Bugün nasıl sayılıyoruz?

Son nüfus sayımında devleti yönetenler, "sokağa çıkma, yasaklı son sayım" diye caka satmışlardı. Bugün yine ev hapsindeyiz... 1920'lerden kalma sistemler ve kafalar ile yapılan sayımın sonuçları da diğerlerinden farklı olmayacak... Türkiye gerçeğini yansıtmayacak. Çoğu kişi iki gün öncesinden Anadolu'ya dağıldı. Doğduğu yerde sayılmak duygusallığı ile sosyo-ekonomik ölçütlerimizi değiştirdiğinin farkında veya umurunda değil... Anlaşılıyor ki yurttaş, devletin sayımını ciddiye almıyor. Belki ilgilendiği tek konu kaç kişi olduğumuzdur.

Evet bu gün sayılıyoruz; ama adamdan sayılmıyoruz...

Dünkü SABAH'ın orta sayfasında sayımı gözler önüne seren geniş kapsamlı bilgi ve eleştiriler vardı. Turizm Bakanı canhıraş feryatlar içinde turistlerin çekeceği ıstırabı azaltmaya çalışıyor.

***

"Liberal Hareket" grubunun elektronik posta adresime gönderdiği iletileri okuyorum. Yaklaşık on beş günden beri bu sayımın yanlışlıklarını, haksızlıklarını ve alınması gereken önlemlerdeki ihmalleri anlatan yoğun bilgi bombardımanı yapıyorlar.

Hareketin Başkanı Bilhan Öz ve arkadaşları Yusuf Ünal, Duygu Erdem, Yavuz Yiğit yoğun bir kampanya içinde sayımı protesto ediyorlar. Liberal hareketten Dr. Ayşe Gül, kendini saydırmayarak protesto edeceğini söylüyor.

Türkiye'nin sayım olayında profesyonel hizmet anlayışı içinde olmadığı ortada. Beş yıldır bu konuda uyumuşuz ve uyutulmuşuz... 21. yüzyılın en ilkel nüfus sayımını yaşayacağız...

Sayımı iptal ettirmek için Danıştay'a başvurmaya hazırlananlar bile var. Böyle bir girişimin sonuç sağlaması mümkün değil ama, yurttaş artık koyun gibi sayılmak utancını üzerinden atma cesaret ve ısrarını gösteriyor. Bu girişimin asıl önemli yönü bu...

Internet aracılığı ile gruplar arası müthiş bir protesto kampanyası var. Bir dahaki seçime bu protestonun boyutlarını düşünüyorum ve devletin şimdiden tüylerinin ürpermesi gerektiğini söylüyorum.

***

Liberal hareket grubunun nüfus sayımı karşısındaki tavrını abartılı bulanlar çıkabilir. Ama işin gerçeğini ve geçmişte verilen sözleri hatırlayanlar bu hareketi haksız göremezler. Türkiye'de nüfus sayımının artık ev hapsinden kurtularak bilgisayarlar aracılığıyla yapılacağı hakkında bir devlet taahhüdü vardı. 1985 yılından beri her sayımda aynı terane ile yurttaşı uyutup, bir daha yasaklı sayım olmayacağı balını damaklara sürerdik.

On beş yıl tek bir adım atmadık, tek önlem almadık. Şimdi biraz daha namuslu davranıp önümüzdeki sayımlarda da ev hapsine mahkum olacağımızı söylemeye başladık.

Devlet on beş yıllık yalanını itiraf ediyor. Tükürdüğünü yalamak bu olsa gerek, Acaba yurttaşlar, sayıma gelen memura "devlet beni 15 yıldır aldatıyor, kendimi saydırmayarak protesto ediyorum" dese çok mu ayıp eder veya suç işler?

Düşünüyorum da bu devleti böylesine teşhir eden bir karşı zorlama içinde olmazsanız, uyarmanız mümkün olmaz. Vurdumduymazlığın bedelini birilerine ödetmedikçe devletin kendini ıslah edeceğine inanmam.

Bütün ev halkını tek tek gözünün önüne alıp saydıran tek ülke biz kaldık...

***

Bir önerim var; her vesile ile tatilin önüne ardına gelen iş günlerini ekleyerek müthiş bir tatil laubaliliği yaşarız. Neden acaba bu çok resmi işi, bir işgününde yapmayı düşünmüyoruz? İşi ciddiye aldığımıza halkı inandırmış oluruz. Zira bu iş için otuz trilyon harcıyoruz... "Beni dükkanımda, işyerinde sayın" diyen esnaf haksız mı?

2000 yıl sonra Sezar zulmü yaşatan devlete karşı, yurttaşlar kapıyı açmayıp kendini saydırmayarak protesto ederse, bu zulme karşı çok mu haksız davranmış sayılırlar?

Kimin utanması gerektiğini siz düşünün...