kapat

03.01.2001
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Nokia

GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Silkinelim

Türkiye iyimserliğini ve güven duygusunu kaybetmiş bir ruh hali içinde yeni yıla girdi. Bu olumsuz havayı dağıtmak lâzım..

Koalisyon liderleri, gerçekleştirecekleri zirvede bu moral sorununa çare bulmalı.

Eximbank Genel Müdürü Kılıçoğlu'nun uyarısı yerindedir:

"Yılın ilk üç ayı iyi geçmeli.. IMF'den rezerv desteği gelecek diye hayalci olmamak lâzım. Hızla güven ortamı oluşturulmalı.."

Kasım'daki krizin hasarı, istikrar programının kritik yılı olan 2001'i zora soksa da inançlı, kararlı ve cesur bir iktidarın halka umut ve heyecan vermesi imkânı her zaman vardır.

Rusya'da, elinizi attığınız hiç bir şeyin çalışmadığı çöküş dönemi iklimi asla Türkiye'ye gelmemeli. Ama böyle bir tehlike var..

Başı derde girmesin diye her işi yokuşa süren bürokratlar, DGM korkusu ile üreten işletmelerin gırtlağını sıkan bankacılar..

Hükümet felâket habercisi olan bu gidişi tersine çevirecek cesaret ve güveni bürokrasiye ve piyasalara kazandırmalıdır.

Şu anda tersi oluyor..

Ankara'nın tutuculuğundan şikâyet eden bakanlar her gün gazete manşetlerinde.. Sorumlu adamların şikâyetçi oldukları bir düzende kim çalışacak morali bulabilir?

Üretmeden olmaz..
Güngör Uras dün "Sorunumuz iç açık ve dış açıktır. İç açık da, dış açık da üretememenin yarattığı sorunlardır" diyordu.

Ne yazık ki 2001 yılının programı, ekonomik büyüme vaad etmiyor. Reel ücretler artmayacağı, kamu harcamaları da kısılacağı için talep daralacak, dolayısıyla üretim ve yatırım isteği de olmayacaktır.

Böyle bir durumda ihracata ve turizme olağanüstü destek ve heves vermek lâzım değil mi?. Ama hayır, hayali ihracatçılara yönelik operasyonların yarattığı ruh hali namuslu ihracatçıları öldürüyor.

İhracatçılar, KDV iadelerini aylarca alamıyorlar. Hepsi üç kâğıtçı muamelesi görüyor.

İnsanlara namuslarını ispatlama mecburiyeti yükleyen devletin, bindiği dalı kesen avanak olduğunu kim anlatacak?

Nimet ve illet..
Türkiye'nin parlak bir turizm geleceği var.

Türkiye yeni tesislerini, yetişmiş hizmet gücünü, denizini, güneşini, tarihini paraya çeviremiyor. Buna rağmen geçen yıl 10 milyon turist, 8 milyar dolar döviz getirdi.

Küçük bir gayret bunu ikiye, üçe katlar.

Ama ulaşım sorunlarını çözecek ve temiz denizlerimizin kirlenmesini önleyecek 100 milyon, 200 milyon dolarlık yatırımlara yeşil ışık yakacak bir irade lâzım.

Özal "Bir koy üç al" derdi..

Turizm, Türkiye'de bir koyduğunda on alacağın bir madendir. Dışardan hiç bir şey getirmeye muhtaç olmadan, ülkenin emeğini, sebzesini, havasını, kumunu satıp para kazanacağın bir imtiyazdır. Ama yöneticilerimiz Allah'ın lütfu olan bu kaynağı işletemiyor.

Hükümet, kriz psikolojisinden ülkeyi çıkarmak yolunda turizm ve ihracat sektörüne süper destekler vermekten korkmamalıdır.

Başbakan Ecevit, bayram tatili gecelerinde ekonomi çalıştığını söyledi.

İnşallah yeni kitaplardan çalışmıştır.

Çünkü Ankara, "karma ekonomi" döneminden kalma kafalarla dolu!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır