kapat

03.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Akla ziyan sorular

22 Ekim'de yapılan sayımın tek utanılacak tarafının, milyonlarca insanı eve kapatmak olduğunu sanmıştık.

Sonra bir de baktık ki utanç diz boyu: Devlet, o kadar insanı eve kapatmasına ve 30 trilyon harcamasına rağmen, nüfus yapımızı ortaya çıkaramamış.

Hatalı bir sayım bu.

Ve iş, geri dönüşü olmayan bir skandala doğru gidiyor.

***

Araştırmacı Bülent Tanla'nın sayım analizi bu skandalın boyutlarını kavramamıza yardımcı olmakta.

1997 yılında yapılan nüfus sayımında Türkiye nüfusu 62.9 milyon.

2000 yılında ise 71.9 milyon.

Yani bu üç yıl içinde Türkiye nüfusu yüzde 4.6 oranında artmış görünüyor.

Oysa Türkiye'nin 1980 ile 1990 yılları arasındaki on yıllık nüfus artış oranı yüzde 2.

Bu oran nedense son üç yıl içinde yüzde 4.6'ya fırlıyor.

Ve nüfusumuz yaklaşık 72 milyon olarak beliriyor.

***

İşe devlet açısından bakarsanız tam bir fiyasko söz konusu.

Vergilerimizle ayakta duran devlet o hale gelmiş ki insanları eve kapatıp 30 trilyon lira harcıyor ve gerçeğe yakın bir nüfus sonucu elde edemiyor.

Şimdi bu yanlış verilerin masa başında düzeltilmesi gibi bir eğilim içine girildiği anlaşılıyor ki bu durumu daha da içinden çıkılmaz hale getirmekten başka bir işe yaramayacak.

***

Olaya yerel yönetimler ve halk açısından bakarsak durum daha da vahim.

Yerel yönetimler ekonomik çıkar amaçlarıyla nüfuslarını kabartmaya çalışıyor ve sayıları 980 bini bulan sayım memurlarının çoğu da bu eyleme yardımcı oluyor.

İşte size Türkiye çapında, yüzbinlerce kişilik bir örgütlenme modeli.

***

Her gün öyle skandallarla sarsılıyoruz ki, biri ötekini hemen unutturuyor.

Ama sayım temel bir sorun.

İnsan bu nedenle Bülent Tanla'nın sorularına katılmadan edemiyor:

DİE sayımı neden iyi planlayamamıştır?

Nüfus sayımında güvenilir bir sonuç alınamadığı taktirde bunun idari ve siyasi sorumluları kimlerdir?

Bütün Türkiye'yi ilgilendiren ve önemi tartışılmayacak kadar büyük olan bu kadar ciddi bir görevi aksatarak dünyaya Türkiye'yi beceriksizle karşı karşıya bırakan bu sorumluluğu kimler taşımaktadır?

Bu sayım güvenilmez ve geçersiz bulunursa ne olacak?

***

Bu doğru sorulara eklenecek iki soru da bizden: Avrupa Birliği görüşmelerinde kalkıp da nazik bir şekilde "Biz sizin nüfusunuzu bile bilemiyoruz. Bu konuda güvenilir veri tabanı yok!" derlerse ne cevap vereceğiz?

Nüfusunu bile sayamayacak hale gelen devlet kurumları özeleştiri yapmayı düşünüyorlar mı?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır