Af istemedik tekzibi

Haftalardır tutulan oruç ilk kez bozulacak: Bu köşede trafik yazılacak. Üstelik bu oruç bir başka oruçla birlikte bozulacak.

Yazdığınız gazetede, haber diye sunulan bir densizlik dikkatinize sunularak bozulacak.

İlk densizlik bundan birkaç hafta önceydi. İstanbul ile sınırlıydı.

Gazetenin ekinde yer almıştı:

Aranıp aranıp da bulunamadığınızla, dahası otopark cenderesindeki Leventliler'in feryadına kulak veremediğinizle ilgiliydi.

- Laf ola beri geleliği haber yap.

- Sekiz sütuna yay! diye bir talimat alınsa bundan daha mükemmeli herhalde yapılamazdı!

Ek'in birinci sayfasında resimli bir anons: arkasındaki sayfada sekiz sütunluk "Ahmet Tan aranıyor" haberi...

Haberi düzen arkadaş , herhalde, "reklamın kötüsü olmaz" diye düşünerek kıyak yaptığını sanmış.

Ama okurun, "Telefon çeviremiyorsun, bari gazetenin sayfalarını çevir de oradan bul!" diyebileceğini düşünememiş.

Ekte olan ekte kalmalı diyerek sustunuz.

***

İkinci densizlik önceki gün asıl gazetede yapıldı.

TBMM Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu'nun trafik suçlarının affını istediği ilan edildi.

Bir de üzerine tüy dikildi:

- Dağ fare mi doğurdu ?

Herhalde, habere başlık çıkarmak için gerçeğin gözünü çıkarmak, haberi okutmak için de 48 punto densizlik gerekiyor.

Yüzün üzerinde bilim adamı, uzman, üst düzey kamu yöneticisi, bir o kadar bilirkişi ile binin üzerinde yurttaşımızın katkısı ve kırk bin yurttaşımızın imza desteğiyle ortaya çıkarılmış bir rapor, TBMM üyeleri, Başbakan, bakanlar bile görmeden, görüşülmeden, okunmadan "fare mi doğdu" diye ilan edildi!

Henüz basılmamış ve kimseye ulaşmayan rapor, tüm ulusun katılacağı bir toplumsal belge olarak, TBMM üyelerinin vekaletiyle 5 siyasi partinin temsilcileriyle birlikte hazırlanmıştı.

Komisyonun oy birliğiyle kabul edilmişti.

TBMM üyelerine dağıtılmak ve Genel Kurul'da müzakere edilmek üzere yalnızca TBMM Başkanı'na sunuldu.

Kısa bir süre sonra matbaada basımı tamamlanarak kamuoyuna açıklanacaktı.

***

Sayın TBMM Başkanı ve Komisyon üyeleri dışında hiç kimse raporu, önerileri, öngörülenleri tam olarak henüz okumamıştı, görmemişti.

Basına ve kamuoyuna genel bir bilgi sunmak üzere 8 sayfalık bir özet hazırlandı.

Ama ne bu özet, ne de raporda, af ile ilgili değil bir tek satır, bir tek sözcük bile yer almadı.

Alması da mümkün değildi

Böyle bir şey, rapora verilen emeklerin inkarı olurdu.

Hazırlanan ve komisyonda bekleyen, örneğin sarhoş sürücülerin başka bir suç işleyip işlemediklerine bakılmaksızın, tecilsiz, üstelik araçlarıyla birlikte ve derhal hapse atılmasıyla ilgili yasa teklifine attığınız imzayı yalamak olurdu.

Ama nedense, bizim gazetenin sayfasına konulan haberde böylesi daha uygun sayıldı.

Hiçbir gazetede, (evet hiçbir gazetede yer almayan bir biçimde), TBMM Raporu, dağlı fareli bir yorumla yansıtıldı.

Haber başlıklarını böylesine yorumlu atmak, haberlerin içini böylesine boşaltmak, okur ilgisini herhalde daha çok çekiyor.

Bu keşifte inşallah Nişantaşı trafiğinin payı yoktur.

***

Evet, Tekziptir !

TBMM Trafik Güvenliği Komisyonumuz fareden, trafik teröristlerinden nefret ettiği kadar nefret eder.

Komisyon trafik suçlarına zinhar af istememiştir.

Bu konudaki haberimiz çok affedersiniz külliyen yalandır!