Onu New York'ta iyi tanıyorlar. Hep Limuzin'le dolaşıyor. Tatillerde de 2000 Mercedes'le. İnternet oyuncağı gibi. Kıyafetleri, şıklığı, bakımıyla bir Lordu andırıyor. Of'lu Özer Dumankaya Amerika'da bir Lord gibi yaşıyor.
Dört beş yıl önce Eczacıbaşı'nın Amerika'da ortak çalışma yaptığı ve temsilciliğini aldığı ilaç fabrikalarını gezmek üzere gittiğimde tanımış ve yazmıştım Dumankaya'nın başarısını. O günden bu yana Türkler tarafından da tercih edilmeye başlandığı için başarı grafiği daha da hızla yükselmiş. Bugün New York'un en tanınmış limuzin servislerinden birine, 15 Limuzinlik bir filoya sahip. Eşini ve 4 çocuğunu krallar gibi yaşatıyor.
İnternet'te "New York limuzin" (NY Limo) sitesine girince çıkan firma listelerinde en başta onun firmasının adını görüyorsunuz; "A1 NY Limo". Bizim kurnaz Temel, firmanın diğer adı olan "NY Kaan Limo" ile daha alt sıralarda olduğu için ikinci bir isim seçmiş ve liste başına geçmiş. Gülerek anlatıyor;
"Artık İnternet'le çalışıyorum. Herkes beni oradan buluyor. Adımı Türkiye'deki limuzin listelerine de yazdıkları için oradan da istiyorlar bazen.. Çok uzaktayım, gelemem diyorum."
New York yakınlarında, Long Island'da bir villada yaşayan Özer Bey'in aylık kazancı 60-80 bin dolar arasında değişiyor. Şoförlerin parası verildikten sonra geriye kalan firmanın kârı.. "Ayda 3 bin dolar kazansanız burada rahat yaşarsınız. Onun için benim kazancım çok iyi sayılır, şükürler olsun" diyor.
Geçen karşılaşmamızda henüz green card alamadığı için kaçak çalışmakta olan, bu yüzden çekingen davranan Özer Dumankaya'ya green card Loto'dan çıkmış. Şimdi çok daha rahat ve güvenli.
İşi daha büyütecek misiniz soruma; "Daha fazla araba istemiyorum. Bu işin sonu yok. Daha büyürsem kontrolü kaybederim" cevabını veriyor. Türkler'den şehirlerarası yolculuklar için "şehiriçi" fiyatı isteyen Dumankaya Türkiye'ye sık sık gittiğini, eski arkadaşlarını maddi sıkıntı içinde görünce üzüldüğünü söylüyor ve ekliyor: "Ülkemi de seviyorum ama burada huzurluyum. Yarınımdan eminim. New York'tan bir yere gitmem."
Ocak ayında bir seyahat şirketi ve Türkiye-Amerika arasında çalışacak bir nakliye şirketi kurma hazırlığında olan Özer Bey Amerika'da okuyan Türk gençlerine her türlü yardımı yapıyor, ehliyet almalarını, ev bulmalarını sağlıyor. "Türkler beni otel rezervasyonu, tiyatro bileti bulmak için bile arayabilirler" diyor.
Peki acaba daha önce çalışmak için gelip onu arayan olmuş mu?
Evet.. Örneğin emekli bir öğretmen geçen yazımdan sonra gidip onu New York'ta bulmuş, yardımıyla benzincide iş bulup çalışarak kendine bir ev almış.
"İsteyen gelsin yardımcı oluruz" diyor Özer Dumankaya ve kartını uzatıyor bana.. Ben de size karttaki bilgileri aktarıyorum. Kimbilir belki siz de onun gibi dolar milyoneri olmak istersiniz diye!
(Tel: (001) 212 - 532 95 28
516 - 485 77 95
http://www.nykaanlimo.com
Liderler cumhurbaşkanını seçer ama..
Cumhuriyet Bayramı'nda yurt dışında olduğum için Cumhurbaşkanı Sezer'in verdiği resepsiyona katılamadım ama orada "seçim" ve "siyasi partiler" yasalarına öncelik verilmesi konusunda söylediklerine tamamiyle katılıyorum.
Cumhurbaşkanı'nın "Önce parti içi demokrasi sağlanmalı. O olmadan ülkede demokrasi var denemez. Milletvekillerini liderler seçiyor" sözlerinin ve Mesut Yılmaz'ın tepkisinin yorumları bazı yazarlar tarafından yapıldı. Özellikle Bekir Coşkun ve Güngör Mengi'nin bu konudaki yazıları harikaydı.
Ben sadece Hüsamettin Özkan'ın "Sayın Sezer unutmasın ki kendisini de bu liderler seçti" sözlerine ilişkin birkaç cümle söylemek istiyorum.
Cumhurbaşkanını liderler seçebilir bunda bir mahzur yok. Çünkü önemli olan seçilenin seçildikten sonra bağımsız olabilmesidir ki cumhurbaşkanı öyle.. Sadece bir dönem için seçildiği ve seçildikten sonra da -vatan hainliği dışında- herhangi bir nedenle indirilemediği için özgürce karar verebilir.
Oysa milletvekilleri için durum çok farklı. Halkın temsilcisi olmaları gerektiği halde sırf lider tarafından seçildikleri için olamıyorlar. Kanun yapan mecliste, aynı fikirde olmalasalar, kendi iradeleriyle onaylamasalar bile liderin emir kulu haline geliyorlar. Zira bir sonraki seçimde kaderleri yine o liderin elinde..
Bu durumda "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" demek mümkün mü Sayın Özkan? Örneğin siz Sayın Ecevit'inkinden farklı düşünme ve konuşma özgürlüğüne sahip misiniz?
"Seçim" ve "partiler" yasalarının değişmesinin önemi yıllardır söyleniyor, yazılıyor. Bu kez peşini bırakmamalıyız. Liderler de imparatorluk yerine gerçek demokrasi istediklerini ve bu konudaki samimiyetlerini halka göstermek zorundalar artık.
Bekliyoruz Sayın Ecevit, Sayın Bahçeli, Sayın Yılmaz, Sayın Kutan, Çiller ve Baykal.
Sesinizi duymayı bekliyoruz milletçe!