kapat

18.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
banner
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

YeniBinyil
Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim


Ne 18 dakika

İskoç gazetelerinin yüklendiği Dick Advocaat'ın, kader maçının bu olduğu söyleniyordu. Advocaat bu maçı da kaybederse şutlanacaktı. Dikkat edin, kazanamazsa değil, kaybederse...

Bir beraberlik iki takımın da çok işine gelecekti. Bu, maça da yansıdı. İki takım da savunmada fevkalade dikkatli, asla saldırgan olmayan bir tempo içindeydi. İki savunma da kendi arasında top dolaştırırken, rakipten en ufak bir müdahale görmedi. Saniyelerin, dakikaların ilerlemesi, belli ki iki tarafın da işine geliyordu. Bu sakin görünümü, zaman zaman G.Saraylılar bozdu.

Bu takımın bir türlü geçmeyen, Fatih'in gidişinden sonra iyice azan klasik hastalığı;

1 Hagi'nin daha 5. dakikadan itibaren sinirlenerek önüne gelene bağırmaya başlaması, topu her alışında ıslık çalan İskoç seyircisini kafasını takıp olmayacak işler yapmaya kalkarak, top kaptırması;

2 Futbolcuların hakemle oynamaktaki ısrarları. Durduk yerde önce Bülent Akın, sonra da Hasan Şaş, kelimenin tam anlamıyla "Kaşınarak" sarı kart gördüler. Takım yıllardır bu lüzumsuz sarı kartların acısını çekiyor, ama bir Allah'ın kulu bu rezaletin hesabını sormuyor. Gördükleri kartlar yanlarına kâr kalan futbolcular da, sorumsuzluk içinde kart görmeye devam ediyor. G.Saray bu kartların bedelini çok pahalı ödedi, ödüyor, ödeyecek. Bir otorite boşluğu, hem de öyle tehlikeli şekilde var ki...

Jardel öldüremedi
Maçın ilk yarısında futbol adına anlatacak dikkate değer pek bir şey yok. İkinci yarıda G.Saray kendisi için maçın kader fırsatını gene Hagi'nin muhteşem bir uzun menzilli pası ile yakaladı. Sadece bu pozisyon için sahada bulunan ve maçı G.Saray'ın 10 kişi oynamasına sebep olan Jardel, bu defa ölüm vuruşunu yapamadı.

Rangers'a ikinci şansı Lucescu tanıdı. G.Saray'ın hocasının, bu maçın psikolojisinden zerre kadar haberi yokmuş. Glasgow'da herkes Hagi'nin adından titriyor. Bütün seyirci Hagi üzerine kurulmuş. Bütün savunma Hagi'ye göre planlanmış. Lucescu 3, hatta 4 kişiyle kontrol edilen Hagi'yi 72. dakikada oyundan alıp Glasgow üzerindeki bu tonlarca ağırlığı kaldırdı. Kollayacakları Hagi çıkınca Rangers savunması sağlı sollu müthiş akınlara katılmaya başladı. Allah'tan Taffarel çok iyiydi ve adamlar fevkalade beceriksizdi. Biz bu müthiş fırtınayı golsüz atlattık.

Lucescu'dan Hagi şovu!
Gerçekten olacak şey değil. Maçı kazanmayı düşünmediğini, şu Hagi'yi çıkararak gösterdin. O zaman Jardel'i niye oyunda tutuyorsun? Ümit'in oyuna katkısı ne? Onu niye oyunda tutuyorsun? Hagi'yi çıkarmanın mantığını benim anlamama ihtimal yok. Aklıma bir tek şey geliyor; Advocaat'ın "G.Saray'ı yöneten adam Lucescu değil, Hagi'dir" demesi. Lucescu, meslektaşına bir şov yapmak için G.Saray'ı da, Hagi'yi de bir çırpıda az daha harcıyordu. Verilmiş sadakamız varmış.

Bir de son sözüm var, gene mükemmel bir hakem izledik; 10 üzerinden 10.

Spor Yazarlari sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır