Dünyanın en saygın tıp dergilerinden New Scientist, "trafik canavarının oluşumu" konusundaki çeşitli analizleri derledi. Bunların hepsinde sorgulanan denekleri "psiko-sosyal durumları normal insanlar" oluşturuyor. İngiliz sosyolog Steve Stradling sürücülerin üçte ikisinin direksiyon başında alışılmışın dışında davranışlar göstermediklerini vurguluyor; "en yumuşak başlı grubu oluşturan üçte birinin ise araç kullanırken canavar kesildiği" sonucuna varıyor. Dublin Trinity College'den ulaşım psikologu Ray Fuller, kaldırımda yürürken karşıdan gelene nezaketle yol veren birinin direksiyon başında canavarlaşmasını "o kişinin sürücü konumuna geçince diğer insanları birey olarak görmemesi şeklinde bir kişilik travması" olarak yorumluyor. Fuller, "anti-bireyselleştirme" diye de adlandırdığı olguyu şu örnekle açıklıyor:
"ANTİ-bireysel kişi kendisini sollayan aracın sürücüsüne peşin hükümle kızar. O da o aracı fırsat bulur bulmaz sollar. Sollarken sürücüsüne öfkeyle bakar, belki camı açıp bağırır. Şartlandığı düşünce o aracın direksiyonunda yeteneksiz birinin oturduğudur. Onun hasta çocuğunu hastaneye götürmeye çalışan bir baba, ölüm döşeğindeki hastasının yardımına koşan bir doktor olabileceğini düşünmez. Araç kullanırken ani kişilik transformasyonuna uğrayan kişide tolerans, neredeyse sıfır noktasındadır."
BATILI bilim adamlarına ait diğer bazı sosyo-psikolojik analizlerde, "İstanbul tipi trafik canavarı"nın tarifine daha çok yaklaşılıyor. Yarın bunlara değineceğiz.