kapat

22.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


2001 yılı bütçe tasarısında, Adalet Bakanlığı'na ayrılan pay oranı yine binde 7...

Devlet'in yargı mekanizmasına Bütçe'sinden sadece binde 7'lik bir pay ayıran hiç bir ülke yok AB içinde...

Salt Türkiye'ye özgü bu tuhaf durumu savunmanız gerektiğinde tek çare ırkçı bir babalanmayla hamaset edebiyatına baş vurmaktır.

Şöyle ki:

1- Bir Türk yargıcı para aşkıyla değil, vatan aşkıyla yapar görevini. Ülke sevgisinden yoksun olanlar bunu asla anlayamazlar.

2- Siz, asil ve fedakar Türk yargıcını, dandik bir banka faresiyle karıştırmayın. Vatanı için hayatını seve seve verecek olan o yargıç, maaşının artmasından çok daha fazla ister ülkesinin kalkınmasını...

3- Şanlı atalarının kahraman ruhlarını, kendi kişiliklerinin yüceliğinde dalgalandıran necip Türk yargıçları; Bütçe tasarısında Adalet Bakanlığı'na sadece binde 7'lik bir pay ayrılmış olmasını, olgunlukla karşılamışlar ve en küçük bir alınganlık göstermek şöyle dursun; kendi gönül seslerinin korosunda, "yaşasın vatan" diye bağırmışlardır.

4- Tüm dünyanın karşısında tirtir titrediği koskoca Osmanlı İmparatorluğu'nda da ne Bütçe vardı, ne Bütçe tasarısı... Kadılar, Tanrı ve Padişah aşkıyla meccanen yaparlardı görevlerini. Sadece davası görülmüş kullardan isteyenler, gönüllerinden ne koparsa onu verirlerdi adil ve sadece haktan yana olan kadılara... Bugünkü şerefli Türk yargıçları, Osmanlı kadılarından daha mı az fedakardırlar ki, Bütçe'den Adalet Bakanlığı'na ayrılan binde 7'lik payı az bulsunlar?

5- Türk yargıcının adeletini, tıpkı şehitlerimizin kanları gibi, kimse parayla marayla değerlendirmeye kalkmasın. Maaşlar azmış çokmuş; bunların hepsi bozguncu laflarıdır. Adaletin kutsallığını, yargıcın ulu kişiliği tutar ayakta. Böylesine üstün bir hizmetin şerefli bayraktarları, asla ilgilenmezler maaşlarının azlığı, yahut çokluğuyla... Yurt sevgisinden yoksun zibidilerin anlayabileceği kavramlar değildir bunlar. Adalet Bakanlığı'na Bütçe'den ayrılan pay, varsın binde 7 olsun... Yaşasın Türk adaleti, yaşasın Türk yargıçları...

Türkiye'nin çok kötü yönetildiği için, 20. Yüzyıl'ı da acı bir fiyaskoyla ıskalamış olduğu; "yaşam kalitesi" açısından Yunanistan'ın bile 65 basamak altına düşmesiyle ortaya çıktığında; durumu yine ancak hamaset edebiyatı kurtarabilir.

Örneğin kürsülere çıkıp şöyle bağırabilirsiniz:

- Cennet vatanımızı kötü göstererek; iç ve dış düşmanların ekmeğine yağ sürmeye çalışan kara ağızlıları; şanlı tarihimize kanlarıyla destanlar yazmış kahramanların, gönüllerimizde zaferle parıldayan hatıraları boğacaktır... Biz, ne idüğü belirsiz üç beş bozguncunun ülke kalkınmasını inkar eden yavelerine pabuç bırakacaklardan değiliz... Kahrolsun bozguncular, yaşasın vatan...

"Mafya-bürokrat-siyasetçi" çeteleşmelerinin her daldaki azgın soygunlarını ise sütrelemek istediğinizde, şu beylik formülleri yine kullanabilirsiniz:

"Üç beş çürük yumurta için koskoca bir devleti yıpratmayalım arkadaşlar.."

"İtalya'da da, İspanya'da da, Amerika'da da aynı tür kirlenmeler olmuyor mu? Demokrasimiz ve yüce milletimiz bunların hepsinin üstesinden gelmeye kadirdir.

Yeter ki hepimiz tek yumruk halinde birlik olalım ve ulusal varlığımızı her türlü melanete karşı birlikte koruyalım..."

"Münferit olayları, abartmayalım arkadaşlar. Unutmayın ki, bu vatan hepimizin. Bir kaç sütü bozuk yüzünden, Türk'e Türk'den başka dost olmadığı inancını yitirmeyelim..."

Hamaset edebiyatı; gerek sporda olsun, gerek belediyecilikte olsun, gerek hapazlanma işlerinde olsun, gerek dış ticaret açığında olsun, gerek iç politikada olsun, gerek dış politikada olsun, gerek "adam başına düşen ulusal gelir birimi" açısından, uluslararası sıralamada 93. sıraya yuvarlanmışlıkta olsun; her türlü derde devadır...

Hatta belki aile kavgalarında bile sığınabilirsiniz hamasete... "vatanını seven, önce karısını sever, yahut önce kocasını sever..." gibilerden...

Nüfus sayımı yüzünden eve kapanıp kalmak yüreğinizi mi daralttı? Kendinizi rahatlatmak için, yaygın bir kulluk koşullanmasıyla şöyle de diyebilirsiniz:

"Elbet büyüklerimizin bir bildiği var. Büyüklerimiz her şeyi bizden daha iyi bilir."

Yok, böyle bir koşullanmayla mumyalaşmadıysanız; büyüklerin her şeyi herkesten daha iyi bildiği hipnozuna, şöyle de bir tepki gösterebilirsiniz:

- Nah bilir...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır