Başbakan Bülent Ecevit, İsrail-Filistin çatışmasının büyümesi ve yayılmasından endişe duyduğunu söyleyerek "çok kaygılıyım" dedi. Ecevit, "Oysa çatışmaların çıkmasından önce Ortadoğu barışı için çok önemli bir fırsat yakalanmıştı. Karşılıklı tahriklerle bu noktaya gelindi" diyerek şöyle devam etti:
"Amerikan Başkanı Bill Clinton, İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ilk kez eşzamanlı bir çaba içinde aynı zeminde buluşmuşlardı. Clinton ilk kez bizzat işin içine girdi. Barak yetenekli bir politikacı. Arafat'ın ise yerini dolduracak bir lider alternatifi ortaya çıkmış değil. Bu kolay ele geçmeyecek bir fırsat."
"Türkiye bir süredir fazla ortada görünmeden barışı kolaylaştırmaya çalışıyordu. Bu olayların patlamasından sonraysa çabalarımız diğer bazı ülkeler gibi çatışmaların durdurulması, şiddete son verilmesine yöneldi. Arabuluculuk rolünü üstlenmeden ortamı soğutmaya, şiddeti durdurmaya diğerleri gibi biz de çalışıyoruz. Umarım bu çabalar sonuç verir ve kaygı verici gelişmeler yerini yeniden umuta bırakır."
Barışın şu anda neredeyse tamamen Haram-ı Şerif'in durumu üzerinde kilitlenmiş olması, zaten hassas olan siyasi dengeyi iyice kritik hale getiriyor.
Bu noktada Arafat'ın geçtiğimiz Cumartesi günü, İspanya'nın Mallorca adasındaki Akdeniz Güvenliği toplantılarında ortaya attığı iddia, işin içinde başka nelerin olabileceğini gösterdi. Arafat Kudüs'te kanlı olaylarla geçen Cuma'nın akşamında geldiği Mallorca'da İspanya Başbakan'ı Jose Maria Aznar'la görüşürken, İsrail'in eski Savunma Bakanı ve sağcı Likud Partisi lideri Ariel Şaron'un yanında askerlerle Haram-ı Şerif'e girişinin askerlerin değil, tamamen sivillerin girişimi olduğunu öne sürüyor. Aznar'ın duraksaması üzerine, İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Shaul Mofaz'ı aratıyor ve Aznar'la görüşütürüyor.
Cumartesi günkü toplantıda da Aznar'ın yönetimindeki toplantının katılımcılarına, "Genelkurmay Başkanı, Şaron'u Haram-ı Şerif'e girmemesi konusunda uyardı ama sözünü dinletemedi" dediği aktarıyor. Aznar karşı çıkmadığı gibi, başıyla onaylıyor.
Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel'in de şahit olduğu bu konuşmada anlatılan olay, yani Şaron'un Haram-ı Şerif'e girişi, açığa vurulmasa da, Ankara'ya göre de çatışmaların nedeni.
Öte yandan Yusuf Peygamber'in türbesinin yakılması türünden olayların da şiddeti alevlendirdiği tesbiti yapılıyor.
Ankara rayına girecek görünen Ortadoğu barışının, kan dökülmesinin birdenbire yerini bütün bölgeyi içine çekebilecek bir çatışma ortamına girmesinden son derece rahatsız.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in günlerdir ara vermediği telefon diplomasisinin belkemiğini şu nokta oluşturuyor: "Çatışmaların nedenini şimdi sorgulamayın. Bir an önce adamlarınıza çatışmayı durdurma emri verin. Suçluyu sonra birlikte buluruz."
Bu çağrı yanıt bulmadıkça Ecevit'in kaygısının haklı çıkmasından korkuluyor.