kapat

23.08.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
Superonline
Sabah Künye
Arbeta
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Sabah Kitap
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Krizlerden yorgun düşmüş bir halkız biz!

Dünya Bankası, Türkiye'ye verilecek 750 milyon doların görüşülmesini ertelemiş.

Nedeni ise Türkiye'nin bankalarla ilgili mevzuatı düzenlemekte gecikmiş olması.

Yani bu erteleme Dünya Bankası'ndan değil bizden kaynaklanıyor.

Görevimizi zamanında yerine getirmemişiz.

Niçin?

Çünkü Kanun Hükmündeki Kararname krizine kilitlenmiş durumdayız.

Hükümetin, dün konuyla ilgili toplantıyı ertelemesinin de nedeni aynı.

***

Peki sorun bu kadar acil mi? Türkiye'nin ekonomik çıkarlarını unutturacak bir önceliği mi var?

Kaldı ki öyle bile olsa, şu anda yapılacak bir şey yok.

Kararnameyi yasa haline dönüştürmek için Meclis'e götürmekten başka bir yol görünmüyor.

Peki, banka düzenlemeleri ile ilgili toplantıyı ertelemenin mantığı ne?

Cumhurbaşkanı'na karşı izlenecek yolun ve ikinci veto karşısında takınılacak tavrın belirlenmesi.

Yani cevap!

Yani restleşme!

Yani Sezer'i kuşatma operasyonunun başlatılması!

Bu konu hükümetin bir numaralı sorunu olduğu için ekonominin de, borsanın da, Dünya Bankası'nın da, İstanbul'daki deprem hazırlıklarının da önüne geçmiş durumda.

***

Oysa Türkiye'nin şu sırada en az ihtiyacı olan şey bir devlet krizi.

Hükümet bir istikrar programı açıklamış ve bu plana geniş destek sağlamış durumdayken siyasi bir kriz bütün dengeleri alt üst edebilir.

Enflasyon hesaplarının, faizlerin, yabancı kuruluşların rating raporlarının, IMF görüşmelerinin etkilenebileceği bir siyasi kriz dönemine girmenin zararı kimseye değil, yine bize.

Bu bedeli hep birlikte öderiz.

***

Bütün bunlara ne gerek var diye düşünmeden edemiyor insan.

Hükümet, kendi seçtiği Cumhurbaşkanı'nın kararını ağırbaşlı bir olgunlukla karşılayıp, konuyu Meclis'e götürme tutumu içine girse her şey bitecek.

Ortada kriz kalmayacak.

Ekonomik istikrar programı bütün kararlılığıyla devam edecek.

Tek koşul, kararname anlaşmazlığını kişisel bir sorun haline getirmemek, intikam planları peşine düşmemek.

Konuya siyasal değil hukuksal açıdan yaklaşmak.

Bu da o kadar zor değil aslında.

***

Yıllar önce gözümüzü İnönü-Menderes geriliminde açtık.

Bunu İnönü-Demirel inatlaşması izledi.

Sonra Demirel-Ecevit kavgaları dönemi geldi.

Birkaç yıl Çiller-Yılmaz düellolarını seyrettik.

Artık 2000'li yılları Ecevit-Sezer gerginliğiyle geçirmek istemiyoruz.

Siyasiler, gerginlik politikalarından bıkmamış olabilirler.

Ama inanın bana millet bıktı.

Krizlerden yorgun düşmüş bir halkız biz.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır