kapat

10.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
YeniBinyil
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Telsim
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Taylan Özgür'ü solcu bir polis vurmuş

Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, pazar günü yaptığı basın toplantısında 31 yıl önce faili meçhul cinayetlerde ölen ilk öğrenci olan Taylan Özgür'ün katil zanlılarından birinin Polder üyesi bir polis olduğunu söyledi.

Şimdiki gençler Polder'in ne olduğunu bilmez. 12 Mart 1971 ile 12 Eylül 1980 arasındaki kanlı dönemde "solcu polislerin" kurduğu polis derneğinin adıydı. Polder'e karşı sağcıların kurduğu derneğin adı da Polbir'di. Zaten o dönemde sonu "der" ile biten derneklerin solcu, "bir" ile bitenlerin ise sağcı olduğunu anlardınız.

Konuyu biliyorsunuz bir kaç kez bu köşede dile getirmiştim. 23 Eylül 1969'da İstanbul'da ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür'ü öldüren kişinin bir polis olduğu iddia edilmiş ancak bu konuda hiçbir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştı.

Kontrgerilla , çeteler, derin devlet konularında yıllardır araştırmalar yapan ve kitaplar yazan Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan 1990 yılında yaptığı bir sohbet toplantısında Taylan Özgür'ü vuranın bir polis değil üsteğmen olduğunu ancak isimlerini açıklayamayacağını söylemişti. Turhan bu konudaki bilgiyi 1979'da dönemin İçişleri Bakanı CHP'li Hasan Fehmi Güneş'e verdiğini açıklamıştı.

Bu yıl eylül ayının 23'ünde bunları bu köşeye yazmıştım. Doğal olarak da Talat Turhan'dan bu konuda açıklama beklemek durumunda olduğumu belirttim.

Ancak Talat Turhan'dan hiçbir açıklama gelmeyince üstüne üstlük hiçbir telefona da cevap vermeyince yeniden dile getirdim konuyu. Sonunda Talat Turhan bir basın toplantısı düzenleyeceğini bildirdi. Pazar günü Beşiktaş'ta Kitap Dünyası Fuarı'nda düzenlediği basın toplantısında "iki ismi açıklayamayacağını, çünkü elinde belge olmadığını" söyleyen Talat Turhan "Ben bu isimleri, Taylan Özgür'ün öldürüldüğü yerde tesadüfen oturan bir arkadaşımdan aldım. Devlete bildirdim. CHP'nin devrimci hükümet olduğunu sanıyordum o zaman, ama derin devleti onlar aşamadı" dedi.

Talat Turhan, bu bilgiyi verdikten üç ay sonra Hasan Fehmi Güneş'le tekrar konuştuğunu belirterek "Hasan Fehmi Güneş verdiğim isimlerden birinin komiser ve Polder üyesi olduğunu söyledi" diye konuştu.

Böylelikle Talat Turhan 10 yıl önce yaptığı önemli açıklamaya bu kez çok önemli bir ayrıntı kattı.

Gergin basın toplantısı
Talat Turhan 77 yaşına gelmiş. Tabii yıllar çok hızlı akıp gidiyor. 70'li yılları düşününce karşımda yine genç bir Talat Turhan göreceğimi sanıyordum. Heyecan aynı kalmış da yaş tabii hayli ilerlemiş.

Ancak Talat Turhan, öyle sanıyorum "çeteler, derin devlet, gizli örgütler" kavramlarına öylesine dalmış ki, hayata da sadece bu açıdan bakıyor. Bu nedenle benim özellikle tanık olduğum için üzerine gittiğim Taylan Özgür cinayeti yazılarının altında "uluslararası bir örgüt" izi arıyordu.

Talat Turhan açıklamada bulunmak için basın toplantısı düzenlemişti ama, yaptığı tek şey bana cevap vermek, bunu yaparken de hem zihinlerde şüpheler yaratmak hem de bana hakaret etmekti. Benden söz ederken, acemi, basın etiğini bilmeyen, cahil, küresel çetelerin adamı, tecrübesiz gibi sıfatlar kullandı.

En arkada oturuyordum, kimse de beni görmedi sanıyorum. Sıra soru cevap bölümüne gelip de kendimi tanıtınca dinleyiciler de çok şaşırdılar galiba.

Elbette durumu anlattım, Talat Turhan'ın yanlış bir değerlendirme içinde olduğunu söyledim, Taylan Özgür yazılarını niçin ve nasıl yazdığını açıkladım. Öyle zannediyorum ki, söylediklerinden kendisini pişmanlık duydu bir parça.

Daha sonra Taylan Özgür'ün kız kardeşi Hale Kıyıcı söz aldı. Kıyıcı, Talat Turhan'ın isimleri bilerek sakladığını söylemesiyle toplantıda gerginlik arttı. Talat Turhan "Sen her yerde böyle şov yapıyorsun" diye ayağa fırladı sonra da "Bunu söylersem kanıt gösteremem, beni mahkemeye verirlerse tazminat öderim" diye bağırdı. Kıyıcı da "Korkma, açıkla, tazminat için gerekirse kapı kapı dolaşır para toplarım" karşılığını verdi.

Basın toplantısı bu havada bitti.

Hasan Fehmi Güneş "İhmalimiz yok"
Talat Turhan'ın iddiaları üzerine dün Hasan Fehmi Güneş'le de konuştum. Güneş iddialara çok şaşırdığını söyleyerek "Ben Talat'la (Turhan) bir kere değil, pekçok kere konuştum. Bana çeşitli dosyalar verdi. Bunların hepsi incelendi, bu konuda hiçbir ihmal olmadı. Ciddi olan iddiaların üzerine gidildi." dedi. Hasan Fehmi Güneş gizli güçlerle mücadele konusunda kendisine haksızlık yapılmaması gerektiğini de söyleyerek "Bu tür spekülasyonlar hayal ürünüdür" diye konuştu. Güneş, Cumhuriyet Gazetesi'ne de çok kırıldığını belirterek "Genel Başkan adayı olduğum Kurultay öncesi yaptıkları yayınlar haksızlıktı. Kendilerini mahkemeye vermeyi düşünüyorum" dedi.

Demirel'den kısa açIklama
Eyvah ki eyvah. Süleyman Demirel'den birkaç cümlelik açıklamalar tekrar başladı. Ben birşey yazıyorum, 9'uncu Cumhurbaşkanı "Yok böyle bir şey' diyor. Hatırlarsınız Cumhurbaşkanı olduğu dönemde de bu tür açıklamalar gönderirdi. Şimdi yine göndermiş. Bu kez kendi adı ve imzasıyla. Tabii eskiden Cumhurbaşkanı olduğu için açıklamalar ya Çankaya Köşkü Basın Müşavirliği'nden ya da Genel Sekreterlik'ten gelirdi. Şimdi gelen açıklamalar Süleyman Demirel antetli kağıda yazılmış. Altında da Süleyman Demirel adı ve imzası var.

Bu açıklamayı eğer orijinalini de gönderirlerse, (çünkü elimdeki açıklama faks) en değerli hatıralarımın arasında saklayacağım. Tam 40 yıldır hayatımızda hep önemli bir mevki sahibi olarak yer alan Demirel'in "normal bir insan" sıfatıyla attığı imzayı saklamak benim için önemli.

Peki Demirel neden açıklama göndermiş? Çünkü geçen hafta Murat Demirel'le ilgili bir yazıda "Egebank olayında Demirel'in de dolaylı ilgisi olacağını" yazmıştım. Tabii bu ilgiden kastım, Demirel'in fiilen Egebank olayına karışması değildi. Demirel'in Cumhurbaşkanı sıfatıyla taşıdığı ağırlığın Murat Demirel'in pozisyonunu etkilediğini anlatmak istemiştim. En azından kimse sonuç alıp almayacağını bilmeden bir Cumhurbaşkanı'nın en yakın akrabasıyla uğraşmak istemez, bundan kaçınır.

Anladığım kadarıyla Süleyman Demirel benim ifademden "Egebank yolsuzluğunda kendisinin de fiilen suçu olduğunu yazdığım" izlenimi edinmiş.

Elbetteki üzerine bir leke gelmesini istemeyecektir, bu nedenle gönderdiği açıklamayı aynen yayınlıyorum:

Sabah Gazetesi Yazıişleri Müdürlüğü'ne

Gazeteniz 6. sahifesinde Can Ataklı imzalı yazıda "Egebank olayında dolaylı da olsa Demirel'in yakın ilgisi var görünüyor" şeklinde bir ifade kullanılmıştır.

Bu, yazarınızın hayal hanesinin mahsülüdür.

Ne dolaylı, ne dolaysız ne Egebank olayı ile ilgili ne de başka olayla hiçbir ilgim yoktur.

Bilginizi rica ederim.

Süleyman Demirel
Tek sorum var; hepsini anladım, ne dolaylı ne dolaysız, ne Egebank olayı ilgili, buraya kadar tamam. "..ne de başka olayla ilgili hiçbir ilgim yok" ne anlama geliyor? Başka olaydan söz eden yok ki..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır