Ateş olmayan yerde..

Spor medyamız yıllardan beri nerdeyse durdu.. Yeni yıldızlar yetişmiyor.. Niye yetişsin ki? Eski yıldızların çoğu bugün çalıştıkları gazetelerde, kendilerine sadaka kabilinden ayrılmış minnacık yerlerde, gazete protokolunun en sonunda yer alıp yazabiliyorsa, "Yazı" kimsenin umurunda değil demek..

Gazetenin reklamlarını izliyor musunuz?..

Servisin şefi bile 2. sırada.. Bir yığın kerameti kendinden menkul zevat en başta geliyor.. Türkçeyi bilen, yazmayı bilen, sporu bilenler en sonda..

Spor yazarının bu kadar aşağılandığı ülkede, yeni gençlerin çıkması mümkün mü?..

Gene de benim ümitle, keyifle izleyebildiklerim var..

Bizim gazetede Mert Aydın.. Gelişim Spor'un o okul gibi kadrosunda vardı zaten.. Sydney'de izledim.. Dünya sporunu nasıl yakından izliyor, nasıl biliyor.. Gerçek bir spor gazetecisi olacak, Mert..

Radikal'de Tanıl Bora'nın yazılarını hem de nasıl keyifle okur oldum. Yazdığı konuya nasıl hakim, nasıl araştırıyor, mantıklı yorumluyor..

CNN Türk'te, Salı gecelerini benim için nerdeyse hastalık haline getiren 2 genç var.. "Avrupa'dan futbol" sunuyorlar.. Bir spor programı nasıl sunulur, dersi sanki.. Gencecik 2 delikanlı, bir ustalık, bir lezzet dersi veriyorlar adeta.. Program biterken bekledim, adları üzerlerine yazsın.. Hayır.. CNN kendi genç yıldızlarını saklıyor sanki.. Araştırdım.. Yasir Kaya sunucu, Ogan Tarhan yorumcu imiş.. Tarhan.. Bizim Candan'ın oğlu.. Babası yukarlarda bir yerlerde nasıl iftihar ediyordur kimbilir?..

***

Kahraman Babçum.. Spor medyasının gelmiş geçmiş en büyük yıldızlarından.. İslam'la birlikte bu ülke insanına, spor yazısı okuma zevkini aşılayan adam..

Yuvası Milliyet'te barındırmadılar. Veda etti.. Cumhuriyet'te ortaya çıktı, ama çok muhterem eşinin ağır hastalığı yüzünden yazamadı. Sydney biletini bile son anda iptal ettirdi.. Meral Babçum'u, o gidip keyifle ve gururla gezdiğim Özel Kalamış Okulunun kurucusu Meral Babçum'u geçen hafta kaybettik..

Başın sağolsun Kahraman Ağabey..

Acıları hafifletmenin bir yolu da yazmak..

Kahraman Ağabey, seni özledik..

***

Adı Milliyet'le özdeşleşen Hüseyin Kırcalı'nın da işine son verdi Milliyet aylar önce.. Olimpiyatları kendi parası ile izleyecek kadar spor aşığı.. Sydney'de beraberdik.. Elinde kamerası dolandı durdu.. "350 milyon lira alıyordum, Milliyet'ten Hıncal Ağabey" dedi.. Arabasının benzin parası değil..

Babçumları, Kırcalıları sahiplenmezsen, "Vefa"yı bu kadar ucuza silersen, yarın kime "Sen yürekten çalışmıyorsun" suçlaması yapabilirsin?.. Milliyet'in başında, şimdi, birlikte Erkekçe'yi bu ülkenin gelmiş geçmiş en büyük dergisi yaptığımız Mehmet Y. Yılmaz var..

O anlar ne demek istediğimi..

***

"İt ürür kervan yürür" demiş Mustafa Denizli.. Medya devleri alınıyor. Yönetimin dörtte üçü alınıyor.. Denizli'yi kim eleştirdi ise o alınıyor.

Peki Mustafa Hoca bu lafı etmiş mi?..

Onu merak edip soran yok..

Ben ettim.. Denizli'nin aklından bile geçirmediği "Galatasaray Türkiye'nin Mercedesidir" manşetini işkembeden atan ekibin gazetesinde çıkınca, kolay tahmin ettim, ama gene de sordum..

"O gazeteyi bulduramadığım için böyle dediğimi ilk senden duydum" dedi.. "Ne o gazeteyi gördüm, ne o gazeteden kimse ile konuştum" dedi..

"Biliyordum hocam" dedim..

Ben malımı bilirim. Hem de iyi bilirim..