kapat

09.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
GÜLAY GÖKTÜRK(gokturk@turk.net )


Katılım Ortaklığı Belgesi Sigarayı bırakmak gibi...

Doktora gidersiniz. Adam sizi dinler, vücudunuzu dinler ve kestirip atar: Sigarayı bırakacaksınız.

Söylenişi ne kadar basittir. Söndür elindekini şu kül tablasına, buruştur at o paketi ve bir daha da alma. Hepsi bu kadar. Bunu yapamayacak ne var?

Bunu yapamayacak ne mi var?

Sigara içmeyen biri bunu asla anlayamaz. Bir insanın, hayat-memat meselesi haline geldiği zaman bile, bu kadar kolay bir önlemi beceremeyişini aklı almaz.

Oysa ağır bir tiryaki için sigara bırakmak, bütün yaşamının altüst olması, bütün alışkanlıkların, bütün reflekslerinin değişmesi demektir. Sigarayı bıraktığı anda, sabah ilk çayını yudumlayışından gece yatağa girinceye kadar yaptığı her şeyi yeni bir biçimde yapmayı öğrenmesi, eskiden zevk aldığı şeylerin yerine yeni zevkler keşfetmesi, yeni bir eğlenme şekli, yeni bir çalışma düzeni, yeni bir dinlenme tarzı, yeni bir sosyal hayat, kısacası yeni bir yaşama biçimi geliştirmesi gerekecektir.

***

Bugün gazetelerde açıklanan Katılım Ortaklığı Belgesi'ni okuduğumda, Türkiye'yi doktordan sigara yasağı yemiş hasta bir adama benzettim.

Türkiye için demokratikleşmek, sigarayı bırakmak gibi bir şey.

Söylenmesi çok kolay, çok makul ve itirazı çok zor; ama gerçekleştirilmesi müthiş acılı bir önlem.

Avrupalı doktor sigara içmiyor. O yüzden de dünyanın en basit şeyini söylüyormuş gibi veriyor direktifini: İlk yıl günde beşe indireceksin. Üç yıl içinde de tamamen bırakacaksın.

Doktor, karşısındaki "hasta"nın muayenehanesine kadar kendi ayağıyla geldiğine göre, iyileşmek istediğini varsayıyor. Bu yüzden de, neden o çok basit şeyi bir türlü yapamadığını, o kötü alışkanlığından kurtuluverip demokratikleşemediğini bir türlü anlayamıyor.

Gelin görün ki Türkiye fena halde tiryaki...

Yetmiş yıllık alışkanlıklarını kolay kolay terk edemiyor. Yıllardır, en ince kılcal damarlarına kadar bütün dolaşım sistemini ele geçirmiş olan ve adına totalitarizm denen nikotin kolay kolay çıkmıyor vücuttan. O nikotini almadığı zaman şaşkına dönüyor. Ne düşüneceğini, nasıl düşüneceğini şaşırıyor. Eli ayağına dolanıyor. Tekrar düşünmeye başlayabilmek için bir sigara yakmak ihtiyacı duyuyor.

"Muzır" bir fikri duyduğunda, yılların "dudak alışkanlığı"ndan kurtulup da "bırakınız söylesinler" diyemiyor.

Karşısındaki sanık, itiraf etmedikçe sinirleniyor. Sinirlendiği anda, kontrolünü kaybediyor. Elleri, aynen sigarayı yeni bırakmış tiryakinin sigara paketine uzanması gibi belindeki copa uzanıyor.

***

Avrupa'nın muayene masasındaki hasta fena halde zorlanıyor.

"Ben yokum bu işte" deyip kaçamıyor masadan. Çünkü yaşamı seviyor, yaşam kalitesini yükseltmek istiyor. Ama sigarayı da bir türlü bırakamıyor.

Ne yapıyor peki? Doktora "tamam" deyip çıkıyor muayenehaneden. Eşe dosta sigarayı bıraktım diye ilan ediyor. Ama bir bakıyorsunuz, yalnız kaldığında, kimse görmediğinde, hatta çocuk gibi tuvalette gizli gizli sigara içmeye devam ediyor. Her içişinden sonra dişlerini sıkı sıkı fırçalayıp ağzına bir karanfil atarak etrafındakileri kandırmayı sürdürüyor.

Tabii aslında sadece kendisini kandırıyor.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır