kapat

PAZAR EKİ
08.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim


Ona derler süper Mario


Moda dünyasının tek yıldızları mankenler ve tasarımcılar değil. Karşınızda Versace'den Gucci'ye, Madonna'dan Kate Moss'a, ünlülerin bayıldığı moda fotoğrafçısı Mario Testino

Makyaj sayesinde güzel çıkmış, gerçek hayatta görsen dönüp bakmazsın!..

Gerçek payı olsa da, biraz da kıskançlık var bu sözlerin temelinde, öyle değil mi? Bırakın bu numaraları. Ünlülerin fotoğraflarına bakarken, tek farkı yaratan yalnızca makyaj olamaz. Erol Atar'la Yaşar Saraçoğlu'nun 'güzellerini' düşünün: Fotoğrafçının tarzı, o çok bildiğiniz ünlüyü 'başka biri' haline dönüştürüverir. İstese, amiyane tabiriyle 'maymuna' bile çevirebilir süperstarları... Bir nevi film yönetmenidir; sahnesini kurar, kıyafetlere, makyaja, duruşa o karar verir.

Moda dünyasında bu yüzden fotoğrafçının kim olduğu çok önemli. Gucci, Versace gibi isimler tasarımlarıyla olduğu kadar reklam kampanyalarıyla da yılın modasını yaratır. İşte Mario Testino da bu yüzden moda dünyasının en anlı şanlı fotoğrafçılarından. İsmini duymamış olmanız normal; ancak moda camiasında "Testino" dendiği zaman hakikaten akan sular duruyor. Günümüzde moda dergilerinin editörleri ve tasarımcılar onunla çalışmak için onbinlerce dolar vermekten çekinmiyorlar. Moda dünyasındaki tabiriyle süper Mario, aynı zamanda sır tutmasıyla ve kendi halinde olmasıyla da tanınıyor.

Madonna da hamileliğinde fotoğraflarını çekmesi için onu seçmişti; nitekim Lourdes doğduğunda da ilk pozlarını Testino'ya verdi.

Lima doğumlu fotoğrafçı, hukuk okuduğu yıllarda pembe pantolonu, sarı tişörtü, kırmızı ceketiyle ve platform ayakkabılarıyla derslere girermiş. Tabii şimdi üzerinde şık bejler, tiril tiril griler var. "Annem hep yüksek topuklu ayakkabılar giyerdi, saçları da her zaman yapılıydı. Ben o kocaman botları sevmiyorum. Moda fotoğrafçılığında çirkinliğin ve gerçekçiliğin de çıkış yaptığı bir dönem oldu, ama benim ülkemde moda, bir kadını seksi ve dişi göstermektir" sözleri, insanın aklına yönetmen Pedro Almodavar'ı getiriyor, değil mi?

SİYAHIN ASALETİ
Testino, 22 yaşında Londra'ya taşındığında ünlü Charing Cross Hastahanesi'nin yanında bir ev tutmuş: "Alkolikler için ayrılan bölümle yan yanaydık; girişte insanlar işer ve canları ne isterse yapardı. Orada yaşadığım için deli olduğumu düşünürlerdi. Hemşire ve doktorları da toplayıp partiler verirdik." Ama Testino'nun hayatı sadece partiden ibaret değildi: "Gece kaçta yatarsam yatayım, ertesi gün sekizde kalkıp dokuzda ofiste olma kuralını uyguladım. Sıkı çalışmak benim için çok önemli. Bu yüzden Madonna'ya hayranım; o da ağır işçidir. Sanırım ölene kadar çalışacağım, seviyorum bu işi." Boş zamanlarında ne mi yapıyor? Londra'yı arşınlayıp yeni yüzler arıyor tabii.

Yılın modası mı? Üzgünüz ama Testino da kahverenginin tonlarına yüz vermeyenlerden: "Renkli düşünün ama siyahsız olmaz. Kahvenin deriye yakışmadığını düşünüyorum. Giysilerde klasikten şaşmayın. Her kadının siyah bir takımı olmalı. Hem Tanrı'ya şükür, artık yüksek topuklar yeniden moda!"

MEHVEŞ EVİN


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır