kapat

02.10.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Sabah Künye
Ata Yatirim
Sofra
pandora
Bizim City
Sizinkiler
Rehber
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
YeniBinyil
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
banner
AHMET VARDAR(avardar@sabah.com.tr )


Öğrencilerin çektiği çile...

Gün geçmiyor ki, gazetelerde, televizyonlarda, radyolarda karşımıza çıkmasın. Ne mi çıkmasın, tabii ki öğrencilerimiz çektiği çileler... Özellikle ilk, orta ve liselerde okumak, büyükşehirlerimizde bir dert... Kırsal yörelerimizde ise, apayrı bir dert... Yahu bari birinden birini doğru-dürüst yapın da, "Haa demek ki, yapılabiliyormuş..." diyelim. Özel okulların dışındaki ne kadar devlet okulları varsa, hepsinde problem, sıkıntı devam ediyor. Ne öğrenciler memnun, ne öğretmenler, ne de veliler... Böyle birşey görülmüş müdür?... Sanırım, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle birşey yoktur.

Sabah televizyonları açıyoruz, haberlerde ilkokul öğrencilerini slogan atarken görüyoruz. Hep bir ağızdan ne diyorlar biliyor musunuz, "Sınıfımıza öğretmen istiyoruz", "Okul açıldığından beri öğretmensiziz", bir ara daha da ileri gidiyorlar; "Öğretmen istiyoruz, söke söke alacağız..." Başka bir kanala geçiyorum, bu seferde traktörlere bindirilmiş onlarca çocuk, salkım saçak, bir köyden bir köye taşınıyor. Yahut ta sallarla akarsulardan karşı karşıya geçiyorlar. Hem de canları pahasına... Ama onların yüzüne bakarsan, henüz birşeyden haberleri yok... Belki de eğlence zannediyorlar. Ama Allah göstermesin, bir facia olsa, bir sürü yavru kurban gidecek. Birçok ana-baba yas tutacak.

Neymiş, çocuklarını devlet okullarına yolluyorlarmış... Neymiş 8 yıllık eğitim başlatılmış da, başarıyla devam ediyormuş... Cehaletin önüne ancak böyle geçilebilirmiş... Daha hiçbir şeyden haberi olmayan bu minicik yavruları ilkokul sıralarında sırat köprüsünden geçirerek, okula yollamak hangi akıllının işidir, bilemiyorum. Aileler ister, istemez buna katlanıyorlar. Katlanıyorlar ama içlerinden geçeni bir sorsanız, aklınız durur.

Dahası da var, ders kitapları her yıl değişiyor. Her dersin 4-5 ayrı kitabı var. Bunlar öğrenci velilerinin keselerini boşaltmak için sanki bir tuzak... Koskoca Milli Eğitim Bakanlığı da buna peşkeş çekiyor. Yazıktır, yazık... Şu anda Milli Eğitim Bakanlığını yapan Metin Bostancıoğlu'na soruyorum; "Zamanında abisi, kardeşi, yakını veya bir komşusunun çocuğundan kalan kitaplarla kaç çocuk okurdu bilmiyor musunuz?..." Ben çok iyi hatırlıyorum, benden 4 yıl ileride olduğu halde ağabeyimden kalan Tarih, Coğrafya ve Türkçe kitapları ile okuduğumu... Şimdikilerin suçu ne?.. Zaten cepler delik, bir deliği de sizler mi açıyorsunuz?..

Kalabalık sınıf rezaleti de ayrı bir konu... Ne o, bir sınıfta 80-100 talebe okutmak moda mı oldu?.. Bir öğretmen 4 sınıfa birden bakabilecek kadar büyük bir cambaz mı?... O hüner kimde var, hangi sihirbaz gelir de 80 kişilik bir sınıfta öğrencilerin başarı ile yetişmesini sağlayabilir?... Gerçi benim okul çağında çocuğum yok ama olanların büyük bir kısmı beni arıyor, dertlerini bana açıyor. İlgilenmek zorundayım, çünkü onlar bizim vatandaşımız. Defalarca bu sütunlarda sorduk, diğer gazeteci arkadaşlar zaman zaman soruyorlar; "Ne oldu 8 yıllık eğitim kampanyası?... Ne oldu toplanan trilyonlarca paralar, bağışlar?... Hani nerede onlar?..." diye... Ama ne duyan var, ne de bu sorulara cevap veren... Aman istikrar bozulmasın... Evet istikrar bozulmasın ama toplanan paralar da KÖY SANDIĞINA gitmesin...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır