kapat

09.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
İLKER SARIER(isarier@sabah.com.tr )


Niye KİT'liyiz?

Aşağıdaki sözleri ben söylemiyorum, devletin bakanı söylüyor:

"Özelleştirmeden elde edilen 3 milyar dolar gelirin, 1 milyar dolarının satılamayan KİT'lerin zararlarını kapatmak için kullanıldığını" belirten Yüksel Yalova, özelleştirmeye karşı çıkanları şöyle eleştiriyor:

"Yönetim kurulu üyesi olarak oturup hiçbir şey yapmadan dünya kadar maaş alacak... Sonra devlet malıdır diye, bin kişinin gerektiği yere beş bin kişi yığacak... Tepeden inmeci, devletten yemeci düzen bozulmasın diye, 'Burayı 40 milyon dolara satıyorsunuz ama 250 milyon dolar eder' diye itiraz edecek... Özelleştirmede hâlâ arkaik jakoben anlayış hakimiyetini sürdürüyor."

İsdemir, SEKA ve Devlet Demiryolları gibi işletmelerin zararlarına dikkati çeken Yüksel Yalova şöyle devam ediyor:

"3 milyar dolar elde ettik ama bunları alt alta toplarsak, 1 milyar dolarını çağdışı bir işletmecilik anlayışı ile sokağa döküyorsak, Türkiye olarak bu işe başka türlü bakmamız gerekiyor."

Bakanın görüşlerini iki sebeple sütunuma aldım.

Birincisi bu görüşler bizim yıllardır bağıra bağıra savunduğumuz görüşlerdir.

İkincisi ve belki de daha önemlisi ise şu:

Bir bakan bile "özelleştirme" konusunda gerekli olan "cesareti" korka korka dile getiriyor.

Çünkü Türkiye'de arkaik jakoben anlayış, hakimiyetini sürdürüyor.

Adam çıkıyor, burası 250 milyon dolar eder, nasıl 40'a satarsın diye bağırıyor...

Aklınca devleti vatanı savunuyor!

Ama bataklığı savunduğunun farkında değil...

Peki satılmayacak da ne yapılacak? Bırak zarar etsin!

Veya istekli bir işadamına 250'ye kakala, bu kere adam feleğini şaşırsın! Böyle yöntem olur mu?

Türkiye'nin bu "KİT'lenmişlik" yüzünden daha çok çekeceği var!

Mikrop
Öpüşmek "mikrop" saçıyormuş... Bize zararı yok, çünkü biz öpüşmüyor, tepişiyoruz...

Ders
Avrupa Katılım Ortaklığı Belgesi Türkiye'ye "ders" doluymuş... Ders çok da kim çalışacak?

Zam
Elektriğe yapılan zam tüketimi bayağı azaltmış... Öyle bir zam yapsınlar ki hiç kullanmayalım!

Taktik şart
Galatarasay ikinci tura yükseldi. Şampiyonlar Ligi ikinci turu, Türkiye için çok önemli...

Öyleyse, Galatasaray teknik adamlarının ikinci tur maçları için oturup ciddi bir strateji belirlemesi gerekiyor. Mevcut sakatlıklara da bakınca, benim aklıma gelen ilk tedbirlerden biri şu oldu:

Birkaç oyuncu hariç, iki takım, iki ayrı kadro oluşturulmalı...

Daha gençlerden oluşan ve fırsat bekleyen takım lig maçlarını götürmeli, daha ustalardan oluşan takım da Şampiyonlar Ligi'ni götürmeli...

Böylece hem Şampiyonlar Ligi'nde daha az yorgun ve sağlam bir takımla oynamış oluruz, hem de ligde genç bir kadroya fırsat vermiş oluruz...

Bunu yapmak imkansız mı acaba?

"Eleştiri"
Bankalar Birliği'nin dünkü açıklaması, benim görüşlerimle tam örtüşüyor:

Birlik şu açıklamayı yaptı:

"Bazı bankalarda ortaya çıkan münferit olaylar, tüm sektöre maledilmeye çalışılarak, güven ve itibarı sarsacak açıklamalarda bulunulması, bankacılık sistemine zarar vermektedir. Türkiye ekonomisinde son derece hassas bir sürecin yaşandığı bir dönemde, kişi ve kurumların görüşlerini özgürce açıklamaya hakları vardır. Ancak bu görüşlerin ve açıklamaların hukuka ve ahlaka uygun olması gerekir."

Ben de dün, körüklenen şizofrenik atmosferin herkese zarar verecek boyutlara yürüdüğünü anlatmaya çalışmıştım.

Bankacılık sektöründe 170 bin kişi çalışıyor. Dikkat ister!

Murat Demirel olayı!
"Sisteme" değil de "kişilere" yönelen "operasyonlar", yüreği öfke ve kinle dolu kimseleri sevindirebilir, geçici bir süre için de teskin edebilir.

Ama sistemi değiştirmez.

Hırsızlık ve yolsuzluk yapanları yakalamak kanunun görevi. Her yurttaşın da bunu istemeye hakkı var.

Ama gerçek temizlik, şeffaflığı ve hukukun hakimiyetini sağlayacak ciddi politik reformlarla elde edilebilir.

Üç hırsızı yakalayıp içeri tıktınız...

Hırsız üreten sistem devam edecekse, yarınki hırsızları ne yapacağız?

"Soygunculuk" konusunda neredeyse bir "içtihat" haline gelen Egebank ve Murat Demirel olayında, benim gibi yıllardır temizliği ve şeffaflığı savunmuş bir yazarın "sendeleyebileceğini" düşünenler, böyle düşünmeye devam edebilirler. Ama rüzgara kapılmadan cesaretle yine yazıyorum: Murat Demirel, gerçek bir "iş adamı" değilken...

Ortaya konulmuş işleri ve kazançları yokken... Tek mahareti şapkadan tavşan çıkarmak iken...

Siz, sisteme hiç dokunmadan Murat Demirel'i içeri atsanız , ne elde etmiş olursunuz?

Sadece bir "suçlu"yu cezalandırmış olursunuz...

Ama başka Murat Demirel'leri türemesini asla engelleyemezsiniz!..

Bir sistemde, şapkadan tavşan çıkarmak mümkünse, bunu bir gün Murat çıkartır, ertesi gün Fırat çıkartır!..

Kavrayışsızlar da, "yaşasın sistem temizleniyor" diye kenarda maymun gibi el çırpar!..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır