyorum.

***

Bakan Gökalp devam ediyor:

- Özellikle 1980'den sonra uygulanan politikalarla tarım perişan edilmiş. Çiftçi sahipsiz kalmış. Çiftçi toprağını sulayamamış, tohum alamamış, gübre kullanamamış, mazotun pahalı olmasından dolayı tarlasını sürememiş.

***

Bakan'ın mektubunu "özetle" sunduk.

"İlgisine... Açıklamasına" teşekkür ediyoruz.

Tarım ve Köyişleri Bakanı bile "köyün, köylünün sahipsizliğini" cesaretle seslendirdiğine göre...

Bize söylenecek söz kalmıyor.

***

Gezdik... Gördük... Yazdık.

Ancak "yazmadığımız bir şey kaldı."

Yeni yıl ile birlikte Antalya'da "gök boşanınca..."

Yollar bir anda "geçilmez" oluverdi.

Kentte de böyle, ilçede de, köyde de.

Eski bakanlardan Prof. Dr. Ahmet Samsunlu "Ne olur yazın" dedi:

- Bu ülkede mühendis deseniz, en iyiler var... Ve bu yollara trilyonlar harcanıyor... Ama yağmur yağınca... Yollar, göl halini alıveriyor... Bir mühendis olarak bunu kabullenemiyorum.

Hoca kabullense de, kabullenmese de "gerçek bu."

İstanbul'da... Ankara'da... Her yerde durum aynı.

Ve bu da Türkiye'nin yönetim felsefesi:

"Ayranım budur, dopdolu sudur, yersen de budur, yemesen de budur."

Bu "deyimin" tercümesine gelince:

Birileri yolu "böyle yapıp" sebeplenecek... Sonra yollar göl olacak... Ardından, bozulan yolu yeniden yapan "sebeplenecek."

"Düzen böyle."