kapat

22.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
ALİ KIRCA(alikirca@sabah.com.tr )


Yokuş

Elli yıl önceki sayımda benim yaşımda olanların hiçbiri bugün yaşamıyor. . .... Yani...

Bugün sayılmıyor...

Elli yıl sonra Ğçok mümkündür ki- bizi de sayan olmayacak...

Öyleyse... Bırakın yakınmayı...

Uzatın ayaklarınızı...

Bugün sayılıyor olmanın keyfine varın...

Ya hiç sayılmasaydınız?

Ya hiç sayılmasaydık?

Ya hiç sayılmasaydım?..

Ya hiç!...

***

Bu köşede yazımız çıkmayalı üç ay oluyor...

Son yazının tarihi 15 Temmuz'du...

O gün... Bu günkü sayımda "sayılmayacaklar" kategorisine girebilecekken azrailin son anda ıskalamasıyla, sayımmemurunu bekleyenler arasındayız.

Hoş bir fazla bir eksik ne fark ederdi ki!..

Yuvarlak hesap 70 milyonluk bir ülkeyiz denilip geçilecekti yine de... Öyle değil mi?

***

15 Temmuz'da yazdığımız son yazının satırları bireysel hayatlarımıza dair bir uyarıyla bitiyordu:

"Yukardakiyle mukavelem var. Birşey olmaz" diyenlere bir uyarıyla:

"Özel mukavelelerinizle yaşamınızı sürdürmeye devam edin ama siz siz olun, erken uyarılara da antenlerinizi açık tutun...

Ne olur, ne olur!.."

Hayret!..

"Ne olur, ne olmaz" bile dememişiz...

İlle de birşey olacak ya...

Ne oldu ne oldu işte...

Erken uyarıları kendimize uyarlayamadık... Sonuçta...

Sağ elin yeniden kalem tutar olması için üç ay geçmesi gerekti...

O da geldi sayıma çattı...

İsabet...

Yazacağız ki sayılacağız...

Söyleyecek sözümüz, dizilecek yazımız, kayda değer özümüz varsa sayılacağız...

Yani...

Yeniden başlamanın tam günüdür...

Umarız siz de sayarsınız satırlarımızı...

***

Hoş arada yazsaydık ne olacaktı?.. Hepsi de "nafile" yani "boşuna" yazılar olacaktı...

Hükümetin KHK sevdasını yazsak, yazdıklarımız üç günde solacaktı...

Ortada kararname filan kalmayacaktı...

"Zirve'de Kriz"e dair kalem oynatsak, beş günde yazının miadı dolacaktı.

Fazilet'in kapatma davasına dair üç-beş kelam etsek, başsavcının "partiler kapatılmamalı" deyişiyle laflar havada kalacaktı..

Enflasyon bildiğiniz seyirde, Avrupa Birliği yolculuğu aynı nehirde akıp gidiyordu...

Washington'daki zirveyle heyecanlanıp "Ortadoğu'da barış" çığlıkları atsak, üç gün sonra başımıza İntifada taşları ve İsrail kurşunları yağacaktı...

Tam Ermeni tasarısıyla ilgili tepkimizi yazarken, Clinton'ın mektubu, "ağır yazı"mızın içini boşaltacaktı..

İbrahim Tatlıses bile üç haftada çark edip bizi yalancı çıkaracaktı...

Hele Beşiktaş'ı göklere çıkartan satırlarımız üç günde Britanya'nın mevsim normallerinin üstündeki gol sağanağına boğulacaktı...

"Kasırga operasyonu" desen, güvenilen dağlara iki günde ne karlar yağacaktı!..

***

Yani, öyle bir üç ay ki, yazsak ne olurdu, yazmasak ne olur!..

Yazanlar, yazdılar da ne oldu?..

***

Bizim kalem oynattığımız kağıtlar üç-beş günde sararıp solarken, Orhan Veli'nin mısraları olanca şiddetiyle yaşıyor halbuki...

Sayım gününü şiir günü sayarak, bundan 60 yıl önce "iş olsun diye" yazdığı şiire bir göz atar mısınız: "Bütün güzel kadınlar zanettiler ki/ aşk üstüne yazdığım her şiir/ kendileri için yazılmıştır/ bense/ daima üzüntüsünü çektim/ onları iş olsun diye yazdığımı/ bilmenin..."

"Üç günde sararıp solsun" ve "iş olsun diye" yazmamak için "yeniden" başlıyoruz...

Ve yaşadığımızın "yegane" ispatı olan bu sayım gününde; "direk"ten dönmüş bir "fani dünyalı" olarak, öte taraftan çok da korkmamak gerektiğini yine Orhan Veli'nin dizeleriyle destekliyoruz:

"Öteki dünyada,/ akşam vakitleri / fabrikamızın paydos saatinde/ bizi evlerimize götürecek olan yol/ böyle yokuş değilse eğer/ ölüm hiç de fena birşey değil"

***

Orhan Veli haklıydı.. Yokuş değildi.. "Yokuşlar" asıl burada... Orada yokuş filan yok...

Nereden biliyorsun derseniz...

Sonra... Birgün... Belki... Anlatırım.

Şimdi, kapı çalıyor..

Sayım memuru gelmiş olmalı!..

Bu fırsatı kaçırmamalı!..

Ne olur, ne olmaz!..

***

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır