kapat

21.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Hikmet Uluğbay: "İntiharımla Egebank olayının ilgisi yok"

Bedenimiz bahçemizdir, irademiz de onun bahçıvanı. Bahçıvan bahçeyi sular, çiçekleri korur, ağaçları kurumaktan kurtarır. İrade, bedenin hödükleşmesini, düdükleşmesini, zevk ve sefa köpeği haline gelmesini önler.

İrade yüceltir...

Kararlı kılar...

Güçlü yapar...

İrade ile intihar arasında hiçbir bağlantı yoktur. Üniversitede 4 yıl psikoloji, felsefe, sosyoloji okudum. Bazı psikologlar; "intihar iradesizlikten, korkaklıktan doğar..." diye bir tarif getirmişlerse de bu tarif kabul görmemiştir.

İntihar protestodur...

Canhıraş protesto...

Durumu kabullenemeyen....

Kendine yakıştıramayan...

Bunu canını ortaya koyarak protesto eder. Ekonomiden, bankalardan, IMF görüşmelerinden sorumlu eski Bakan Hikmet Uluğbay'ın intihar girişimi neyin protestosuydu?

Egebank'ın soyulmasının mı?

Söylenti böyle...

Diyorlar ki, Hikmet Uluğbay, sorumlu bakan koltuğunda otururken, kendisine Hazine'den şu uyarı geldi: "Egebank'ın içini oyuyorlar, bilgilerinize...." Hikmet Uluğbay, bu uyarı üzerine, Egebank'ın soyulmasını önlemek için harekete geçti. Fakat bazı güçlerce durduruldu. O da, bu durumu kendine yakıştıramadı, bunalıma girdi.

Tabancayı....

Şakağına dayayıp ateşledi.

Bu söylenti doğru mu?

Dün Hikmet Uluğbay'la konuştum.

"Hayır doğru değil..." dedi.

Eski Bakan diyor ki, benim intihar girişimim ile Egebank olayının hiçbir ilgisi yok. Ben o günlerde, gece birkaç saat uykuyla, çok yoğun çalışıyordum. IMF ile son müzakereleri yapıyordum. İntihar girişimine geliş süreci, belki de yılların birikimiyle ulaştığım bir noktaydı. Çok yorgundum.

-Yani size uyarı gelmedi mi?

-Aradan neredeyse 1.5 yıl geçti. Egebank'ta durumun çok kritik noktaya geldiğini bildiren bir dosya geldi mi, gelmedi mi bilmiyorum. Gelmiş olabilir. O zaman gereğinin yapılmasını da söylemiş olabilirim. 1.5 yıl öncesini hatırlamıyorum. Ama şunu söyleyebilirim: Hazine, her zaman büyük özveriyle, dürüstlükle, sorumlulukla çalışmış ve çalışan bir kurumumuzdur.

İşte Uluğbay'ın söyledikleri...

İşte meydan... Meydan sizin...

Egebank murakıpları bundan 1.5 yıl önce bankanın kaynak açığının 325 trilyon liraya çıktığını tespit ederek, Egebank'ın 64'e 1 madde kapsamından çıkartılıp 64'e 2 kapsamına alınmasını Murakıplar Kurulu Başkanı'na bildirdiklerinde, başkan ne yaptı?

Murakıpların başkanı...

Bu dosyayı Hazine'ye iletti mi?

Hemen mi iletti...

Bekleyip bekleyip mi iletti...

Beklediyse kaç ay bekledi? Niçin?

Hazine dosyayı aldığında Hazine'nin Başkanı, durumu ilgili bakana iletti mi?

Hemen mi iletti?

Bekletip mi iletti?

Beklediyse kaç ay bekledi? Niçin?

İlgili Bakan Hazine'den dosya gelince ne yaptı? Bekleyip bekleyip sonra mı harekete geçti.... Çünkü murakıplar kurulu, Egebank'ın 64'e 2 madde kapsamına alınmasını önermişse yasalara göre yapılacak iki şey var:

Ya Egebank'ı tasfiye ediniz.

Ya Egebank'a kilit vurunuz.

İşte meydan...

Murakıp raporlarına göre; "Ya Egebank'ı tasfiye ediniz ya da kapılarına kilit vurunuz..." uyarısı geldi de bu 6 ay bekletilip uygulamaya kondu ise ve bu 6 ay içinde de Murat Demirel, Egebank'ın içini boşalttıysa bunun bir sorumlusu olmayacak mı?

Kim sorumlu?

Murakıplar Kurulu Başkanı mı?

Hazine Müsteşarı mı?

İlgili Bakan mı?

İşte meydan...

Kamuoyuna açıklayınız...

Dün İçişleri Bakanı Saadettin Tantan ile de konuştum. Bana; " Banka soygunlarının, gümrüklerdeki yolsuzlakların, hayali ihracattaki yolsuzlukların, hazine arazilerinin yağmalanmasına kadar uzantılar hangi bakana, hangi yüksek bürokrata kadar gidiyor diye tespit etmek için özel bir araştırma birimi oluşturduk. İçişleri ve Maliye birlikte çalışacak. Sayın Başbakan Bülent Ecevit, bu yeni birimi onayladı..." dedi.

İşte meydan...

Tantan elinden geleni yapıyor.

Zekeriya Temizel de yapıyor.

Ecevit de yapıyor.

Fakat savcılar neredeler? Yüksek Hakimler Kurulu nerede? Adalet; "Türkiye'nin sadece banka soygunlarından değil her alanda her türlü soygundan temizlenmesi..." için başlatılan bu çabaya nereden, nasıl omuz veriyor?

Vermiyor mu?

Veriyor da biz mi görmüyoruz...

Birkaç yıl önce İstanbul Barosu, "Adliyelerin, hakimlerin, savcıların kirlenmiş sistemin birer parçası haline geldiklerini, rüşvete bulaştıklarını anlatan ve 666 avukat tarafından yazılan bir rapor mu ne yayınlamıştı? Bu rapor üzerine İstanbul Savcılığı, Baro Başkanı Yücel Sayman aleyhine dava açacağını mı söylemişti? Sonra da savcı ile Baro Başkanı biraraya gelip, sarılıp öpüşmüşler miydi?"

Niye kavga ettiler... Niye öpüştüler...

Galiba böyle şeyler olmuştu...

Bedenimiz bahçemizdir...

İrademiz onun bahçıvanı...

İrade, bedenin hödükleşmesini, düdükleşmesini, zevk ve sefanın köpeği haline gelmesini önler.

İrade yüceltir...

Kararlı kılar...

Güçlü yapar...

İşte meydan... İradenizi görelim...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır