kapat

18.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Bergama'daki Pehlivanoğlu Süpermarketini işletenler, o kadar kurtlu malı nereden buldunuz?...

Hani insan duyunca üzülüyor, "Bu devirde böyle şey olur mu?..." diyor. Baksanıza siz, Bergama'daki Pehlivanloğlu Süpermarketten gelen şikayete... Vatandaş makarna alıyor, kaynar suya atıyor, bir de bakıyor ki, suyun üstünde kurtlar yüzüyor. İğrenç birşey!... Belki neden yazıyorsunuz diyeceksiniz ama insan sağlığı önemli... Özellikle eğer o insanlar dişlerinden, tırnaklarından biriktirdikleri para ile yaşayabilmek için 1 kilo makarna alıyor, o da bozuk çıkıyorsa, ne yapacak?... Tabii yapacakları ilk iş, sizin gibileri topa tutmak. Ama zavallıların ellerinde malzeme yok ki... Baktılarlar ki dertlerin anlatamıyorlar, bana başvuruyorlar.

Rahmetli babacığım da zamanında bakkal dükkanı işlettiği için bilirim. Çünkü çocukluğum bakkalın içinde geçti. Hem okuduk, hem bakkallık yaptık. Bakliyat, yani fasulye, nohut, pirinç, bulgur ve hamur işi makarnalar, şehriyeler gibi gıda maddeleri 1 seneyi devirdi mi kurtlanmaya başlar. Onun için müşterisine saygılı esnaf eğer elinde kalmışsa, sene sonunda döker ve taze mahsul alır.

Anlaşılan siz ya satamadınız da, mal elinizde kaldı, ya da daha ucuza geliyor diye eski malı alıp, müşteriye sattınız. İki şekilde de hatalısınız. İşi daha fazla eşelemek istemiyorum. Ama satacağınız ürünleri önce kendiniz evinizde pişirin, yiyin, sonra da müşterinize verin. Çünkü Rahmetli babacığım da öyle yapardı. Nur içinde yatsın... Son söz olarak, size bu bir ihtar diyorum. Bundan sonra bir şikayet daha alırsam, tavrım çok daha değişik olacaktır.

OPEL'den gelen şikayetler...
Anlamadığım birşey var, o da bütün dünyada satılan ve artık bir dünya markası olan bazı otomobil firmaları, Türkiye'ye gelince nasıl Türkleşiyorlar?... Böyle şey olur mu?... İşte OPEL bunlardan biri... Bir hafta içinde iki şikayet birden geldi. Sahipleri ile konuştum, haklılar. Ama şu OPEL'ciler yukarıda da söylediğim gibi, Türkiye'de mal satarken Almanlıklarını bırakıp, Türkleşiyorlar ve nasıl olsa hesap soran yok düşüncesiyle işi savsaklıyorlar.

Bakın ismi bende saklı bir bayan okuyucum, ayrıca Türkiye'deki bazı ecnebi saat markalarından bazılarının görevlisi... Bir Opel-Astra almış. İki yıl önce 0 kilometrede aldığı araba, bugüne kadar yeni bir Opel-Astra'yı alacak kadar masraf çıkarmış. Detayları bende, yazmaya kalksam bir-iki gün sürer. Almanya'ya şikayet etmeden önce, beni aradı. İlgisizlikten yakınıyor.

Diğeri şikayetçi ise, bir asker... Diyarbakır'da görev yapan bir yüzbaşı... Onun da ismi ve adresi bende mevcut... Ağustos ayında 2001 model Opel-Astra'ya yazılmış ama Diyarbakır'daki Opel Canlar firmasının kendisine teslim ettiği ve 2001 model dediği arabanın 2000 model olduğunu tespit etmiş. Nasıl mı, vergi ve tamirat için yaptığı müracaatlardaki yazışma sonunda kendisine verilen evraklarda modelin 2000 olduğunu gördüğü zaman... İşte böyle... Opel'in Türkiye temsilcisi çok merak ediyorsa, bizi arasın, kendisine şikayetleri fakslayabilirim.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır