kapat

17.12.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Ramazan Özel
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Online
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Melodi
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


'Eski solcu'luk bir kimlik olabilir mi?

On-onbeş kişilik özel bir davetteyim. Loş bir ışık ve nefis yemekler eşliğinde tatlı bir sohbetin sürüp gittiği resmiyetten uzak bir yemek. Masanın onur konuğu, az ötemde oturuyor. Yakışıklılıktan pek nasibini alamamış olsa da, cin gibi zekâsıyla bu eksikliğini fazlasıyla kapattığı her halinde belli, öz güveni yerinde sempatik bir adam. Benim yaşlarımda olmalı, diye geçiyor içimden. Laf eskilere, gençlik yıllarına kayınca gerçekten de öyle olduğunu öğreniyorum. Aynı yıllarda üniversite öğrencisi olmuş, Avrupa'da esen aynı protesto havasını solumuş, aynı anti-Amerikan gösterilere katılmış, aynı günlerde o İngiltere'de ben Türkiye'de "Yanki go home" diye bağırmışız...

Ben hasbelkader gazeteci olmuş, basında bir köşe kapmışım. O da NATO Genel Sekreteri olmuş. Ne diyeceğiz yani şimdi? "Eski solcular basını ve NATO'yu ele geçirdi" mi?

***

Basında sık sık gündeme gelen "Eski solcular basına hakim oldu" tartışması bir ucundan bana da dokunduğundan, artık bu meseleye bir açıklık getirmek lazım diye düşünüyorum.

Bu sözü söyleyenlerin ağzında, "eski solculuk" sanki yeni bir siyasi kimlik... Tıpkı, muhafazakarlık, liberallik ya da milliyetçilik gibi bir siyasi kimlik...

Oysa, sanıldığının aksine, eski solculuk bir kimlik değildir. Bazı insanların eskiden solcu olmaları, bugün onlar için ortak bir payda, ortak bir kimlik oluşturmaz. Eğer oluşturuyorsa, bilin ki onlar eski solcu değil, halâ solcudur.

Eski solcu demek, eskiden mensubu olduğu siyasi hareketi bırakıp siyaseten farklı yerlere gitmiş, yelpazenin farklı yerlerinde konuşlanmış kişi demektir. O zaman nasıl olur da, artık farklı farklı dünya görüşleri, ideolojik duruşları ya da siyasi çizgileri olan; her biri başka telden çalan bu insanlar, basında bir "fikri ağırlık" bir hakimiyet oluşturabilirler?

Eski solcu olmanın, ortak bir kültür, ortak bazı duyarlılıklar oluşturduğu; solcu geçmişin böyle bir ortak mirası olduğu söylenebilirse de, ben bundan da emin değilim. Çünkü bakıyorum, benim solcu geçmişim bende kolektivizmin ve totalitarizmin her tezahürüne karşı ciddi bir allerji yaratırken, bazı eski solcu tanıdıklarımda çok farklı "duyarlılıklar" yaratıyor. Örneğin, içlerinden bir çoğunun halâ "birey" dendiğinde tüyleri diken diken oluyor. Yine bir çoğu, sözde şiddetin her türlüsüne karşı olduğunu söylediği halde, sol teröristi "bizim çocuklar" olarak görmeye devam edebiliyor.

Demek ki ortak geçmiş, ille de ortak duyarlılıklar yaratmıyor. Bu da, kişinin o süreçten nasıl çıktığına, gerçekten çıkıp çıkmadığına, çıkarken, köklü bir ideolojik kopuş gerçekleştirip gerçekleştirmediğine bağlı olarak değişiyor.

Ben birçok "eski solcu"nun, ne fikri ne de duygusal olarak gerçek bir kopuş yaşamadığını, köklü bir sorgulama ve dönüşüm gerçekleştirmediğini; bu yüzden de bugün diline doladığı zamane söylemleri biraz kazındığında alttan eski ideolojinin kabak gibi çıkıverdiğini; bu açıdan da bu gibilerin "eski solcu" değil, olsa olsa "mahçup solcu" olarak adlandırılabileceğini düşünüyorum. Bana gelince, hayatımın hiçbir döneminde, geçmişin nostaljisiyle idare etmedim. Geçmişten gelen bir kimlikle yaşamadım. Bundan sonra da öyle yaşamak niyetinde değilim. O yüzden de "eski solcu"lar gibi bir ortak payda altına alınmaktan hiç ama hiç hazetmiyorum.

Açıkça söyleyeyim, eğer "eski solcu" kimliğiyle dolaşmak zorunda olsaydım, "eski" lafını bir kenara fırlatır, adam gibi "halâ solcu" olurdum...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır