kapat

22.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
Kürk mantolar
Tatlıses'i de kovacağız..., demişti gazinocu. Buna sebep olan olay neydi?

Olay gecesi saat 23.00. Kocaman siyah oto gazinonun önünde "zınk" diye fren yapmıştı. Şoför fırlamış ve "Hooop!.. Gümüşhane mebusu geldi" demişti.

Milletvekili tek başınaydı "Bi viski, biraz meyva çuccuğum" demişti şefe "Onları dinleyip kalkiciim.."

İlk sahneye çıkan kadın şarkı söylemiyor, Tekirdağ fabrikasında rakı damıtıyordu. Sonra sıra, sanatçıların erkek olanına gelmişti.

Yine şakımıştı Bursa'dan doğan güneş ve milletvekilini selamlamayı ihmal etmemişti. Hafif rujlu dudaklarını büzmüş, gözlerini de kaçamak yapan bir cariye gibi süzmüştü.

Beyfendi onları dinledikten sonra rahatlamıştı. Sinirleri ancak müzikle gevşeyebilirdi. Çünkü, o sabah yapılan toplantıda başbakan, bütün milletvekillerini haşlamıştı:

"-Çalışın, muhalefet ilerliyor!.."

"-Hesabı ver yavrum" dedi garsona.

Hesap geldi, mebus bey şöyle bir baktı... Sonra doğruldu. O ne?

130 lira. Hesap pusulasında "130 lira" yazıyordu.

-Bu hesap ne? 130 lira olur mu? Yüz kişi karnını doyurur bu parayla. Neyse, ben size gösteririm adam kazıklamayı.." dedi.

Parayı masanın üstüne fırlattı ve öfkeyle çıktı gazinodan...

Şef, söylendi ardından "-Biz burada pilav üstü kuru satmıyoruz beyim. Zeki Müren ile Müzeyyen Senar'ı dinledin..".

Ertesi gün, kazıkçı gazinoya dersini verecek ortam hazırdı.

Başbakan, Vehbi Koç beyin davetlisi olarak Divan Oteli'ni açacaktı. Kendisi de davetliydi.

İşte, Divan'ın muhteşem Türk mutfağı damaklara konferans veriyordu. Lezzetin verdiği keyfi fırsat bilen Gümüşhane milletvekili valinin kulağına fıslamıştı. "İki viski, bir meyvaya 130 liramı aldılar".

Vali Fahrettin Kerim Gökay viskiyi duyunca kızdı ama, belli etmedi. Alkol düşmanıydı. Sarhoşları yakalardı o vali ve bellerinden su aldırırdı. Valinin alkol düşmanlığı yanında, bir ünlü tarafı da boyunun kısalığıydı. Bu yüzden akşamcılar küçük boy rakıya "vali" adını takmıştı.

1956 yılı Türkiye'nin önemli dönemeçlerindendi. Amerika'nın "Sovyetlere kaymasınlar" amaçlı Marshall yardımı bol kepçe bize de verilmişti. Bir de, İsmet İnönü'nün bıraktığı dopdolu hazine, Gümüşhane milletvekilinin iktidardaki Demokrat Parti'sine kalmıştı.

Ancak; Anadolu'da açılan yollar ve fabrikalar paraları yutmuştu.

Tam takır hazine yüzünden başbakan "çalışamıyordu".

Gümüşhane milletvekilinin ismini vermeyeceğim. Yakışıklı, heyecanlı, zeki bir insandı. Amcam ve dayımla birlikte Beşiktaş takımında yöneticilik yapmışlardı. Kartalların 5 defa üstüste şampiyon olduğu yıllarda... Beşiktaş'ın efsane diktatörü Arap Sadri (Usuoğlu) döneminde... O milletvekili vefat etti.

Bebek Gazinosu ise muhteşem bir programla kapılarını açmıştı: Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Mediha Demirkıran, Nigar Uluerer, Sema İçli, Tatlıses, Özer Kardeşler ve Salahattin Pınar.

Gazino yenilenmişti. Tabak, çatal, bıçak, bardak gibi servis takımları en pahalısından alınmıştı. Lüks istiyordu Türkiye artık. 1940'lı savaş yıllarının yokluğu, önce ihtiyaca para harcamaya, sonra kaliteye, daha sonra beğeniye, şimdi de lüks peşinde koşmaya dönüşmüştü.

Herşeye rağmen 1956'da enflasyon 11. 8 idi.

Amerikan yardımı ile hazinenin parası ortaya saçılınca Türkiye'de taşlar yerinden oynamıştı. Anadolu tüccarı gelişmişti. Yeni bir orta sınıf doğmuştu.

Başbakan Adnan Menderes "modernizasyon" amacındaydı. Çağdaş ticaret ruhu yükselsin, sanayi yatırımı yapılsın, taşralı tüccar İstanbul ezikliğini yensin istiyordu.

İstanbul'un, gayrimüslim ağırlıklı elit tabakasını deliyordu taşralı. Onların da parası vardı. Tenis kortlu evler, saraylar yaptırmaya başladılar İstanbul'da...

Tüketim kültürü yerleşiyordu. Eğlencenin pahalısını da birlikte getirecekti.

Tüketici kültürünün imkanları ve "para"lanmak yeni zenginlerde bir arzu yaratırdı: Farklı olmak.

1956'nın Türkiye'sinde kendine özel bir "burjuva sınıf kültürü" ve "farklı kimlik" isteği dönemi başlamıştı. "Farklı olmak, diğerini beğenmemek, rekabet".

Cadillac, 56 Chevrolet İmpala otolar, gayrimüslim kadınları aşacak pahalı kürkler giymek, mösyöler gibi papyon takmak ve pahalı eğlence mekanlarında ön sıraya oturmak...

Bütün bunlar, kullanıcıların kültürel yetkinliğine bağlı anlamlar kazanıyordu elbette...

Kaderciliğin ve tevekkülün hakim olduğu müslüman toplumunda "dünyevi simgecilik" kendini gösteriyordu. Cadillac otosuna veya kürküne aşık olmak gibi, fakir fukaraya dağıtmak yerine içkili lüks eğlence yerlerinde para saçmak gibi...

İşte gazinolar bu sebeple pahalıya ve yeni sınıfın gözlerini kamaştırmaya yönelmişti. Zengin tüketici olan yerde, lüks eğlence tabiat kanunuydu. Gazinocu "muhteşem kadro"suna görkemine yakışır parayı gözünü kırpmadan veriyordu. Zeki Müren gecede 1.000 lira alan ilk assolistti ve rekor kırıyordu. Müzeyyen hanım için "Yevmiyesi 850 lira" diyorlardı ki, yine korkunç para.

Sanatçılara bu kadar astronomik yevmiyeler ödeyen gazinocu şimdi ne yapsın. Hesap pusulalarını kek gibi kabartacaktı elbette.

Bir yerine iki assolist dinliyorsa müşteri, ödeyeceği para da duble olmalıydı.

Mebus bey öyle düşünmüyordu, valiye "Beyfendi, şu gazinocuya ağır bir ders veriniz lütfen..." diyordu.

Divan'ın tarihindeki ilk yemek servisi yapılmaktaydı bir yandan...

Başbakan ile birlikte ziyafete katılan Devlet Bakanı Emin Kalafat ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur "Türkiye'ye böyle bir müesseseyi kazandıran" Vehbi beyi kutlamaktaydı.

-Vali bey -git ne kadar gazinocu varsa topla buraya- dedi. O kadar!.." Böyle diyordu komiser.

Loş salona bir hışımla girdi ki vali... Elindeki kağıdı parçalarcasına sallıyordu:

-İki viski, bir meyvaya 130 lira hesap alınmış." Böyle dedi ve yüreklerine darbeyi indirdi:

-Bundan böyle çift porsiyon uygulaması kalkmıştır!..

Neee!.. Çift porsiyon yasaklandı mı?

İşte şimdi yanmışlardı. Kazığın kılıfını çıkarmıştı vali.

Oysa gazinocular hesap pusulalarını şişiriyorlar, müşteri pahalı bulduğunda "Çift porsiyon yediniz beyim" diyorlardı. Siz ne kadar "Teessüf ederim" deseniz de, parayı söke söke alıyorlardı.

Gazinocular yeni karar üzerine kadrolarını dağıttılar, daralttılar.

Zeki Müren'in kadrosundaki, geleceğin büyük sanatçısı denilen Necla Tatlıses de işinden çıkarılıyordu. Kimbilir nerede?

130 liralık hesap pusulası sanatçıları ve gazinocuları alt üst etmişti. Öyle ama, Gümüşhane milletvekili haksız mıydı?

İş Bankası'nın 1956 yılı muazzam ikramiye planı 875 bin liraydı. Düşünün 130 liranın ne para olduğunu? Hele, hele İstanbul Bahçelievler'de bir arsa 30 liraya satılırken...

Milletvekiline 130 lira hesap çıkarılmazdan bir hafta önce, bir dükkanın kasasını kırarak 127 lira çalan hırsıza 3 yıl, iki ay, 10 gün hapis cezası verilmişti. İzmir Adliyesinin Ocak 1956 dosyalarında bu cezanın kayıtlarını bulabilirsiniz.

"Küçük hırsızları asıp yok ederler.

Büyükleri çok ilerlemiştir,

Ülkeleri ve sarayları yönetiyorlar" GOETHE

TEVFİK YENER


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır