kapat

03.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia

ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Bizim Türkiye ve ünlü Bill Gates...

Yeni yılın ilk gününde öğleden sonraki bir kaç saati, kendisini henüz daha genç bir üniversiteliyken tanıdığım, değerli ve vefalı dostum Prof. Dr. Orhan Güvenen'le geçirdik...

Minicik Arz yuvarlağı üstündeki insan beyniyle mantığının; Kozmos'un kendine özgü dinamik boyutlarını ne kadar algılayıp algılayamayacağı, türü konulardan; Ankara'daki siyasal ve bürokratik karmaşanın gerçek rontgenlerine; Salvador Daly'nin sürrealizminden; resim sanatının "fotoğrafın icadından önceki ve sonraki" özelliklerine dek; akıl ve gönül ağaçlarının değişik dalları üstünde karşılıklı renkli kuşlar uçurduk.

Bu arada Orhan, ekonomik açıdan insanın kafasına şahmerdan gibi inen, bir de kıyaslama yaptı bugünkü Türkiye ile Microsoft işletmesi arasında ve şöyle dedi:

- 70 milyon nüfuslu Türkiye'nin bir yılda üretebildiği "milli gelir" 200 milyar dolardan azıcık fazla... Bill Gates'in 35 bin kişilik Microsoft'unun ise bir yılda ürettiği gelir 600 milyar dolar... 70 milyonluk koskoca Türkiye; 35 bin kişinin ürettiği bir gelirin ancak üçte birini üretebiliyor... Hani doğrusu intihar edebilir insan...

T.C.'nin 20. Yüzyıl'ı da rezalet bir fiyaskoyla köküne kadar ıskalamış ve "yaşam kalitesi" açısından Yunanistan'ın bile 65 basamak altında kalmış olmasının analizlerini yapmak zor değil...

Ne var ki, artık hiç bir işe yaramaz bu analizler...

Bizim Hazine'den geçinmeli, kılık değiştirmiş kapukulu takımının üst kademeleri; "Türk'e Türk propagası" yapa yapa, hamaset afyonlamasıyla bir güzel kazıklamışlardır halk yığınlarını...

Ortaya konmuş sahte imajların arkasına bakmaya kalkan ozan, yazar, sanatçı ve bilim adamlarını da; ezmiş, sindirmiş, bitirmiş, kahretmişlerdir..

Bugün Türkiye'de 73 bin cami var... Resmi lojman sayısı ise 370 bindir. Bunlardan 202 bini sivillere ve sanırım gerisi militerlere aittir...

Eğer Ankara egemenleri saydamlıktan korkmasalardı, bugün Türkiye "yaşam kalitesi" açısından Yunanistan'ın 65 basamak altında değil, en az 10 basamak üstünde olurdu...

Böylesi bir yenilginin nedeni ne "dış düşmanlar" dır, ne de "iç düşmünlar"...

Kürsülere çıkıp, "sizi şöyle kurtarıyoruz, böyle kurtarıyoruz" diye nutuklar söyleyerek; Hazine arazileriyle Devlet Bankaları'nı bir güzel talan etmiş olanlardır.

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yılbaşı mesajı nedense pek ön plana çıkarılmadı.

Sezer, 6 sayfalık mesajında, özetin özeti olarak şöyle diyordu:

1- Hukukun üstünlüğünü benimsemek gerekir...

2- Yasalar sade yönetilenler için değil, yönetenler içindir de...

3- Yolsuzlukların üstüne sürekli olarak gidilmeli... Bunun da tek çaresi saydamlıktır...

Türkiye'de hukuk bilinci yeterince pekişmemiş olduğu için, "hukukun üstünlüğü" kavramı da tam algılanamıyor galiba...

Önce Hukuk'un Ğkendimizce- bir tanımlamasını yapalım:

"Hukuk, insanlığın ortak huzurunu güvence altında tutmaya dönük evrensel ilkeler matematiğidir."

Ve işte "hukukun üstünlüğü"nü netleştiren evrensel bir ilke:

"Yargısız infaz olamaz"...

Olursa, insanlığın ortak huzuru bozulur ve siyasal egemenlerin, "dilediğini asıp kesme" sorumsuzluğuna karşı kaygılar yoğunlaşır... Duguit'nin deyimiyle, "devlet çeteleşmeye başlar"...

21. Yüzyıl, değişen teknolojiler sonucu; "ulus-devlet" modelinin aşıldığı; siyasetçilerle bürokratların eski rant ve prestijlerini yitirdikleri bir yüzyıl olacak..

Değişimciliğin liderliği, nasıl siyasetçilerden bilimcilerin eline geçiyorsa; egemen kadroların rant ve prestijleri de, yaygınlaşan saydamlığın önünde eski çekimini yitirecek...

Bill Gates'i örnek almak; Lenin'i, yahut Burgiba'yı, yahut Süleyman Bey'i örnek almanın yerine geçecek..

Evrensel bir kamu düzeninin derinliğine sağlanmasında da; hem bilimin, hem teknolojinin ağırlığı artacak...

Örneğin bugün yılda 850 milyar dolarlık silah alımlarının neden olduğu bazı yerel yoksulluklar, ortadan kaldırılacak.

Yoksulluk azaldıkça, evrensel kamu düzeni de çok daha sağlam temeller üstüne oturur...

Bizim bahtsız Türkiye'ye gelince... Şimdilik yılda yarım milyar dolar olan global sermaye yatırımları, 50 milyar dolara çıktığı zaman, Türkiye de başlar 21. Yüzyıl'lı olmaya...

O döneme nasıl mı gelinecek?

Onu da artık 21. Yüzyılı yaşayacaklar çözümlemeli; öğle değil mi?

Ve unutmamalı ki, bu çözümler geciktiğinde; ziyan zebil olma oranları da çok daha büyüyebilir..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır