Depremde hangi ev yıkılacak?

Ahmet Mete Işıkara kaç kere söyledi, "Deprem sadece sallar, ev -çürükse- yıkılır!"

İTÜ Jeoloji'den Prof. Aykut Barka ile görüştüm...

Depremi 7.4 olarak tahmin ediyorlar!

Bu "Büyük deprem" demek, "Çok sallayacak" demek, "Çok korkacağız" demek!

Asıl soru, biz bu depremden sağ çıkacak mıyız?

Yoksa bütün İstanbul yıkılacak mı?

Bu sorunun kısa cevabı, evin sağlam ise ve sen gerekli tedbirleri almışsan sağ çıkacaksın.

Çürük binalar yıkılacak, sağlamlar ayakta kalacak.

Peki binanın sağlam olup olmadığını nasıl anlayacağız?

Alarm veren durumlar var..

Mesela son depremlerden ağır hasarlı çıkması...

Veya alt katta kolonların kırılmasıyla yer kazanan bir dükkan...

Bunlar tehlike işaretleri!

***

Bir sohbet sırasında laf lafı açarken değinilen bu noktaları yazdım ama Prof. Barka beni uyardı...

Neticede kendisinin deprem mühendisi olmadığını, bu soruları Kandilli'den Prof. Nuray Aydınoğlu'na sormamın doğru olacağını söyledi.

Yönlendirildiğim adreste Nuray Bey, 17 Ağustos depreminde binalar adam gibi yapılmış olsaydı en fazla 3-5 kişinin ölmesiyle depremi atlatabileceğimize değindi.

Ama "Hangi ev yıkılmaz" diye kestirme bir formül vermek anlaşılan imkansız!

Doktor nasıl hastanın salt yüzüne bakarak teşhis koymuyorsa, bir bakışta ev sağlam demek mümkün değil.

Ancak şartnamelere uygun bir binanın yıkılma olasılığı az!

Bu bilgileri bir nebze rahatlama olsun diye veriyorum, bütün İstanbul yıkılmayacak.

Ancak otoyolda giderken bazı binalar görüyorsunuz ki onların yıkılacağından şüphelenmek için deprem mühendisi olmaya gerek yok!

Orada yaşayan insanlara bir depremin beklenmekte olduğunu, o binaların beklenen depreme dayanamayacağını kim ne zaman söyleyecek, onu da merak ediyorum!

***

Bize düşen belli...

Tam emin olmak için, binanızı bir kontrol ettirin, "7 .4 ila 7.8 arasında bir depremde ne hasar alır" diye bir etüd yaptırın.

Bunun dışında, asıl evin içinde yapılması gerekenler var...

Bir kere yatak odasında dolap olmayacak!

Yatağın üzerine düşebilecek dolap varsa o odadan mutlaka çıkarılacak. Duvara sabitlemek de bir çözüm ama o duvarın yıkılmayacağının garantisi yok.

17 Ağustos'ta, çocuk ölümlerinin büyük çoğunluğu maalesef yatak üzerine düşen dolaptan kaynaklandı.

Kütüphaneyi duvara sabitlemede fayda var. (Kitapların önüne ip çekenlerin başında depremle ilgili çalışma yapan profesörler geliyor.)

Bu depremde sabitlenmemiş bir televizyonun yere düşeceğine kimsenin şüphesi olmasın. (Düşürmeyen Allah düşürmez, o başka!)

***

Tedbirimizi alırsak kortuğumuzla kalacağız.

Bakıyorum da bütün hazırlıklar deprem sonrasına yönelik, deprem öncesi hazırlıklar bizlere kalmış!

Pazar günü evdeyiz işte, tehlike yaratabilecek bir dolabın yerini değiştirmeniz bile kârdır.

Ermeni tasarısı direkten döndü!

Ermeni tasarısı direkten döndü, Clinton devreye girdi.

Üç beş oy için böylesine vahim bir hatanın yapılmamış olması sevindirici.

Öte yandan...

Türkiye'nin dünyadaki öneminin ispatı olarak dikkat çekici bir gelişme! Ancak direkten dönmesinden, "Bu iş bitti" sonucunu çıkartmamak lazım. Aksine, şimdi bilim adamlarıyla el ele vererek, tarihçileri davet ederek, arşivleri açarak, bu konuda Türkçe bilgileri tercüme ederek -bir açıklık politikasıyla- olayı kendimizin gündeme getirmesi lazım!

Her seferinde defansta görev yapacağız ve bu gidişata bir son veremezsek bir gün o hiç istemediğimiz durum gerçekleşecek.

"Bu sefer bu tasarı geçecek" dediğimizde "Ah keşke şunu yapsaydık" dediğimiz ne varsa...

Şimdi yapmaya başlamanın tam zamanıdır!