kapat

20.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
EMİN ÖZTÜRK


Şablondaki hatalar

Türkiye'de uygulanmakta olan enflasyonu düşürme programının dayanak noktalarından bir tanesi TL'nin yabancı paralar karşısında değer kaybetme hızının hedef enflasyona göre sabitlenmiş oluşu. Bu tür programlar daha önce diğer ülkelerde uygulanmış. Çeşitli ülke deneyimleri arasındaki benzerlikler ise oldukça fazla.

Özetlersek, enflasyon genellikle hedeflenenden yavaş düşüyor ve bu yerli paranın değer kazanmasına yol açıyor; iç talep hızla canlanıyor ve bankaların kredileri artıyor; yerli paranın değerlenmesi ve iç talebin canlanması, cari işlemler açığını büyütüyor; buna bağlı olarak yabancı yatırımcılar tedirgin oluyor ve onların çıkışı devalüasyonla sonuçlanabilen krizlere yol açabiliyor.

Bütün bu sürecin zorlukları atlatılıp, enflasyon düşürüldüğünde bankacılık sektörünün yeni ortama uyum sorunu ortaya çıkıyor.

Görünüşte benzerlik var
Türkiye'de bu sene başından beri gözlediğimiz gelişmeleri ve son krizi üst üste koyarsanız yukarıdaki şablona oldukça benzer bir görüntü var. Enflasyonun beklenenden yavaş düşmesi, yerli paranın değer kazanması, cari işlemler açığı, bankacılık sektörü sorunları ve de kriz.

Ancak oluşum sürecindeki benzerliklere katılmakla birlikte, krizin ortaya çıkışının ve banka sektörüyle ilişkisinin bu klasik şablona uymadığı kanaatindeyiz. Bizi bu yazıyı yazmaya iten bir neden, özellikle diğer ülke deneyimlerini bilen yabancı gözlemcilerin önemli bir bölümünün Türkiye'deki krizi tümüyle yukarıdaki kalıp içerisinde görmeleri. Ayrıca, banka sektörü ile krizin ilişkisi konusunda hem içeride hem dışarıda kafalar iyice karıştı.

İç yüzü farklı
Aşağıda söyleyeceklerimiz klasik şablondaki gelişmelerin gelecekte bizde de olmayacağı anlamına gelmiyor.Ama bizce son kriz farklıydı. Dikkat çekmek istediğimiz dört nokta var.

* İlk olarak son haftalarda mali piyasalarda görülen dalgalanmalar bir ödemeler dengesi krizi değildi. Cari işlemler açığının başta beklenilenden çok daha fazla büyüdüğü doğru ama bu sadece arka plandaki tedirginlik nedenlerinden birisiydi. Kriz, esas olarak bir likidite kriziydi, döviz tarafına da kayar gibi oldu ve bankacılıkta tahribat yaptı ama olayın adını doğru koymak gerekiyor.

* İkinci olarak kriz banka sisteminin zayıflığından çıkmadı. Hangi ölçüyle bakılırsa bakılsın, taşıdığı faiz riski cüssesine göre çok büyümüş olan bir bankanın yerli ve yabancı kreditörlerce artık aşırı riskli görülmesi sonucunda bu risk gerçeğe dönüştü. Zamanında müdahale edilmemiş olması sonucunda yangın sistemin kalanına da sıçradı. Yanlış anlaşılmasın! Banka sistemimizin kuvvetli olduğunu iddia etmiyoruz. Söylediğimiz krizin ortaya çıkışının sistemin tümümün zayıflığı ile ilgisinin olmadığı dolayısıyla krizin açıklanmasında banka sisteminin sağlığına ilişkin genellemeler yapmak gereksiz.

* Üçüncü olarak, krizin enflasyonun düşüşü ile bir alakası olmadığına dikkat çekmek istiyoruz. Tam tersine krize kadar olan süreçte nominal faizlerin düşmüş olması bankaların işine yaradı ve portföylerindeki kağıtlardan kar ettiler. Dolayısıyla son haftalarda olanları istikrar programanın klasik sonucu olarak görmek yanlış. Türkiye henüz tek haneli enflasyona yaklaşmadı bile ama ironik olan nokta şu ki, son kriz daha enflasyon tek hanelere yaklaşmadan bile banka sisteminin zorlanmasına yol açacak bir tahribat yaptı. Diğer bir deyişle sorunlar arttı ve öne alındı.

* Son olarak uygulanan program ile banka sistemindeki sıkıntı arasındaki doğrudan ilişkinin nerede olduğuna değinelim. Kanımızca bu ilişki enflasyonun düşmesinde ve sıkı maliye politikası uygulanmasında değil, Merkez Bankası'nın sisteme verebileceği likiditenin döviz girişleri ile sınırlanmış olmasında yatıyor. Bu yapı sürdükçe 2001 yılında da benzer sorunların ve dalgalanmaların yaşanma olasılığı bir hayli yüksek.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır