kapat

Pazar Eki
26.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
Geçmişiyle yüzleşmekten korkan gelmesin
Yasemin Bozkurt, yine ünlülerin eteğinde ne varsa döküyor, ağlamadan çıkan yok. Peki Fedon'da olduğu gibi, özel hayatların ifşa edilmesi çok mu hoş? Bozkurt, 'sorduklarım az bile' diyor

Geçtiğimiz haftalarda Yasemin'in Penceresi'ne çıkan Fedon, programın sonunda karısından oldu. Çünkü Yasemin Bozkurt, Fedon'un sevgilisini de programa davet etmişti. Program sırasında 10 yıldır beraber oldukları ortaya çıkınca Fedon'un karısı kocasından boşanmak istedi. Bunu üzerine Bozkurt'un yaptığı doğru muydu yanlış mıydı diye tartıştık aramızda. Bize göre sınır aşılmıştı ama bakalım Yasemin Hanım ne diyecekti merak ettik.

Çağırdığınız bir konuk yüzünden bir boşanmaya neden oldunuz. Vicdanınız rahat mı?

Biz o konuğu metresi diye çağırmadık ki! Ben sevgililerini getirmeye çalışsaydım basında çok iyi bilinen türkücüler, sunucular var, onları getirirdim. Benim o kadını getirmemin tek nedeni Fedon'u sahneye çıkaran kadın olmasındandır. Ben onu öyle anons ettim. Fedon'u 40 yaşından sonra şarkıcı yapan kadın olarak geldi. Konuşurken sevgililik durumları çıktı, Fedon da sahiplendi. Ben de o zaman "Aa sevgili miydiniz" dedim.

Ama önceden biliyordunuz onların sevgili olduklarını ve konunun bu noktaya geleceğini de büyük bir olasılıkla tahmin ediyordunuz...

Ama ben bir şey yapmadım! Onlar anlatmasaydı yine kimse bilmeyecekti. Kapının arkasında sevdiğiniz bir kadın var derdim. Ama demedim!

Dememiş olmanız, konuğunuzu köşeye sıkıştırmadığınız anlamına gelmiyor. Fedon'un gelen kişiye orada "Hayır yalan söylüyorsun, biz sevgili değildik" deme olasılığı neredeyse yok. Konuklar belki de istemedikleri şeyleri söylemek zorunda kalıyorlar.

Fedon oraya gelirken başına gelecekleri biliyordu. Daha da beterini bekliyordu. Bütün sevgililerini yığacağımızı sanıyordu. Çapkın olduğunu herkes biliyor. Şaşırdı, kimseyi çağırmadığımızı görünce. Ve dedi ki, "Ben hayatımdaki bütün ilişkilere sahibim. Her şey güzeldi, güzeldi ve güzeldi..." Fedon'un karısı aptal yerine konduğu için boşanmak istedi. Ama yoksa o da ilişkiyi başından beri biliyordu.

Evliliklerin dinamiği farklı olabilir. Kimisi görmezden gelerek, kimisi etraftan saklayarak... Bu sizi ilgilendirmez ki.

Bazı şeyleri görmeyeceğiz diye, aklayacağız diye ben ne gazeteciliğimden ne de programımdan taviz veririm. O kadının Fedon'un hayatında sevgililik dışında da bir önemi vardı ve ben de bunu es geçemezdim. Fedon'un sevgilisi olduğu söylenen hiç kimseyi de çağırmadık. Elimizde kocaman bir liste vardı.

Siz şimdi huzurlu musunuz?
O kadar iç huzurum var ki. Programda ahlaki tartışmalar yapsaydım Türkiye'de yer yerinde oynar. Gelen konuklar hakkında öyle şeyler öğreniyorum ki... Hiç birini programa getirmiyorum. Gazetecilik marifetimi sergileyeceğim diye kırmıyorum. O gücümü kullanmıyorum. Zaman zaman sonradan eleştiriyorum da kendimi. Niye sormadım burada bunu diye. İnsanları o kadar da zorlamak istemiyorum. Ben avcı, onlar av gibi duruyorlar, parçalamaya gerek yok.

Sınırınız ne? Nereye kadar sergileyip dökme hakkını görüyorsunuz?

Aile içi şiddeti göstermiyoruz. Cinsel tercihlere hiç girmiyorum. Ve toplumdaki statüsünü farklı bir yere taşımıyorum. Hiç eklemiyorum. Neyse o. Akıllıysa akıllı çıkar, aptalsa aptal çıkar. Programda kimseyi aklayamam.

Siz kendi programınıza konuk olmak ister miydiniz?

Tabii ki isterdim.

Niye, mazinize mi güveniyorsunuz?

Mazime güvenmiyorum. Bir suç işlemiş değilim ama benim hayatımda da sırlar vardır. Sadece kendime güveniyorum. Programa çıkanların kendine güveni olması lazım.

İnsanın hayatında yüzleşmek istemediği bölümler de vardır.

O zaman programa çıkmayacaklar! Geçmişten korkanlar, kendileriyle yüzleşmekten korkanlar katılmasın. Var öyleleri. Teklif ediyoruz katılamam ben diyor. Sibel Can, Ebru Gündeş, Nükhet Duru, Ferdi Tayfur hayır biz katılamayız dediler. Tamam diyorum. Hakkıdır. Katılamaz.

Neden programınız terapi seansı gibi geçiyor?

Çünkü ben insanları kalplerinden yakalıyorum. Art niyetim yok. Benim çok şey bildiğimi biliyorlar. Bana "kız kardeşim trafik kazasında öldü" diyor, bir araştırıyorum, kötü yola düştüğü için babası öldürmüş aslında. Ben bunu biliyorum, buna rağmen geldi ama ben bunu ortaya dökmedim! Bir program için ailenin yarasını kaşıyamam. İşte ahlak budur!

Evet ama neden bu kadar meraklılar anlatmaya?

Meraklı değiller ama onlar da şunu keşfettiler; seyirci bu işi sevdi! Korksalar da, çekinseler de geliyorlar. Gülben Ergen daha çok sevildi. "Ne kadar acılar çekmiş" dendi.

Bu sürekli ağlama durumu nedir?

Kaybettiklerine üzülüyorlar. Kavuşamadıkları aşklarına üzülüyorlar. Yitirdikleri dostlarına üzülüyorlar.

Siz de ağlasınlar diye elinizden geleni yapıyorsunuz...

Biz bu programı Hollywood filmi gibi hazırlıyoruz. Kahkaha, gözyaşı, aşk ve ihanet! Senaryo yazıyoruz ve senaryoyu aynı Amerikan filmi gibi kurguluyoruz. Her şey hesaplı. Şu kadar dakika neşe, şu kadar dakika şaşkınlık, ve şu kadar dakika da hüzün. Profesyonel bir çalışma. Ama etik kuralları içinde. Amerika'da cinayet işlendi böyle bir program yüzünden. Ünlü işadamı eskiden gay'miş, gençliğindeki gay sevgilisini getirdiler. Benim itibarımı yok ettin diye programdan sonra adam onu öldürdü. Bizimki süzdürülmüş Hollywood.

Seyirci niye ağlayan star görmeye düşkün?

İnsanlar yalnız olmadıklarını anlıyorlar. Bir seyirci şunu dedi: "Her pazar programın karışısına bir şişe rakıyla geçiyorum, onlar ağlıyor ben ağlıyorum, içiyorum, rahatlıyorum." Evet şimdi onlar star, zengin ama zamanında acılar çekmiş! Bir dilim ekmek bulamadığı için bayılan Özcan Deniz, bebek bezi için nikah yüzüğünü satan Yeşim Salkım...

Ama program sonunda onlar limuzinlerine binip gidiyorlar, bizimkiler hâlâ gecekonduda!

Evet ama biz de bir gün öyle olabiliriz diyorlar. Ekrandan hayal pazarlıyoruz yani.

MUTLU TÖNBEKİCİ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır