kapat

22.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Dijital hayat hakkı!

Yaşama hakkı, güneşin sıcaklığını hissetme hakkı, yağmurun sesini dinleme hakkı, çiçekleri koklama hakkı...

Çalışma hakkı.... Tembellik hakkı...

Sevme hakkı... Sevilme hakkı...

Kitap okuma hakkı...Devran sürme hakkı...

Haber alma hakkı... Allaha inanma hakkı...

Ateşe tapma hakkı...

Mini etekle gezme hakkı...

Türbanla örtünme hakkı...

Özel hayatın gizliliğini koruma hakkı, geçen zamanın hakkı... Uçan senelerin hakkı...

Öğütülen günlerin hakkı...

Savrulan yılların hakkı...

Hakkımı ver Hakkı...

***

Dijital hayat hakkı...

Acı hayat, tatlı hayat, lüks hayat derken geldi iyice yerleşti dijital hayat. 20. yüzyıla damgasını vuran müthiş üçlü:

TV... Telefon... Ve bilgisayar...

Önce ayrı ayrıydı...

Ayrı ayrı tasarlanıyor, ayrı ayrı üretiliyor, ayrı ayrı satılıyordu. Çok değil bundan 15 yıl önce TV, telefon ve bilgisayar, biri öbürünü tamamlayacak, öbürü berikinin hizmetini destekleyecek şekilde biraraya getirilmemişti.

Tam 20. yüzyıl biterken...

Elektronik devrimi...

Bütün haşmetiyle geliverdi.

TV, telefon, bilgisayar....

Üçü bir araya toplanıverdi....

İşte dijital hayat böyle doğdu...

Tık... tık... tık...

Tıklıyorsun tuşları...

Konuşuyorsun; "Ah şekerim...Vah şekerim... Akasyam... Köşede buluşalım şekerim... Öptüm seni şekerim..." diyerek iletişim hakkını kullanıyorsun.

Zap... Zap... Zap...

Zaplıyorsun kanalları...

Kanal kanal izliyorsun TV'leri...

Bip... Bip... Bip....

Bipliyorsun bilgisayarı...

İnternete giriyorsun...

Dünyanın öbür ucunda.... Ya da bu ucunda...

En uzakta... En yakında...

Ulaşılabilecek her bilgiye ulaşıyorsun. Elektronik mektup (e-mail) yazıyorsun,

Sanal sohbet diyorlar... Chat yapıyorsun....

Tartışmaya katılıyorsun... Bilgin varsa bilgi satıyorsun, bilgin yoksa öfke baldan tatlıdır, öfkeni yazıyorsun... Duygunu yazıyorsun... Aşkını yazıyorsun... Sevgini yazıyorsun... İşte sana dijital hayat...

***

Dünyayı da kucağına alıyor dijital hayat...

Dünyadaki bilgisayar sayısı 600 milyarı geçti... GSM telefon sayısı 1 milyarı zorluyor, TV sayısı 3 milyar...

Türkiye'de cep (GSM) telefonu 15 milyonu, sabit telefon 18 milyonu, bilgisayar 2 milyonu, TV sayısı 20 milyonu buldu.

Özetle bizde de yeteri kadar TV sahipliği, yeteri kadar telefon ve yeteri kadar bilgisayar sahibi olma arzusu var. Fakat nerede dijital hayat?

Reklamlarda bile öne geçti dijital hayat... Köprünün başında "Gogereççi..." tezgahında kokorecini, yanındaki "Gestaneci..." de mangalında kestane kebabını satarken; "Lan gogereççi sana e-mail attıydım aldın mı... Ne alması lan ben hep disgonegtt oluyoom...." diye reklam bombardımanına tutulduk...

Reklamcı Ali...

Uyanık adam... Yaratıcı... Fırlama beyinli...

Kokoreççi kadar, kestaneci kadar bile olamadınız diye bizi bilinçaltımızdan, eşik altı tembihlenmemizden kışkırtıp, bilgisayar almaya iteleyiverdi. En alt tabakanın bile elektronik mektupla haberleştiği, haber portalına girip dünya haberlerini izlediği, Financial Times gazetesi okuyabildiği bir ütopyaya çengelledi...

Velhasıl...

Dijitale geldi bağlandı hayat...

Fakat dijital hakkımızı kullanamıyoruz. Şu pazar günü sayılabilmek için evlerde kilitli kalıyoruz. Dijital hakkımızı kullanabilseydik, 66 milyona ulaşacağı tahmin edilen nüfus, eve kapanmadan sayılabilecekti.

***

Hakkımı ver Hakkı!

Nerede bizim dijital hayat hakkı?
1987 yılında Başbakanlığa bağlı olarak başlatılan "Mernis Projesi"nin amacı ülkenin her tür envanterini çıkartmaktı. Bütün devlet kurumları birbirlerine bilgisayar ortamında bağlanacak , nüfus hareketleri, vergi, doğum, ölüm, emlak, arazi, toprak, deniz varlığı, tarla bereketi, fabrikadaki verimlilik, havadaki oksijen, doğadaki börtü-böcek envanteri çıkacaktı. 66 milyon insanın her birine bir sosyal güvenlik numarası verilecekti. Bu numara aynı zamanda vergi numarası da olacaktı. Kim vergi veriyor, kim vermiyor anlaşılacaktı. Türkiye'de Maliye topladığı her 100 liralık vergi için 6 lira harcama yapmak yerine Avrupa ortalaması olan 1.6 lira harcayarak 100 lirayı toplayabilecekti.

Mernis projesi gerçekleşmedi.

Gerçekleşseydi...

Türk aileler de evlerindeki TV ekranlarını bilgisayar monitörü olarak kullanıp, "nüfus sayımı sırasında sorulan 43 soruyu" cevaplayabileceklerdi. Kokoreççinin e-mail attığı, kestanecinin haber portalı izlediği Türkiye bugün evlere kilitli kalmayacaktı...

Hakkımı ver Hakkı!

Hep reklamla mı avunacağım?

Nerede bizim dijital hayat hakkı!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır