kapat

22.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber Ýndeksi
Yazarlar
Günün Ýçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Ýstanbul
Ýþte Ýnsan
Astroloji
Reklam
Sarý Sayfalar
Arþiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ.


Torbadan çorbaya Yýlmaz

Benim eski meslektaþým... Ýkimiz de emekli kabzýmalýz. O kulüp baþkanlýðý yaptý, sonra spor bakanlýðý... Kim mi, Mehmet Ali Yýlmaz. O karpuzcuydu, ben sebze-meyvacý...

Spor bakanlýðý günlerinde futbolun özerkleþmesi konusunda çok çaba sarfetti, didindi, uðraþtý. Bugünlere gelinmesinde büyük katkýlarý var. Hakem camiasýný çok iyi tanýr. Öyle bir tanýr ki karaciðerini, böbreðini, dalaðýný bilir. Bakanken, dünyada örneði bulunmayan þekilde, hem de ani bir kararla hakem tayinlerini kura sistemiyle belirledi. Bizleri tavþan gibi torbaya soktu. Sebebini sorduðumuzda kestirip attý. Ama onun, bu iþi neden yaptýðýný biliyordum. Ama açýklamasý ona düþerdi. Çünkü bu alemde bazý isimlere güvenmiyordu. Ama o sistemi de deldiler. O meþhur torbadan istedikleri ismi çýkardýlar. Biri benim baþýma geldi. Bir maç öncesi torbaya bir Erman, bir de baþka isim atacaklarýna, iki Erman birden attýlar, bir Erman çýktý!

Ayný Mehmet Ali Yýlmaz, ben Tercüman Gazetesi'nde yorumculuk yaparken, Trabzonspor Ordu'da cezalý bir maç oynadý. Sonrasýnda olaylar çýktý, Özkan Sümer dövüldü. Baþkan Mehmet Ali Yýlmaz, onu görevden aldý. 3 gün sonra Trabzon'da oynanan Galatasaray-Trabzon maçýndan sonra Özgür Otel'in kapýsýnda Mehmet Ali Yýlmaz ile sohbet ederken, þunlarý söyledi:

"Ben Trabzonspor Baþkaný olduðum sürece ne Özkan Sümer ne Ahmet Suat Özyazýcý kulübün kapýsýndan içeri girebilirler, ayaklarýný kýrarým."

Yýllar geçti, ikisinin de Trabzonspor Kulübü kapýsýndan kaçar defa girip çýktýklarýný bilemiyorum, sayamadým.

Yýllar geçti, futbolun içinden Faruk geldi. Ýyi bir hava yakaladýlar. O meþhur 2-1'lik Fenerbahçe maçýna kadar çok iyi götürdüler. Hani o Aygün'ün beyin sarsýntýsý (!) geçirip, kafasýnýn malžl gaziler gibi sarýldýðý maça kadar. Zaten o maç öyle bir maç oldu ki, kazanan da kaybeden de o günden beri yok. Resmen o maç için "Lanetli maç" kelimesi kullanmak yerinde olur. M.Ali Yýlmaz baktý ki Faruk bu iþi kývýracak, politikada da umduðunu bulamadý, o zaman hemen Trabzonspor'un baþýna geçmesi lazým. O da öyle yaptý.

Þimdi hergün beyanat, "Giray Bulak'ýn arkasýndayýz. Küme de düþsek teknik direktör o kalacak." Aradan 3 dakika geçiyor, "Aslýnda bu iþler ipotekle olmaz. O garantiyi veremeyiz" diyor. "Allah, Allah" diyor insan.

Biraz sonra "Ama diðer idareci arkadaþlar ne der, onu bilemem" diye devam ediyor. Yani herþey hazýr.

Ama þu bir gerçek, takriben 4 ay önce bir fotoðraf gördüm. Kulüp Baþkaný M.Ali Yýlmaz oturuyor, Teknik Direktör Giray Bulak eðilmiþ onu öpüyor, baðlýlýklarýný bildiriyor. Sen baþkan olarak ayaða kalkýp gerekli saygýyý teknik direktörüne gösteremezsen veya göstermezsen, baþkalarý onu hiç saymaz. Ne dersin sayýn Baþkan?

Güle güle Oðuz!
Oðuz Sarvan... Býrakmasý kayýp. Son 5 yýlýnda iyi hakemlik yaptý. Allah'ý var, babasýndan iyi hakemdi. Ama hep bir yerlerde takýldý. Tayfun Bayýndýr'a söylediklerinde ayný þeyleri görüyoruz. Oðuz, "Hiçbir hakemin bilerek, çýkar uðruna hata yapacaðýný sanmam. Çünkü hiçbir þey hakem camiasýnda gizli kalmaz" demiþ. Demek ki bir þeyler olmuþ ki, gizli kalmamýþ. Ne dersin Oðuz?

"Bana hiç þike teklifi gelmedi. Yanýmda dahi konuþulmadý" deyip sonra yine ters dönmüþsün. "Herhalde bu iþi yapanlar, kime gideceklerini bilir" demek istiyorsun. Bir de "Hakem, kamuoyu ve seyirciden bilinçaltý etkilenir" demiþsin. Etkilenecek, zayýf, dirençsiz insanlardan hakem olmaz Oðuz. Farkýnda mýsýn, bu söylediðin 5 cümlede bile bir tutarlýlýk yok. Ýþte onun için de TV'de yorumculuk yapamazsýn Oðuz. Çünkü ekran baþýndakiler cin gibi. "Leb" demeden leblebiyi anlarlar.

Hiç düþündün mü, niye Erman Toroðlu, Ahmet Çakar hakemliði erken býraktý? Niye hakem camiasý içinde bir þeylere karþý savaþtýlar? Niye gözlemci olmadýlar, MHK'ye girmediler? Bu sorulara cevap verebilirsen yapacaðýn MHK görevinde baþarýlý olursun. Son 2-3 yýldaki hakem Oðuz Sarvan tipini MHK'ye yansýtabilirsen, faydalý olursun. Ama yok yukarýdaki satýrlarýn sahibi olarak görev yaparsan, hakemliðinde, babanýn etkisi altýnda kaldýðýn yýllardaki Oðuz Sarvan gibi faydalý olamazsýn.

Ayný kafa
Beþiktaþ'ta Halilagiç sakat, Karhan sakat. Fenerbahçe'de keza ayný, herkes sakat. Galatasaray'da neredeyse adamýn ayaðý kýrýlacak, hani ellerinden gelse alçýya alýp bir hafta sonra oynatýyorlar.

Bu kadar büyük farklýlýklar niye oluyor? Bu kadar paranýn futbolcuya yatýrýldýðý yerde kulüpler niye bu saðlýk sistemlerini kurmuyorlar? Yoksa hâlâ hastanelere gönderip, telefonla "Þu futbolcuya bir bakýn" mý diyorsunuz? Saðlýða para harcamak zorunuza mý gidiyor?

Türk insaný tuhaftýr. Tonla para verip arabasýnýn bujilerini, balatasýný, yaðýný deðiþtirir. Ýþ kendi sýhhati olunca arabasýna verdiði paranýn dörte birini tahlil yaptýrmaya vermez. Demek ki kulüplerimiz de ayný yolda gidiyorlar.

Teyzeler
Bankalar hortumlandý. Bu, kibarcasý... Göstere göstere soyuldu. Bu iþlerden yalnýz bankanýn baþýndakiler mi sorumlu?

Adamý güldürmeyin. Bürokratlar olmadan bu iþi yapamazsýnýz. Onlarýn kontrolünde hortumlandýlar. Bu hortumlarýn bazý ana atardamarlarý da bu bürokratlara gitti. Ama bakýyorum onlardan kimse tutuklanmadý. Sonra soruyoruz, "Bu ev, araba nereden çýktý?" diye.

Tesadüf bu ya, hepsinin çok zengin halalarý, eniþteleri, teyzeleri türedi. Þöyle bir hala, teyze de bize ömür boyu düþmedi. Ne teyzelermiþ, ne yengelermiþ!

DSÝ'li Acun
Antalya-G.Saray maçýndan 10 dakika önce stada geldim. Basýn giriþi kapalý. Önünde 100 kiþi var, içeri kimse alýnmýyor. Ýte kaka polise doðru yanaþtým. O sýrada birisi bana postayý koydu, "Bir dakika kardeþim" dedi, "Ben girmeden sen nasýl girersin?"

"Sen kimsin?" dedim. "Sana ne" diye cevap verdi.

"Biletin var herhalde" dedim. Elinde EGO otobüs bileti gibi bir þey gösterdi.

"Nereden bu?"

Cevap, "Antalya Gençlik Spor Ýl Müdürü verdi." Þöyle bir baktým, anlayamadým. Polisler beni içeriye aldýlar. O arkadaþ orada kaldý.

Devre arasýnda soyunma odasýna girdim, tam Antalya Baþkaný Bekir Kumbul'la sohbet ediyoruz, bu vatandaþ yine karþýmda. "Gördün mü?" dedi, "Ben girerim."

"Helal olsun sana" dedim.

Bildiðim kadarýyla Antalya Stadý 49 yýllýðýna Gençlik Spor'dan kiralýk. Yani Gençlik Spor Ýl Müdürü deðil, Antalyaspor bilet ve davetiye verebilir.

"O elindekini versene" dedim, cebine attý.

"Sen ne iþ yapýyorsun" dediðimde. "Ben" dedi, "Ramazan Acun, DSÝ'de memurum." "Benim toptancý hâlde dükkaným da var" diye ekledi.

"Allah Allah, devlet memurunun nasýl dükkâný olur, yasak deðil mi?" dedim. "Karýmýn üzerine" dedi.

Bu sýrada kale arkasýndaki Antalyalý taraftarlar baðýrýyorlardý, "Yönetim istifa." Çünkü arkadaþlarý dýþarýda kalmýþtý. Statta yer kalmamýþtý.

Legolarý yan yana koyunca ne güzel görüntüler çýkýyor deðil mi, güzelim Türkiye'den... Hiç unutmuyorum, ne demiþti sevgili Özal, "Benim memurum iþini bilir." Adam öldü ama, cümleleri atasözü oldu!

Spor Yazarlari sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. - Tüm haklarý saklýdýr