kapat

03.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
HINCAL ULUÇ(uluch@sabah.com.tr )


Piriştina'nın "Özgür" Vicdanı!..

İzmir Anakent Belediye Başkanı'nın özgür vicdanı var mı yok mu öğrendik.. Piriştina, Karşıyaka'daki çağdaş katlı otoparkın yıkılma kararını imzaladı.. İzmir düşmanı grup da böylece büyük bir zafer kazandı..

Ama bu iş burada bitmedi..

Karşıyakalı sivil toplum örgütleri büyük tepki gösteriyorlar. Bana gelen faks ve e-mailler, İzmir düşmanlarının hukuksal boşluklardan yararlanarak, dosya üzerinden karar verme durumundaki mahkemelerden çıkardıkları kararlarla kentin gelişmesine engel olma çabalarının artık farkına varıldığını gösteriyor.

Piriştina Karşıyaka'nın trafik sorununa büyük çözüm getiren ve temeli Yüksel Çakmur döneminde atılan bu fevkalade yararlı binanın yıkımını 111 milyar liraya ihale etmiş..

Halkın cebinden trilyonlarla yap, gene halkın cebinden gene milyarlarla yık..

Yıkılınca, yeşil alan olacakmış..

Zor olur.. Bina her biri otuz metre derinliğe inen yüzlerce kazık üzerinde duruyor. İşi bilenler "Bu kazıklı arazide ağaçlandırma mümkün değil" diyorlar.

Bina, deprem ve taşıyacağı ağır yük dikkate alınarak, beton mukavemeti yüksek inşa edilmiş. Bu mukavemet yıkıma da karşı duracak.. Yıkımcı firma büyük zararlara uğrayabilirmiş, bir.. Bu müthiş betonu yıkmak çok büyük gürültü yaratacak. Bu defa "Gürültü kirliliği yaratıyor" diye yıkımın durdurulması davaları açılabilirmiş, iki..

Karşıyakalılar, bu otoparka sahiplendiklerini göstermeli ve İzmir düşmanlarının kamuoyuna teşhir edilmesini sağlamalılar.. Bu belki binanın yıkılmasını önlemez, ama benzeri başka ihanetlerin devamını engeller bakarsınız.. Karşıyaka spor kulübü başta, yörenin sivil toplum örgütleri, özellikle televizyonların ilgisini çekecek eylemler düzenleyerek konuyu kamuoyuna mal edebilirler..

Mesela, belirlenen yıkım başlangıç günü, bina etrafında elele verilerek bir sembolik zincir oluşturup, tepki belirtilebilir..

Aranırsa, hepsi barışçıl yüzlerce yöntem bulunabilir..

Bulmalı ve tepkilerimizi göstermeliyiz. Başımıza ne geliyorsa, tepkisizlikten geliyor..

Köle ile vatandaş arasındaki fark, tepki hakkı ve bu hakkın kullanılmasıdır.

Ülkesine, kentine ve haklarına sahip vatandaşlar olduğumuzu göstermenin tam zamanı, Karşıyakalılar ve İzmirliler..

Oyunbozan takıntılar!..

Oyunbozan, bu yıl izlediğim en keyifli yerli film.. Grup halinde gittik. Başından sonuna dek, zaman zaman yükselen kahkahalarımızla neşe içinde ve merakla seyrettik.. Bundan alası..

Bundan alası bal gibi olurdu..

Şu ille de entel takılma, ille de bir yerlere bir şeyler sıkıştırıp mesaj verme çabalarımız olmasa..

Yani sıradan, sadece seyirciye keyifli iki saat geçirtecek bir film çevirirsek ayıp olurmuş, adımıza gölge düşermiş gibi..

Yahu yapmayın.. Etmeyin.. Siz film gibi film yapın.. Mesaj varsa, seyirci zaten alır.. İlle de tokmakla kafaya vurmanın yeri sinema salonları değil..

Nesli Çölgeçen gibi sinemayı bilen, çok iyi filmler çeken bir yönetmenin bu takıntılardan kurtulamayışı yazık..

Sırf bu entel mesaj verme çabaları yüzünden, hızla akıp giden filminin ikinci yarısında temponun nasıl yer yer düştüğünü görmüyor mu kendisi..

Yerinde kıpır kıpır o neşeli seyirciyi ille de uykuya yatırmanın alemi var mı?..

Şimdi, dümdüz bir polisiye komedi yapsan ne olur?..

Bir dizi cinayet.. Failleri meçhul.. Bu cinayet şebekesinin eline hasbelkader, bir kanserden ölüme mahkum yazar ile onu yıllardır taşıyan saf taksi şoförü düşseler ve zoraki hafiyelik yapmak zorunda kalıp, cinayetleri çözseler olmaz mı?..

Olmaz..

Bu şebeke, ille de, ülkenin aydınlara yönelik faili meçhullerinin sorumlusu olmalı ki, konu entelleşsin ve Nesli, entel arkadaşlarından, polisiye film yapmaya mecbur kaldığı için özür dileme durumuna düşmesin..

Kendi filmine yazık etmiş aslında.. Bu hali ile Yılın En İyi Yerlisi, bence.. Bir de takıntısız bir polisiye komedi çekmek için kolları sıvasa, bugün gişe rekorları kırıyor, tüm ülke ondan bahsediyor olacaktı.. Tabii entel dostlar gişe filmi yaptığı için onu fena halde haşlayacaklardı ya..

Nikita diye bir Fransız filmi var. Oyunbozan ondan esinlenme.. Ayıp değil.. Nikita'yı Amerikalılar da çekti daha sonra, Hong Konglular da.. Hepsini seyrettim. Onlarda Nikita asi bir genç kız. Devletin gizli örgütlerinin eline düşüyor. Kayıtlara "Ölü" diye geçiriliyor. Yetiştiriliyor ve acımasız bir ajan olarak suikastlere gönderiliyor.

Bizim versiyonda Nikita erkek.. Devletin değil, cinayet şebekesinin eline düşüyor. Öldüğü ilan ediliyor. Yetiştiriliyor ve tetikçi yapılıyor.

Bu rolde Okan Bayülgen müthiş.. Gerçekten müthiş.. Mutlak izlenmesi gereken bir performans göstermiş.. Okan'ı televizyonlarda ziyan ediyormuşuz meğer. Bu delikanlı müthiş bir komedyen.. Okan'ı izlemeye doyamadım..

Soner Ağın, mafya şefinde olağanüstü.. Bu filmi Hollywood çekse, Soner'in performansı sinema tarihine geçerdi.

İsimlerini hiç bilmediğim, hiç tanımadığım Yunanlı oyuncu grubu, şebeke reisinin metresi rolündeki kadın başta, şebekenin tamamı iyi oyuncular ve Nesli, filmdeki her oyuncu gibi bunları da iyi işlemiş. Her biri ayrı bir karakter.

Ve Zeki Alasya..

Sinema ve sahnenin gelmiş geçmiş en yetenekli isimlerinden.. Efsane Zeki.. Benim sevgili dostum.. Kafasına göre yakaladığı rolde nasıl sevimli, nasıl usta oynuyor.. Zaman zaman Nesli'yi uyutup rol kesmesini, kameranın yakına girdiği anlarda fevkalade teatral olmasını da affettirecek bir keyif içinde Zeki.. Ve en büyük başarısı.. Ölüme mahkum yazarı, hiç ama hiç istismar etmeden, seyircinin ona acımasına izin dahi vermeden, zerre duygu sömürüsü yapmadan, hatta tüm ölümcül hastalara örnek olacak müthiş bir yorumla sunması..

Oyunbozan'ı görmenizi tavsiye ederim..

Onlarsız, bir yıl!..

Efsanevi Yeni Gün ekibinin iki hem de nasıl dost iki üyesinin ölüm yıldönümleri arka arkaya geldi.. Onlarsız bir yılı geride bırakmışız meğer.. Ekim sonunda Ahmet Taner Kışlalı'yı andık.. Bugün Oktay Kurtböke'yi anacağız.. Baba Oktay'ı.. Kızı Pürlen ve eşi Gufran, Zincirlikuyu'daki mezarı başında olacaklar, bugün 11.00'de Oktay'ın.. Sevenlere ve özleyenlere duyurmak görevi de bana düştü..

Ben orada olmayacağım.. Mezar başında yapılan hiçbir anma törenine katılmadım bugüne dek.. En sevdiklerimin, hatta annemin, babamın mezarlarına gitmedim, onları oraya gömdükten sonra.. Mezarı görmedikçe, onlar yaşarmış gibi geliyorlar bana, acaba ondan mı?..

Bilmiyorum.. Sevdiklerimi hep beynimde yaşatıyorum.. Ben yaşadıkça yaşayacaklar gibi geliyor sanki.. Her gün her fırsatta hatırladığın insanlar senin için ölmüş olabilirler mi?..

Baba Oktay, seni nasıl özlüyorum, biliyorsun değil mi?..

Buluşuyoruz!..

Yasemin ve Hüsnü elele verip Hıncal'ın Yeri'nin sekizinci kitabını da hazırladılar.. Gene Altın Kitaplar'dan.. Gene TÜYAP Tepebaşı Kitap Fuarında sunulacak ilk ve gene bu fuarda buluşacağız, dostlarımızla..

İlki yarın öğleden sonra.. 14.00'ten itibaren..

Öbürü haftaya pazara.. Fuar'ın kapanış günü saat 15.00'te, gene Altın Kitaplar Standında..

"Siz Çok Önemlisiniz!.."

Tabii öylesiniz.. Öyle olduğunuz için, sekizinci kitabımın adı, bu oldu..

Minik imzalar, minik sohbetler, minik kucaklaşmalar.. Yanınızda makinanız varsa fotoğraf da çektiririz..

SEVDİĞİM LAFLAR
Samimi olmayı vaat edebilirm;

tarafsız olmayı asla.

Goethe (Teşekkürler Mehmet)

BİZİM DUVAR
Lazetiç, Papayiç, Baliç..

Fener'in hali İÇler acısı..

Hakan&Utku

Aykut gol atamayınca ne der?.

I couldn't!..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır