kapat

08.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Cumartesi Eki
Pazar Eki
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
Mermi gibi imajı var
Çetelerin imajını suçları değil, üslupları oluşturuyor. Örneğin Çakıcı, "insanın kimyasını değiştiren" mafya lideri olarak nam saldı. Nuriş ise adamı "mermi manyağı" yapıyordu

Eskişehir Cezaevi'nde tutuklu olan Nuri ve Vedat Ergin, isimlerini büyütmeye karar vererek "ses getirecek" bir eylem kararlaştırırlar. Hedef, "Sabancı sukasti" sanığı Mustafa Duyar'dır. Nuri Ergin, 1999'un Şubat ayında harekete geçer ve Afyon Cezaevi'ndeki adamlarına "cep telefonu" ile "öldürün" talimatını verir. Ergin'in "silahlı" adamları Ahmet Yargüder, Emin Alakaş, Yasin Al, Abbas Özcan, Sami Tokur, Murat Ersoy, Ömer Kukut ve Serkan Erdemli koğuşunu basarak Mustafa Duyar'ı öldürür, önlerine geçmek isteyen ünlü dolandırıcı Selçuk Parsadan'ı da ağır yaralar.

ÇELİŞKİLİ İFADELER
Nuri Ergin'in ilk açıklaması "Ben yaptım" olur; daha sonra, cinayeti işleyen 7 adamı için "Bana jest olsun diye yapmışlar" der. Ankara DGM'de idam istemiyle yargılanmaya başlayınca da ifadesi değişir Nuri Ergin'in: "Duyar işi beni aşar." Ama aradan zaman geçince tekrar ilk sözüne dönen Ergin, "Mustafa Duyar Türk askerine ve Türkiye'nin ihtiyacı olan, bir daha eşi bulunmayacak önemli bir işadamına silah sıktığı için öldürüldü. Aynı cezaevinde biz de yatsaydık onu kendi ellerimizle öldürürdük." diye konuşur.

AÇIK GÖRÜŞTE SALDIRI
Bu olaydan 6 ay sonra, Ergin Kardeşler, Eskişehir Cezaevi'nde aileleriyle açık görüş yaparken silahlı saldırıya uğrarlar. Tarih 5 Ağustos 1999'dur. Susurluk Skandalı'nın sanıklarından Yaşar Öz ve Haluk Kırcı'nın adamları tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırıda, üzerine 38 kurşun sıkılan Nuri ve Vedat Ergin yaralanmamayı başarırlar.

Derken Kartal Özel Tip Cezaevi'ne nakledilir Ergin Kardeşler. Nuri ve Vedat Ergin, dubleks koğuşlarında kalırken, Fransa'dan iade edilen Alaaddin Çakıcı da komşuları arasına katılır. O günlerde Nuri ve Vedat Ergin, Kartal Cezaevi'ne silah ve cep telefonu sokmayı başararak herkesi şaşırtmakta, bazan da bunları yönetime teslim ederek "iyi niyet" gösterisi yapmaktadır. Ama Nuri Ergin, "Cezaevinde bile olsam, aç gezerim, silahsız gezmem" prensibi gereğince yeni silahları getirtmektedir içeri...

Alaattin Çakıcı ile onu "baba dostu" olarak tanıyan Ergin Kardeşler arasında hiç sorun çıkmaz bir süre.

Fakat Çakıcı, aynı cezaevinde kardeşi Gençağa Çakıcı'yı vurduğu için tutuklu olan Adil Cesur'un öldürülmesini isteyince gerginleşir ortam. Nuri Ergin, "Benim bulunduğum ortamda kimse kimseye dokunamaz," diyerek koyar tavrını.

Sonra da Çakıcı'nın aynı davadan yargılandığı Erol Evcil'den haraç ister. Ve söylediğine göre 350 bin dolar alır da. "Zeytincinin haracını yedim" der.

'SATANİST ŞAMBABASI'
Ortam gerginleşir ve sokak savaşından önce mektup atışması başlar. Çakıcı, Ergin Kardeşler için, "Kişilik ve milliyet erozyonuna uğramış göçebe ciguliler" der; Nuri Ergin döktürür: "Sanal Kolpacı", "Kendini Kızılay görevlisi zannetme", "Voltajı düşük sihirli lamba", "Yaşın cemaliye ermiş", "Senin cinini aldım", "Şerbeti posalanmış şambabası", "Kaşarlanmış edepsiz", "Anafor kolpacı", "Satanist düşünceli şambabası", "Saçı boyalı."

Taraflardan birinin başka yere nakledilmesi kararlaştırılır. Sonuç: Nuriş "kandırıldım" diye bağırarak gittiği Uşak'tan, Çakıcı'ya bir paket göndertir: 1 kilo şambaba tatlısı!

Ve Nuri Ergin "çakmayı" sürdürür: "Çakıcı'dan 500 bin, Evcil'den de 350 bin dolar para aldım. İkisinin de haracını yedim. Güçlülerse neden verdiler? Bu boyalı kafa herkesden para almış ben de ondan aldım. Ne olmuş? Bizim aldıklarımız ihtiyacı olanlara gider, banka kasalarında durmaz. Çakıcı bizim için kolay bir av olacaktı, askerlere dua etsin. İsteseydik onu Kartal'da yüz kere öldürmüştük.

BU BOYALI KAFALI HERKESE TARİH

koyuyor, 'öldürteceğim' diyor. Görelim bakalım; ama biz bir tarih koyarsak yaparız, Yapmazsak kendimize ceza veririz. Maç 90 dakika; kaybedeceğimiz maçı asla oynamayız. İyi finaloyuncularıyız Allah'ın izniyle zafer bizimdir."

jSuç dosyası
İŞte Ergin Kardeşler'in 1995 ile 1999 yılları arasında işledikleri "bilinen" suçlar:

* 4 Aralık 1995'te Eminönü Küçükpazar'da Sadık Çelikcan'ın öldürülmesine azmettirmek, Kerim Ay ve Burçin Tunç'un yaralanması..

* 1 Mart 1996 Karagümrük'te Kardeşler Nalburiye Dükkanı'nda Mehmet Kucur ve Savaş Başerli'nin öldürülmesi, Ali Dinçer Çolak'ın yaralanması

* 7 Nisan 1996 Karagümrük'te Hasan Kaplan ve Fehmi Arkovan'ın yaralanması

* 12 Mayıs 1996 Karagümrük'te Ali Mahmut Benligölge'nin yaralanması

* 29 Mayıs 1996 Karagümrük'te Haluk İlgün'e ait Ganyan Birahanesi'nin bombalanması

* 11 Haziran 1996 Ali Cemal Turgut ve Ahmet Rıza Çelikcan'ın yaralanması

* 24 Temmuz 1996 Avcılar Gümüşpala Mahallesi'nde Karagümrük'te daha önce bombalanan ganyan bayinin sahibi Haluk İlgün'ün öldürülmesi

* 2 Eylül 1996 Zeytinburnu'nda Kozlu Mezarlığı'nda Zihni Şen'in öldürülmesi

* 27 Nisan 1997 Eyüp Otakçılar da dayısı Orhan Üşenmez'in öldürülmesi

* 25 Eylül 1998 Fatih'te İsmail Altıntoprak'ın tabancayla yaralanması

* 25 Eylül 1998 Fatih'te Nevzat Pınar'ın tabancayla ateş edilerek yaralanması

* 26 Eylül 1998 Fatih'te Veysel Ergün'ün tabancayla yaralanması

* 3 Ekim 1998 Fatih'te Ecevit Cenkoral'ın tabancayla yaralanması

* 2 Kasım 1998 Fatih'te Aydan Saydam ve Veysel Ergün'ün tabancayla yaralanması

* 3 Kasım 1998 Fatih'te Remzi Sevinç'in tabancayla yaralanması

* 15 Şubat 1999'da Afyon Cezaevi'nde DHKP/C'li Mustafa Duyar'ın öldürülmesi.

Batılı ajansın yorumu: Yatak odasI çetesİ
Şantaja maruz kalan Sibel Can'ın "yardımına koşmaları" üzerine ABD Associated Press Ajansı, Ergin Kardeşler'i bu kelimelerle tanımlamıştı

Vedat Ergin'in Metris Cezaevi'nde çıkan ve tecavüz sanığı 5 kişinin yakılarak öldürülmesiyle sonuçlanan isyanda başrollerden birini oynaması üzerine biraz daha tanınan çetenin tam anlamıyla "dışa açılması" da, bu firarın sonrasına denk gelir. Hayatındaki dönüm noktalarını hep "kadına yapılan yanlış" olan Nuri Ergin, Karagümrük'te kaçak yaşarken, bir zamanlar kendi mahallelerinin kızı olan şarkıcı Sibel Can'a yapacağı "yardım" sayesinde DGM'lik olacatır.

Amerikan haber ajansı Associated Press ise, tüm dünyaya "yatak odası çetesi" diye tanıtacaktır Ergin Kardeşleri! Yıl 1998'dir. "Telekulak Skandalı" olarak anılacak olayın kahramanları ise, Sibel Can, "Erkek Güzeli" Karahan Çantay ve manken Can Kuzu'dur. Daha sonra bu üçlüye, Can'ın eşi Hakan Ural, onun babası Selçuk Ural da katılacaktır.

KISASA KISAS
Olay, bir rivayete göre; Nuri Ergin'in, ağabeyi Nejat'ın eski sevgilisi olduğu söylenen Sibel Can hakkındaki, "Kocasını aldatıyor" dedikodusunu duymasıyla başlar. Bir başkasına göre ise Can'ın dayısı Ünal'ın onlardan yardım istemesiyle: Can Kuzu sağda solda, "Sibel Can ve Karahan Çantay birlikte. Elimde sevişirlerken çekilmiş görüntüleri var" demektedir.

Böylece kaçırtırlar Can Kuzu'yu ve "Sen misin bacımız hakkında konuşan," diyerek çekerler çırılçıplak fotoğraflarını. Aynı yöntem Karahan Çantay için de işler iddiaya göre. Kısasa kısas yöntemi işe yarar ve olay kapanır. Ta ki polis Erginler'i bulmak için evlerine baskın yapana kadar.

Bu baskında Kuzu ve Çantay'ın çıplak fotoğrafları bulunur. Bunun nedenini araştıran polis, Sibel Can'ın Çete ile olan bağlantısına ulaşır.

Nuri Ergin ilk ifadesinde her şeyi "iyilik için" yaptığını anlatır. Bu iyiliğin karşılığı 1 milyon dolar nakit paradır. Ayrıca Selçuk Ural'ın Ergin'e gönderdiği "Rolex" saat bunun teminatıdır.

MERMİ MANYAĞI YAPARIM
DGM'ye çıkartılırken, oğlu Hakan'a, Sibel Can'dan ayrılmasını söyleyen Selçuk Ural'a, "Onu mermi manyağı yapacağım" diye mesaj gönderen Nuri Ergin, Sibel Can'ın duruşmada aleyhine ifade vermesiyle iyice sinirlenir. Bu kez tehditi Sibel'e yöneliktir: "Sibel Can'ın canını alırım." İstanbul 2 No'lu DGM'de, 64.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan Nuri Ergin dokunaklı bir ifade verir:

BABALARIN BABASI
"Ben Nuri Ergin'im. Oto galericisi ya da esnaf değilim. Kabadayıyım. Sibel Can'ı kaçırırlar, ben kurtarırım. Behzat Berkovan'ı döverler, ben korurum. Nuri Ergin'i cani, çete reisi gibi tanıttılar. Ben 3 çocuk babasıyım. Dükkanım 10 kez bombalandı, devlet bir kez bile failini bulamadı. Biz de aile olarak onlara savaş açtık. 10'dan fazla adam öldürdüm, hepsinin altına imzamı atarım. Ben bu işlerin içindeyim. Sütten çıkmış ak kaşık değilim. Ben çete reisi değilim, babayım. Babaların babasıyım."

-BİTTİ-

Hazırlayanlar: Kaan ÖZBEK - Salih ALUŞ - Türkan HİÇYILMAZ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır