Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal, Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp ve ekibine bankacılar da eklenince Prag, tam bir Türkiye platformuna dönüştü.
Önce, Avrupa turizminin yeni gözdesi Prag'dan bir-iki kısa gözlem aktarmak yerinde olur sanırım. Çek Cumhuriyeti'nin başkenti, tarihi kimliği ve kültürel birikimi ile iyi pazarlanıyor ancak her köşe başında bir kumarhane, döviz büfesi ve rahatsız edici boyuta ulaşan seks sektörü bu vitrini bozuyor. Yolda yürüyen herkesin eline bir kartvizit ya da el ilanı tutuşturuluyor. Bu manzaraya ilişkin espriler, yerini ciddi değerlendirmelere bırakıyor. Heyetin önemli isimlerinden biri, "Bu yolla kalkınma olsaydı, Uzakdoğu ülkeleri bu işi başarırdı" demekten kendini alamıyor.
Gösterilere gelince... Küreselleşme karşıtı hareketin liderliğini, gelişmiş ülke vatandaşlarının yapması garip bir çelişki. Globalizmin en güçlü iletişim aracı İnternet, globalleşmeye karşı çıkanların vazgeçilmez silahı. Protestocular, geçen yıl Dünya Ticaret Örgütü Toplantıları'ndaki hareketlerinin ardından artık daha organize olmuşlar. Bu sürecin, bünyesindeki radikal grupları ayıklayacağı, alternatif fikir toplantıları boyutuna varacağı tahmin ediliyor.
Peki, Türkiye, IMF-Dünya Bankası Zirvesi'nde nereye oturuyor? Dünya; petrol fiyatlarındaki artışa, euronun değer kaybetme nedenlerine endekslenmiş durumda. Sokak gösterileri, Dünya Bankası'nın önceliklerini sosyal politikalara, IMF'yi ise kriz önleyici reçetelere yönlendiriyor.
Türkiye için "İyi başladılar ama gerisi gelir mi? Ara seçim var mı? Sıkı bütçe hazırlanacak mı? Kamu işçileri ile toplu sözleşmeler programa uygun bağlanacak mı? Telekom ne zaman özelleştirilir? Fondaki 8 banka operasyonu kamu finansmanına nasıl yansır? 3 kamu bankası ile ilgili yasal düzenleme tamamlanır mı? Esnek kur sistemine sancısız geçiş yapılır mı?" sorularına yanıt arandı.
Endişeyi bir bürokrat şöyle özetledi: "Bu kez işimiz daha zor. Geçen yıl, iktidar milletvekilleri henüz yeterli deneyime sahip değillerdi. Şimdi, taban politikasını iliklerine kadar hissediyorlar. İkna edilmeleri zor. İyimser olmamızı sağlayan nedenler de var. Program geri dönüşü olmayan bir noktaya geldi. Dış şoklara ve içteki gelişmelere rağmen 'Yıkılmadık ayaktayız' diyoruz."
Şimdi Türkiye'nin önünde 3 tarih gösterge niteliği taşıyor. 17 Ekim'de 2001 bütçesi son şeklini alacak. 27 Ekim'de IMF Türkiye Masası Ankara'ya gelecek. 27 Kasım'da Dünya Bankası Yönetim Kurulu'nda kamu bankaları başta olmak üzere Türkiye'deki yapısal reformlar yetiştirilecek.