kapat

03.11.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Dedemiz bir tokat atar!

Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Türk gazeteciliğinin dedeleridir. Bizim ülkemizde ilk gazeteleri kuran kalemler bunlardır... Nur içinde yatsınlar.

Dedelerimizi takip edelim...

Namık Kemal, çıkardığı gazetenin başlığının altına şu cümleyi koymuştu: "Barika-i hakikat, müsademei-i efkardan doğar...."

Yani...

Fikirler yarışır...

Gerçekler aydınlığa çıkar...

Gerçeklerin ortaya çıkması için çıtayı yükseltelim. Diğer gazetelerdeki arkadaşlar da fikirlerini yarışa soktular...

Yarışa yarışa....

Gerçeğin bulunmasına....

Destek vermiş olacağız...

Milliyet Gazetesi'inde gazeteci arkadaşımız Meral Tamer, Vakıfbank ve Halkbank'tan sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova ile Başbakan Yardımcısı Hüsametin Özkan'ı "suç işlemeye" çağıran yazılar yazdı. Meral Tamer, diyor ki; "Devlet bankalarının kimlere kredi açtığını açıklamak suçtur... Ama ben Bakan Yüksel Yalova ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'dan bile bile suç işlemelerini bekliyor, 'Sabah gazetesi sahibi Dinç Bilgin'in şirketlerine Vakıfbank'tan ve Halkbank'tan ne kadar kredi verildiğinin açıklanmasını' istiyorum. Hürriyet Gazetesi'nden gazeteci arkadaşımız Zeynep Atikkan da aynı istekte bulundu.

Çok güzel... Açıklık istiyorlar...

Bilgi soruyorlar...

Onları destekliyorum...

Ve çıtayı yükseltiyorum...

Sadece Vakıfbank'tan, Halkbank'tan değil bütün devlet bankalarından bütün medya patronlarına ve onların şirketlerine son 15 yılda açılan krediler nedir, ne kadardır? Sadece bizim gazetenin sahibinin devlet bankalarından kullandığı kredinin açıklanmasını istemek, siz de kabul edersiniz ki, yarım bilgi istemektir.

Niçin yarım bilgi?

Yarım bilgi istemek....

Gazeteciye yakışır mı?

Çıtayı yükseltelim....

Tam bilgi isteyelim...

Dedemiz Namık Kemal'in...

Ruhunu incitmeyelim...

Bütün medya patronlarının sahibi olduğu gerçek ve paravan tüm şirketlerin devlet bankalarından kullandığı bütün kredilerin dökümünün kuruşu kuruşuna açıklanmasını isteyelim. Sadece bir iki bankanın değil bütün bankaların bilançolarında gazete ve TV'lere ne kadar kredi kullandırdıklarını da isteyelim.

Halk görsün... Aydınlansın...
Yine Hürriyet Gazetesi'nden gazeteci arkadaşımız Fatih Altaylı da "Gazete sahipleri ve TV sahipleri banka sahibi de olmasın. Banka gücü ve basın gücü tek elde toplanmasın. Basın gücü ile banka gücü tek elde toplanırsa, basın basın olmaktan çıkabilir. Gazetecilik banka sahibi de olan basın patronunun şantaj, korkutma, siyasetçiyi, bürokratı ve rakibi sindirme, iş takip etme aracı haline gelebilir. Bu yüzden gazeteciler bankacı olmasın. Gazeteciler gazetecilik, bankacılar bankacılık yapsın... Parlamentodan bu konuda bir yasa çıkartmasını isteyelim. Çıtayı yükseltelim...." diye yazdığım yazıma dün cevap verdi. Diyor ki; "İşini bilmeyen çavuşla, işini bilen çavuşu aynı kefeye koymayalım."

***

Yani... Benim patron becerdi...

Tamam da "becerdi-beceremedi" yarışması içinde değilim.

İlke savunuyorum...

Gazeteci bankacı olmamalı...

Banka gücü... Basın gücü...

Aynı elde toplanmamalı...

Bu hem, "kuvvetlerin ayrımına dayandırma arzusunda olduğumuz" bizim demokrasimiz için hayati bir konudur, hem de toplumu zenginleştirmeyi amaçlayan ekonomik rekabetin önünün açılması açısından çok önemli bir ilkedir.

İlke savunalım...
"Benim patronum beceriklidir" kavgası bizi gerçeklere götürmez. Kaldı ki, bugün becermiş gibi duranların yarın bankalarının içine bakınca beceremedikleri de ortaya çıkabilir. Söylemesi ayıp ben Günaydın'da ekonomi servisi şefliği yaptım, patronum Haldun Simavi idi... Güneş'te ekonomi servisi şefliği yaptım, patronum Ömer Çavuşoğlu idi... Hürriyet'te ekonomi servisi şefliği yaptım, patronum Erol Simavi idi... Milliyet'te ekonomi servisi şefliği ve köşe yazarlığı yaptım, patronum Aydın Doğan idi... Sabah'ta bir süre ekonomi servisi şefliği ve 8 yıldır köşe yazarlığı yapıyorum, patronum Dinç Bilgin...

Patron görmemiş adam değilim!

İlkeyi savunuyorum...

Banka gücü... Basın gücü...

Bir elde toplanmamalı...

Basın bağımsız olmalı...

Demogojiler değil, fikirler yarışmalı. Gerçekler ortaya çıkmalı.

Yoksa... Dedem Namık Kemal mezarından kalkar... Sana bir Osmanlı tokadı atar...

Feleğin iyice şaşar...
ÖZÜR: Önceki gün bu köşede yazdığım "yüreğiniz yiyorsa" başlıklı yazıda yer alan "hangi banka sahibinin hangi gazete ve televizyonu olduğunu" gösteren tabloda bir yanlışlık yaptım. Esbank'ın sahibi Erol Zeytinoğlu'nun Es-TV adlı bir televizyon kanalı olduğunu yazdım. Yanlış bilgi. Es-TV diye bir yerel kanal var ancak Zeytinoğlu'nun değil. Düzeltir özür dilerim.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır