kapat

24.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
Çanta kapmaca oyunu
Susurluk Kazası'nda kaybolan çanta dönüp dolaşıp Hüseyin Sakınmaz'ın eline gelmişti. Şimdi onu medyaya 'okutmak' gerekiyordu. Ancak onun için bu hiç de kolay olmayacaktı

Susurluk Kazası'nın üzerinden yaklaşık 1 yıl geçmişti. Siyasetçi-polis-mafya üçgeninin en çok tartışıldığı, kirli ilişkilerin en çok yankı bulduğu günlerdi. Bir kamyon şoförü, Finike'de tanıştığı Hüseyin Sakınmaz'a bir çanta uzattı ve şöyle dedi:

"Hani şu kaza var ya, Susurluk'ta olan... Biz o sırada, yoldan geçiyorduk. Kazayı dakika dakika izledik. Arabadan bir çantanın fırladığını gördük. Gidip aldık. Mercedes'ten düşen çantada para olacağını umuyorduk ama içinden hep evrak çıktı. Belki sen ne olduğunu anlarsın, bir bakıver."

Eğitim seviyesi "üniversite terk" olan Hüseyin Sakınmaz, anlayabildiği kadarıyla belgeleri inceledi. Evraklar, bir komplo teorisinin nadide parçaları gibiydi. Aklından, "zengin olabiliriz" düşüncesi tüm parlaklığıyla geçen Sakınmaz, kamyon şoförüne döndü ve teklifini açıklayıverdi...

Plana göre, çantadaki belgeleri televizyonculara satacaklar, binlerce doları cebe atacaklardı. Böylece "pazarlama" görevini üstlenen Sakınmaz, işe koyuldu; temasa geçeceği televizyonların listesini oluşturdu: Show TV, Arena yani Kanal D ve Star TV.

Reha Muhtar: Bizim yayın ilkemize uymaz
Ardından, listedekileri bir bir aramaya başlayan Hüseyin Sakınmaz ilk önce Reha Muhtar'a ulaştı. Muhtar incelediği belgelerin Show TV'nin yayın ilkeleriyle bağdaşmadığını söyleyerek çantayı iade etti. Bunun üzerine, listesindeki ilk maddenin üzerine karalayan Sakınmaz, Arena ekibine yöneldi.

Arena'dan Mehmet Ali Önel ile Hüseyin Sakınmaz ilk görüşmede belgelerin içeriği üzerine tartıştılar. Sonra Önel, Sakınmaz'ın kimliğinin fotokopisini istedi ve "Haftaya tekrar konuşuruz" dedi. Bunun üzerine, çantayı koltuğunun altına sıkıştırıp giden Sakınmaz, gelecek randevuyu beklemeye koyuldu.

Kararlaştırılan günde, Mehmet Ali Önel ve Hüseyin Sakınmaz tekrar biraraya geldi. Önel'in sözleri ilginçi: "Seni MİT'teki tanıdıklarımdan sordurdum. Eski Fethullahçıymışsın." Bu durumu doğrulayan Sakınmaz, hiç beklemediği bir teklifle karşılaştı. Mehmet Ali Önel ona, "Sen bize Fethullah kasetleri getir" diyordu.

Bu pazarlıktan pek hoşlanmayan Hüseyin Sakınmaz, Önel'i reddetti ve çantayı bir kez daha sıkı sıkı kavrayarak Kanal D binasından çıktı. Bir yandan Ortaklar Caddesi'nde yürüyor, bir yandan da, son seçeneği olan Star TV'yi düşünüyordu. İşte tam o sırada yanına bir araç yaklaştı.

'Bunlar olmaz, sen bize Fethullah kaseti getir'
İçerideki adam, Sakınmaz'ı kibarca arabaya davet etti. Bir an duraklayan Sakınmaz, temiz giyimli, gözlüklü, eli yüzü düzgün bu adamın "Star TV'den geliyorum" demesi üzerine açık kapıdan içeri daldı. Karşılaşmanın tam Star'la bağlantı kurmayı düşündüğü anda gerçekleşmesi doğrusu pek hoş bir rastlantıydı...

Kendisini Star TV'nin muhabiri olarak tanıtan kişi Ahmet Böken'di. Ama, o da, söylediğine göre, içinde Abdullah Çatlı'nın girdiği ve girmeyi hedeflediği ihaleler ile Susurluk Skandalı'nın diğer aktörlerinin eylem planlarının yeraldığı belgelerin peşinde değildi. Onun da istediği, Fethullah Gülen'le ilgili kasetlerdi.

Bunün üzerine Sakınmaz, "talebi değerlendirme" kararı aldı ve eski bağlantılarını kullanarak Fethullah Hoca kasetlerinin peşine düştü. Aradan geçen 6 aylık süre içinde Sakınmaz, birbirinden farklı birçok kaset ele geçirdi. Kasetlerin herbirinde Fethullah Gülen'in ayrı bir konuşması yer alıyordu.

Ama, nedense Ahmet Böken kasetleri beğenmedi. Söylediğine göre, bu kasetler istediği gibi değildi. En sonunda Böken, Sakınmaz'ı aramaz sormaz oldu. Sakınmaz da, pes edip ipin ucunu bıraktı. Hiçkimselere satamadığı "Susurluk Çantası"nı Finike'de bir arsaya gömdü, başka maceralara daldı.

Susurluk Çantası'nı Ahmet Böken'e verdim
Sonra, aradan yıllar geçti ve Sakınmaz, TV'cilerle yaşadığı macerayı unutup gitti. 17 Ağustos Depremi'nin hemen sonrasında Sakınmaz zaplarken, ekrandaki spikere takılıp kaldı. Haberleri okuyan kişi, ona aylarca "Star muhabiriyim" diyen Ahmet Böken'di.

Ama kanalın logosu Star'a ait değildi. Kendisinden sürekli Gülen kasetleri isteyen Böken, STV'nin, yani Fethullah Gülen'e ait Samanyolu TV'nin sabah kuşağını hazırlayan bir programcıdan başkası değildi!

Hüseyin Sakınmaz, tutuklanacağını anladığı adliye koridorunda şöyle bağırıyordu: "Bana komplo kurdular. İlaç yolsuzluğu ile ilgim yok. Susurluk Çantası'nı Samanyolu TV'de çalışan Ahmet Böken'e verdim. Çantayı bulmak isteyenler onu bulsunlar. Suçsuzum. Hayatım tehlikede. Çantadaki 2 video kaseti de devlete verdim. Ama devlet bana kazık attı. Bana güvence verirlerse tüm bildiğimi anlatırım."


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır