Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Türk gazeteciliğinin dedeleridir. Bizim ülkemizde ilk gazeteleri kuran kalemler bunlardır... Nur içinde yatsınlar.
Dedelerimizi takip edelim...
Namık Kemal, çıkardığı gazetenin başlığının altına şu cümleyi koymuştu: "Barika-i hakikat, müsademei-i efkardan doğar...."
Yani...
Fikirler yarışır...
Gerçekler aydınlığa çıkar...
Gerçeklerin ortaya çıkması için çıtayı yükseltelim. Diğer gazetelerdeki arkadaşlar da fikirlerini yarışa soktular...
Yarışa yarışa....
Gerçeğin bulunmasına....
Destek vermiş olacağız...
Milliyet Gazetesi'inde gazeteci arkadaşımız Meral Tamer, Vakıfbank ve Halkbank'tan sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile Başbakan Yardımcısı Hüsametin Özkan'ı "suç işlemeye" çağıran yazılar yazdı. Meral Tamer, diyor ki; "Devlet bankalarının kimlere kredi açtığını açıklamak suçtur... Ama ben Bakan Yüksel Yalova ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'dan bile bile suç işlemelerini bekliyor, 'Sabah gazetesi sahibi Dinç Bilgin'in şirketlerine Vakıfbank'tan ve Halkbank'tan ne kadar kredi verildiğinin açıklanmasını' istiyorum. Hürriyet Gazetesi'nden gazeteci arkadaşımız Zeynep Atikkan da aynı istekte bulundu.
Çok güzel... Açıklık istiyorlar...
Bilgi soruyorlar...
Onları destekliyorum...
Ve çıtayı yükseltiyorum...
Sadece Vakıfbank'tan, Halkbank'tan değil bütün devlet bankalarından bütün medya patronlarına ve onların şirketlerine son 15 yılda açılan krediler nedir, ne kadardır? Sadece bizim gazetenin sahibinin devlet bankalarından kullandığı kredinin açıklanmasını istemek, siz de kabul edersiniz ki, yarım bilgi istemektir.
Niçin yarım bilgi?
Yarım bilgi istemek....
Gazeteciye yakışır mı?
Çıtayı yükseltelim....
Tam bilgi isteyelim...
Dedemiz Namık Kemal'in...
Ruhunu incitmeyelim...
Bütün medya patronlarının sahibi olduğu gerçek ve paravan tüm şirketlerin devlet bankalarından kullandığı bütün kredilerin dökümünün kuruşu kuruşuna açıklanmasını isteyelim. Sadece bir iki bankanın değil bütün bankaların bilançolarında gazete ve TV'lere ne kadar kredi kullandırdıklarını da isteyelim.
Yani... Benim patron becerdi...
Tamam da "becerdi-beceremedi" yarışması içinde değilim.
İlke savunuyorum...
Gazeteci bankacı olmamalı...
Banka gücü... Basın gücü...
Aynı elde toplanmamalı...
Patron görmemiş adam değilim!
İlkeyi savunuyorum...
Banka gücü... Basın gücü...
Bir elde toplanmamalı...
Basın bağımsız olmalı...
Demogojiler değil, fikirler yarışmalı. Gerçekler ortaya çıkmalı.
Yoksa... Dedem Namık Kemal mezarından kalkar... Sana bir Osmanlı tokadı atar...